Kriton'un hayatımızdaki önemi

  • 20.04.2014 00:00

 Yazıyı yazmak üzere klavye başına oturduğumda, hemen karşımda duran bitkiye gözüm takıldı. Çalışma masamın tam karşısında, pencerenin hemen yanında duran heybetli bir arkadaş kendisi. Apartmanda doğup beton sokaklarda büyüdüğümüz için (evet bizim zamanımızda hala mahalle kültürü vardı) çiçek, bört ü böcekle pek ilgimiz olamadı. Rahmetli anamın saksılarla ilişkisi de üç haylaz çocuktan vakit kalmadığı için sınırlıydı. Ne de olsa vahşi orman yasalarını üç kardeş evimizin içine taşıyorduk ve onun doğa ile ilişkisi bizim sayemizde Serengeti'deki gibi hayatta kalma boyutundaydı. Kadıncağız yemek yapmak için mutfağa girdiğinde bile çok tedirgin olurdu, çünkü her an yıkıcı bir 'terör' faaliyeti düzenliyor olabilirdik.

Bitki arkadaşımın türü Kriton… Kendisini, bizim yan sokakta bodrum kattaki çiçekçi Roman arkadaşla satın alacağım Nergis demetini 20 liradan 17 liraya düşürdüğüm safhada görmüştüm. Yeşilden turuncuya giden harikulade yapraklarını birden fark etmiş, fiyatının 120 lira olduğunu duyunca aynı sınıftan olmadığımızı düşünerek vaz geçmeye hazırlanmış, lakin 80 liraya almış bulunmuş ve eve getirmiştim.

Sabah yazıya tam başlayacakken, gözüm onun üzerinde daldı gitti işte. Aslında kendisi konu nesnesiydi, ne yazacağıma karar vermeye çalışıyordum. Birkaç zamandır 'Pazar yazısı' yazmadığımın farkındaydım. Birtakım kibarlığı pek önemsemeyen, ülkenin içinden geçtiği zor dönemi de çok takmayan arkadaş ve okuyucudan sert uyarılar almıştım. Savları da çok zayıftı. Zaten gazetelerin hepsinde siyaset yorumlayan yazarlar vardı, insanlar daralmıştı gergin siyasi ortamdan. Hayat denen bir şey vardı. İnsan denen bir şey de… Hayat ve insan sadece siyasetten ibaret değildi. Onlara dair şeyler de okumak istiyorlardı. Siyaset denen şey ise ancak hayat ve insanın tüm yönleri ile birlikte anlam ifade ederdi.

Yaratıcı dalma sürecimin bir yerinde, Kriton'un yapraklarının o küçük bodrum dükkânda büyülendiğim halinden uzaklaştığını fark ederek dikkatimi bitkiye verdim. Nasıl derler, bir çirkinleşmişlerdi sanki. Renklerinin çeşitliliği, o harikulade turuncuları, açık yeşilden koyuya doğru şiir gibi akan spektrumu bozulmuştu. Neredeyse bir ucubeye dönmüştü evimde olmasını istemeyeceğim… 'Değiştirmeliyim' diye düşündüm. Bir kere bu çirkinliği fark etmiştim ve artık hep gözüme batacaktı. Ciddi ciddi rahatsızlık duymaya başladım.

'Yahu bu nasıl olabilir!' diye hayıflanırken, Roman arkadaşın beni kazıkladığını bile düşündüm. Bana gençken güzel görünen, aslında özünde çirkin olan bir ucube satmıştı.

Sonra fark ettim ki, uzun zamandır arkadaşa su vermiyorum. Tepedeki yapraklar sanırım güneş ile hala idare ediyorlardı ama alttaki yapraklar pörsümüş gitmişti. Müthiş bir suçluluk duygusu hissettim. İçeriden erikli içme suyundan iki koca tas suyu alıp üzerine boca ettim; yapraklarını spreyle suladım. Mahcubiyetten kendisiyle göz göze gelmemeye çalıştım. 'Önce bir kendisine gelsin, sonra bir hal çaresine bakarız' diye düşündüm ve yazıya oturdum.

Ben seçimdi, yazıydı şuydu buydu derken, kendisini hayatımdan çıkarmış, zavallı da özünden, damarlarından gittikçe eksilen hayatla tüm parlaklığını, diriliğini ve güzelliğini kaybetmişti. Ve ben de ilgisizliği bir kenara koyun, bunu ilk fark ettiğimde tüm suçu kendisinde bulmuştum. Adını bile doğru hatırlamıyordum. Doğru adı Kriton değil, Kraton'du.

Yazıyı yazarken o karşımdaydı her zaman olduğu gibi, ama ilk kez ara ara göz atarken ona gerçekten bakıyordum.

Yazıdan kendime çıkardığım dersler…

A-) Çiçekler bitkiler de bizim gibi canlıdır ve onların da yaşamak için bazı ihtiyaçları vardır. Kraton'u kışın haftada bir kez sulamak ve güneşi doğrudan almayan aydınlık bir yerde tutmak, yazın da verilen su miktarını biraz arttırmak yeterlidir.

B-) Siz büyük işlerle uğraşıp giderken, hemen yanı başınızdaki kıymetlileriniz farklılaşıyor, sizden uzaklaşıyor, hatta çürüyor olabilir. Bir aksaklık olduğunu fark ettiğinizde, tüm suçu ona atmak yerine kendi hatalarınızı gözden geçirin. Bu bazen sevgisizlik ve ilgisizlikten gittikçe kuruyan eş, sevgili, bazen de gözünüzün önünde büyüyüp serpilen, ama aslında bunu siz olmadan yapan çocuklarınız da olabilir.

C-) Bir şeyi yaparken gerçekten o şeyi yapın. Yemek yerken gerçekten yemekle ilgilenin, tadını çıkarın, konuşurken konuşun, dinlerken gerçekten dinleyin. Evet'iniz evet, hayır'ınız hayır olsun. Yoksa kafanızı o an meşgul eden şeyler dahil bu hayattan hiçbir şeyi gerçekten yapamadan göçer gidersiniz.

D-) Vesveseyi bırakın, yarın ne olacağınızla çok ilgilenmeyin. Bugünün derdi bugüne yeter. Saçınızdaki bir teli yaratmaya veya yok etmeye bile kadir değilsiniz. Mütevazı olun.

İyi pazarlar…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums