Öteki mahalle ve yeni dönemde AK Parti

  • 6.04.2014 00:00

 Uzun süre çözülemeyen sorunlar, gündelik çekişmelerin malzemesi haline gelir ve bu siyasete zarar verir. Sorun çözemeyen siyaset, siyaset dışı odakların oyuncağı olur ve gittikçe itibar kaybeder. Siyaset halk için önemlidir çünkü halk iradesi siyaset aracılığı ile eyler. Bu eylemler etkisiz, hedefinden uzak ve başarısız olduğu müddetçe halkın özgüveni azalır, ümitsizliği ve öfkesi artar. Bir ülkede siyaset yoksa, halk iradesi de yoktur, efendilerin vesayeti vardır.

Erdoğan'ın liderliğinde AK Parti'nin son 12 yılda elde ettiği siyasi ve ekonomik başarılar, sadece dindar kesimlerin değil, –reddedilse bile- tüm halkın özgüvenini arttırmıştır.

Türkiye, 3 Ocak'ta başlayan Çözüm Süreci'ni sürdürerek ve Gezi ile 17-25 Aralık krizlerinden geçerek, 30 Mart seçimlerini yapabilmiş olmakla, demokrasisinde sınıf atlamıştır. Muhtemelen cumhurbaşkanını seçerek, genel seçimlerini de zamanında yaparak bu kazanımı konsolide edecektir.

Yeminli AK Parti karşıtlarının gözden kaçırdıkları önemli bir şey var. Bugün konjonktür başka türlüsüne izin vermediği için itirazlar demokrasi üzerinden yapılıyormuş gibi gözükse de, bu bir yanılsamadan ibaret. AK Parti başta Çözüm Süreci olmak üzere reformlar konusunda hala yalnız bir partidir. Erdoğan'ın hedef seçilmesi, kendisinde toplanan gücü reformlardan yana kullanıyor olmasından. Bundan sonra da, Çözüm Süreci ve bilumum reformlarda AK Parti'nin yalnızlığı sürecek, muhalefet ve mobilize edebildiği güçler, değişik demokratik ambalajlar üzerinden temelde bu reformlara karşı çıkacaklardır. Yapmadığı müddetçe yap derken, AK Parti o şeyi yaptığında buna engel olmaya kalkışacak ve bu o mahallede çelişkiye yol açmayacaktır.

Erdoğan'ı diktatörleştirme kampanyası, bu çelişkiyi etkili oldukları tabandan gizlemek içindir.

Demokrasisi oturmuş bir ülkede, Çözüm Süreci tabii ki desteklenir, bırakın ittifaka gitmeyi, paralel devlet ile mücadele edilmemesi halinde iktidardan hesap sorulur. Ama bizde, solcusundan sözde liberaline kadar ittifakın tüm parçaları, -üstelik bu denli laiklik takıntılı oldukları halde- paralel yapının oyuncağı haline gelmiş durumdalar. Hürriyet, Birgün ve Sözcü'yü aynı dalgaboyunda, paralel yapının maestroluğunda birleştiren şey, aslında yeni değil. Dün de askerin maestroluğunda hareket ediyorlardı. Askerin kışlasına dönmesi ile bugün bu boşluğu paralel yapı dolduruyor. Çünkü dün askerin elinde olan bürokratik vesayet gücü, bugün bu yapının elinde.

Birbirinden çok farklı gibi gözüken bu kesimleri birleştiren şey, iktidar hırsı, çarpık laiklik kavramı ve onun ikizi olan İslamofobidir. Bu nefret ne Erdoğan'ın İzmir'de bir kadeh -şarap görünümlü- üzüm suyu içmesiyle, ne de başka bir hamleyle geçecek gibi değil. Erdoğan piercing takıp operaya gitse bile, kolaylıkla başka gerekçeler bulunabilir. Çünkü bu öneriler zaten 'Erdoğan'a geri adım attırdık' diyebilmek için kurulan yüzeysel tuzaklar, sorunu çözmeye dönük değil.

Tabii ki, Erdoğan'ın dindar yapısı ile siyasi kişiliği veya babalığı ile başbakanlığı arasında karmaşa yaşadığı zamanlar var. 'Kafası kıyak nesil istemiyoruz', 'Dindar gençlik istiyoruz' gibi sözler, üzerinde düşünülmeden girişilen kürtaj yasası denemesi, medyanın kampanyası ile ciddi bir işlevsellik kazanıyor. Medya ve siyaset mühendisleri bu söylemlerin bir diktatörün doğuşunu 'müjdelemediğini' pek ala biliyor, ancak gasp ettikleri CHP tabanı öyle değil, bundan gerçekten korkuyorlar. Bu korku İslamofobi ve sınıfsal kibir ile reaksiyona giriyor ve akıl gidiyor. Dolayısıyla, hedef kitle bu algı mühendislerinin eline iyice teslim oluyor.

Seçim gecesi Ege kıyısında yaşayan bir arkadaşım aradı. CHP'liler, sekter solcular ve ulusalcılarla dolu bir ortamda yaşıyor. Türkiye'yi doğru okuyan ve ülkesi için endişelenen bir kişi. AK Parti'nin başarısı onu çok rahatlatmıştı. Zorunda kaldıysa çevresine CHP'ye oy verdiğini söylemiş olmalı. O kadar ciddi bir mahalle baskısı altında. Başbakan'ın darbe karşısında geri adım atmamasından memnun. Bununla birlikte Erdoğan'ın reformlardan veya darbe denemeleri karşısında taviz vermeden, CHP kitlesiyle daha iyi ilişki kurabileceğini düşünüyor. Bana seçimler sonrasında beklentisinin bu olduğunu söylüyor.

Erdoğan'ı haklı çıkartacak birçok gerekçe sıralayabiliriz ve tarafsız bir akıl bunları oldukça ikna edici bulur. Oysa kastedilen şey kimin haklı kimin haksız değil, algı yönetiminin ne kadar önemli olduğu. Ne olduğumuz kadar, nasıl algılandığımızdan da sorumluyuz. Olduğumuz şey ile algılanan şey arasında bir fark varsa, bu farkı yaratmak için koca bir medya ordusu seferberlik halindeyse, buna dair bir strateji geliştirmek zaaf değil, zekâ belirtisi olur.

Önerilen, sürekli aklanmaya, olmayan günahları çıkarmaya dönük bir balkon konuşması yüzeyselliği talep etmek değil. AK Parti kadar, AK Partili olmayan halk kesimlerini de doğru okumak ve onları algı mühendisleri ile karıştırmamak… Belki psikiyatristler, sosyologlar ve sosyal psikoloji uzmanları ile çalışmak, bu sorunu Çözüm Süreci kadar öncelikli kabul etmek.

Nasıl yapılır ve yapılırsa başarılı olur mu emin bile değilim. Emin olduğum şey, ahlaki üstünlüğün bu şekilde korumaya alınacağıdır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums