Osmanlı Tokadı Volume 8…

  • 2.04.2014 00:00

 Türkiye, Osmanlı döneminden beri seçimlerle iktidarını bulmaya çalışan bir ülke. Bu bana her zaman ilginç gelmiştir. Neden aslen totaliter olan bir devlet 'serbest' seçim düzenler? Halkına savaş açmış bir devlet aklı neden ona şeklen de olsa bir tercih imkânı sunar? Böyle bir 'zaafın' nelere yol açacağını nasıl göremez?

Bunun başlıca iki nedeni var…

İlki, Batılılaşma sürecinin 'tek kurtarıcı' olmasının kabulü ile Batı üst kurumlarının birebir kopya edilmesine dayanıyor. Osmanlı çökerken, oturup Batı'yı ve Doğu'yu anlamak, sonra Doğu için özgün bir kalkınma modeli için zihniyet devrimi yapmak mümkün değildi. Osmanlı'nın 18. yüzyılda 'birdenbire' fark ettiği şey, en az 700 yıldır Batı'da pişen ve olgun hale gelerek meyvelerini vermeye başlayan bir zihniyet devrimiydi. Batı 10. asırda rölativiteyi, yani 'gerçeklik'lerin her bir birey sayısı kadar farklı olabileceğini anlamış, böylelikle sorunlu da olsa bireyleşme ve demokrasiyi yeniden keşfetmişti. (Bu fikirler zaten Grek'te vardı.)

Geçenlerde ifade ettiğim gibi, Osmanlı'yı uzaylılar işgal etse bununla daha iyi mücadele edilebilirdi. Batı zihniyeti o kadar yabancı geliyordu Osmanlı'ya…

Batı'yı anlamakla da çok uğraşılmadı zaten. Batı'nın kesin üstünlüğüne odaklanıldı ve bu üstünlük onlara 'birebir taklit etmenin tek yol olduğunu' söyledi. Bu tercih, geniş toprakları ile dünyanın ortasında 'Paylaşın beni' diye haykıran Osmanlı'ya iştahla bakan Batılı hegemon devletlerin de işine geldi. Osmanlı bürokratları üzerinden Osmanlı'da kolonileştiler. II. Abdülhamit ters giden şeyin farkındaydı ama, ancak denge politikası üretebiliyordu. Şark sorununu Ermenileri 'budamak'la çözmeyi düşündü ama asla İttihatçılar gibi 'nihai çözüm' aklına gelmedi. Çünkü o bir modern değildi. Bu mümkün olamazdı ama, II. Abdülhamit 1908 Darbesi ile (Evet, zamanın Gezi ruhuydu bu) hal edilmeseydi, muhtemelen Osmanlı ya büyük savaşa girmeyecek, ya da Almanya'nın karşısındaki paktta olacaktı. Ermeniler için de nihai son yaşanmayabilecekti.

Yani aslen, dindar Müslümanlar ve Kürtler ile ülkenin gayrimüslimleri aynı kaybedenler kulübünün bir üyesidir. Din farkı, II. Abdülhamit'in hataları, istibdadı kafaları karıştırmış, yobazlık İttihatçıların kullandığı bir manivela olmuş olsa da, gerçek durum budur.

Mustafa Kemal, Enver'in daha rasyonel ve zeki bir kopyasıdır ve Kemalistler İttihatçıların B takımıdır. Onlar da Batı hayranlığı-kompleksiyle doluydular ve ülkeyi buna göre kurmaktan başka bir modelleri olamazdı. Türkiye, paylaşılması çok kanlı olacak stratejik bir ülkeydi ve Rusya'nın sıcak denizlere inmesiyle sonuçlanabilirdi. Nasıl olsa, Türkiye artık genetiğine nüfuz edilmiş bir yarı sömürge adayıydı. Mustafa Kemal'in dehası, bu kritik dengelerden bir ülke çıkaran diplomasi yeteneğindedir ve evet bu değerli bir şeydir.

Hasılı, Batı böyle

kopya edilince, haliyle Tek Parti diktatörlüğü ancak faşizm yenilene kadar sürdürülebilirdi. Öyle de oldu ve sadece totaliter laiklik değil, Batı'nın 'iyi şeyleri' de bir çelişki olarak ülkenin içine girdi.

Batı'nın operasını alıp, seçimlerini almamak olmazdı.

İkinci husus ise, halkın zaten dönüştürülebileceğine olan inançtı. Elde koca bir diktatörlük imkânı vardı ve kalan 'azınlıklar' kaçırtılabilir, 'dindar halk' ve 'Kürtler' tehdit oluşturamayacak şekilde dönüştürülebilirdi. Bunda tamamen başarısız olunduğu söylenemez. Bugün ülkede ciddi anlamda İslamofobik ve Batı hayranı bir halk kitlesi vardır ve Gezi, evet, istisnaları ayrı tutmakla birlikte dindar hükümete karşı bir küçük burjuva ayaklanmasıdır. Gezi'den eşitçi, özgürlükçü bir siyasi damarın çıkacağını savunanlar, oyların HDP'ye mi, yoksa CHP üzerinden darbe ittifakına mı gittiğine bakabilirler. Bu normaldir.

Uzlaşmaz görünen 'ikilik' ta içimizdedir. (Kutuplaşmanın ana kaynağı.) Artık mühendisliğe değil sadece, mühendislik ürünü olan bir halk kesimine de sahibiz. Dolayısıyla artık bu bizim bir gerçeğimiz. Ülkede kendi yaşam biçimini 'ilahi' gören, ülkenin asli sahibi olduklarını 'hisseden' dolayısıyla fobik eğilimlerini Erdoğan'ı diktatörleştirerek meşrulaştırmaya çalışan bir depresif kesim var. Biraz kazındığında altından 'Bir çobanla bir profesörün oyu bir olur mu' zihniyeti çıkıyor. Dindarların ve Kürtlerin demokrasiyi daha fazla içselleştirmiş olması ve sabırları, neredeyse bir iç savaşı önleyen etken.

İşte bu zihniyete sekizinci darbe bizatihi ululadıkları Batı'nın icadı olan son seçimle geldi. Erdoğan 'öğretilen', 'sufle edilen' şekilde ve 'beklendiği' gibi davranmadı ve kazandı. Bu perişan durumdan çıkılmaz ve şu basit temel gerçek, 'insanların eşit olduğu' hazmedilmezse, 18 seçim sonra da aynı analizleri yapmak zorunda kalacağız.

Ama şimdilik totaliter laikler için melankoli zamanı.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums