Darbecilerin aklındaki denklem…

  • 9.04.2014 00:00

 Türkiye'de ülkenin yönünü etkileyebilecek dört güç odağı var. Bunlar sırasıyla dindarlar (AK Parti), BDP+PKK, ulusalcılar ve ordu… Ülkenin rotasında istikrarlı bir değişiklik yapabilmek için bu dört güçten üçünü aynı hizaya getirmek zorundasınız. Eğer ikisinde muvaffak olursanız, bundan üçüncü aktörü ikna edebilecek bir fırsat doğabilecektir. Çünkü ikiye iki bir durumda rota keskin bir şekilde değişmeyecek, lakin güç dengesinin eşit hale gelmesinden oluşan bir belirsizlik ve kaos hakim olacaktır. Böyle durumlarda kaos kendiliğinden beşinci güç haline gelir ve kaostan kötü niyetliler yararlanır.

Şimdi bugünkü Türkiye'ye bir bakalım…

30 Mart'ta konsolide edildiği üzere, dindarlar ve Kürtler yeni Türkiye hedefi, Çözüm Süreci ve istikrar yönünde birleşmiş durumdalar. Ulusalcılar cemaatle yaptıkları ittifakla her şeylerini ortaya koydukları halde seçimlerde başarılı olamadılar. Böyle bir durumda ordu sessiz kalmakla istikrar blokunun yanında yer almış oldu. Böylelikle 3-1'lik bir üstünlük üzerinden istikrar korundu. Böyle olmasaydı, AK Parti'nin seçim başarısından bağımsız olarak ülkede kaos yaşanabilecekti, yaşanmadı.

Bu denklemin ters yönde bozulması için, PKK ve ordunun ulusalcı-darbeci blokun yanına geçmesi lazım. Gezi krizi, Berkin Elvan'ın cenazesi, türlü irili ufaklı başka fırsatlarda Kürtler ile Alevilerin sokağa çıkartılma çabasını ve 'Asker eylemcilere su verdi' mizansenlerini gördük. Gezi'nin umulmadık enerjisi ve hükümetin sendelemesinin cesaret verici olduğu, dershaneler krizi ile 17-25 Aralık komplosuna toplumsal zemin hazırlandığı şimdi daha netleşti.

Bu noktada, Erdoğan'ın siyasi hamleleri, Öcalan faktörü ve halkın bilinçli olması denklemi korumakta.

Öcalan 30 yıldır yaşadığı tecrübeleri 14 yıllık hapis hayatında bir kurama oturtarak ciddi bir fikir adamı oldu ve barışı tesis etmenin, savaşa devam etmekten daha zor, ama bu yolun kendisi için de en hayırlı final olacağını gördü. Sadece bu da değil. Kimse kendisini durduk yerde ateşe atmaz. Erdoğan faktörü onun için bulunmaz bir fırsattı ve örgütün bu haliyle geleceğe taşınamayacağını da ortadaydı. Barışı tesis etmek için güçlü bir muhatabınız varsa, demokratikleşme ile gittikçe tabansız kalacak fason bir örgütün lideri olarak tarihe gömülmek akıl karı değildi.

Bu nedenle Gezi'nin darbe bölümünde ve 17-25 Aralık darbesinde Kürtler yer almadı. Dindar Kürtler ise zaten AK Parti'yi destekliyordu. Haliyle Öcalan hedef seçildi. Tapeler yayımlandı.

Tabii ki PKK üzerinde denemeler devam edecektir. Ama cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde uzun süredir gündemimizde olmayan ordu cenahına yüklenileceğini öngörmek zor değil. Paralel yapının TSK'ya ne kadar sızdığını bilmiyoruz. Hiyerarşi dışı bir 'ayaklanma' mümkün mü, onu da…

Dışişleri dinlemelerinin içeriden 'asker' tarafından yapılıp sızdırıldığı ve bunun da 'Suriye ile savaşmak isteyen' hükümeti önleme ve ABD'ye mesaj amacı taşıdığı türden tezviratlar yazılıp çizildi. Ancak dünkü Star'a göre bu dinleme Dışişleri'ndeki bir paralel yapı elemanı tarafından yapılmış. Ricciardone'nin açıklamaları ve Beyaz Saray'ın Hersh'e verdiği jet cevap da bu ateşe su döktü.

Askeri harekete geçirme potansiyeli olan diğer bir manipülasyon ise '30 Mart'tan sonra BDP özerklik ilan edecek' haberleriydi. Bu konuda hem BDP sorumlu davranmıyor, hem de BDP'lilerin sözleri bilinçli bir şekilde çarpıtılıyor. BDP'nin kastettiği, tüm Türkiye'nin modern dünya gibi yerinden yönetim modeline geçmesi ki, bu da AB Yerel Yönetimler Şartı ile uyumlu. Yani 'Bölünmeyi' ima eden bir özerklik ilanı gibi bir durum yok. Zaten Öcalan kendi kişisel durumu ve yerel yönetimlerin özerkliği gibi konuların gündemde tutulmaması gibi önerileri var. Bu öneriler, suiistimal edilme olasılığı ve henüz o noktada olunmamasından kaynaklanan akıllı bir tercihten kaynaklanıyor.

Hükümet ile TSK arasındaki uyumun orta kademeleri hareketlendirerek bozulması niyeti, güç denkleminde en azından kaos yaratacak denklik arayışının bir ürünü. Çözüm Süreci ile Güneydoğu'nun Türkiye'den kopacağı iddiası yeni değil. Bunun askeri hareketlendirmek ve halkı tereddüde düşürmek için ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirildiğini biliyoruz.

Hükümet tüm bu hamlelere siyasi önlemlerle karşılık veriyor. 'Balyoz'daki kumpası gördük' mesajı ve son tahliyelerin önünü açan adımlar da buna dair. 28 Şubat davasının göçertilmesi, sivil ayaklarına gidilmemesi, Mehmet Haberal'ın tahliyesi, sermaye ve beyaz medyayı 17-25 Aralık ittifakına katmak içindi. Bu davaların 'siyasi' bir amaç için nasıl manipüle edildiği üzerinde daha çok konuşacak şey var.

Hasılı, cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu dört güç odağı üzerindeki mücadelelerle varacağız. Zayıf halka ise Aleviler… Hükümetin bu noktalara siyasi takviyeler yapması, darbeci ittifaktan akıl ve hamle olarak hep birkaç adım önde olması gerekli.

Gerisini zaten halk hallediyor…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums