Hayallerini evrene haykır...

  • 12.12.2013 00:00

 Değişime alışmak...

Öncelikle söyleyeyim, hiç kolay değildir.

Sakın küçümsemeyiniz.

Biraz da, hayattan hıncını, keyfini alamamış öfkeli olgunların, otobüste hiçbir kompleks hissetmeden gülen gençlere gösterdikleri hiddete benzer bir tepki geliştirir. Ya da, kendine uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddetin daha fazlasını alt devrelerine uygulamak isteyen, ancak şans eseri daha açık fikirli bir komutanın gelmesiyle hevesi kursağında kalan üst devrenin ruh halini andırır.

Demokrasi, eşitlik ilk defa ulaşılması imkânsız bir hedef olmaktan çıkmış, çelişkiler, sorunlar olsa da, yanı başımıza kadar gelmiştir. Bu durum, geçmişin demokrasi ambalajında göz alıcı desen olan 'aydınları' da derinden sarsar. Cem Yılmaz'ın 'Bir Tat Bir Doku' gösterisinin mutsuz mürebbiyenin küçük çocuğa kartondan ev yapmasını öğrettiği kısmında, çocuğun 'Hazırım' demesine verdiği tepki güzel hicveder bu durumu: 'Neyine hazırsın? Allah'ın salağı, ben bu işe yıllarımı verdim.'

Yıllarca süren bir emeğe böyle mi teşekkür edilecektir? Teyzenin yüzüne dik dik bakarak, 'Bundan sonrasını ben hallederim' diyerek mi? Mürebbiyemizde haklı bir öfke gelişir.

Yıllardır, ağır baskılar altında vücut geliştiren, sonrasında aniden ağırlık kaldırmayı bırakmak zorunda kalarak, önyargı ve dar dünya bölgelerindeki kasları pörsüyen şahıs da çok sinirlidir. Bu baskıların onun insanlığını aşağıladığını, bir zamanlar her türlü baskıdan kurtulma hayalleri kurduğunu unutmuş, varlığını bu 'yüklere' bağlamıştır. Düşmanı dostu, dostu düşmanı' olmuştur. 'Acılarımı bal eyledim', 'Yıkılmadım ayaktayım' türküsünü tutturarak mağduriyet sokağında volta attığı günler geride kalmaktadır.

'Evet, devrim yapamadık, ama bir sorun niye' diye söze başlayıp, 12 Eylül paşalarının ne kadar yenilmez olduklarından dem vuranların da ellerindeki en büyük 'tembellik' gerekçesi alınmıştır. Sürekli darbecilerle iş tutup, 12 Eylül'de askerin ihanetine uğrayan şahıs, evlenme vaadiyle kandırılan bir kız kadar mutsuzdur. Darbeci paşaların, aşağıladıkları Kasımpaşalı sokak çocukları tarafından kepaze edilmelerinden nedense çok alınırlar. Paşalar yenildiğinde, onlar da yenilmiş sayılmış efsanevi direnişleri, muarızın hiç de yenilmez olmadığını gösterenler tarafından değerini kaybetmiştir.

Değişime alışmak...

Hiç de kolay değildir...

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında gayrımüslimlerden gasp edilen zenginliklerden, onlar da tükenince devletin yağmasından ve devlete dayattıkları kapalı ikame sisteminden bir milli burjuvazi çıkaran imtiyazlı şahıs da çok mutsuzdur. Gezi krizinde faizlerin yükselmesiyle cebe konan 18 milyarcık, teselli ikramiyesi olmaktan çok uzaktır. Hem, nihai amaca da ulaşılamamıştır. Her şey de para değildir. Az kullanılmış lame çantalarını, rugan ayakkabılarını verdikleri kapıcılarının acemi hallerini bayram günleri sokakta gözleri nemlenerek seyretme, birbirlerine bakarak 'Bizler ne kadar yüce gönüllü insanlarız tanrım' diye iç geçirme hakları ellerinden alınmaktadır.

Hem de o kapıcılar tarafından.

Elinizi vicdanınıza koyun, bunca emek boşuna mı verilmiş, bunca yıl boşuna mı harcanmıştır?

İşte bu yeni mağdurların hepsi yaklaşan üç seçime ümit bağlamışlardır. Paşaların gözbebeği gazeteci, o yeni demokrasinin nimeti ile -ne iyi ki- hapisten çıkarken, siyasetin nimetleri hala anlaşılmamış gibidir.

Kandil, seçkinler ile seçim ittifakını neredeyse başarır, ama İmralı sayesinde ters köşeye yatarken, seçkinin en büyük partisi 'vesayetten sonra ben ne edeceğim' diye kendini yeni dünyaya vurmaktadır. Başkan'ın liderliğini borçlu olduğu ve 'Devamı gelecek' diye müjdelediği kasetlerden bir doz daha iktidar çıkabilir mi? Son bir vesayet golü daha, transfer edilen 'yıldız' futbolcu ile atılabilir mi? Vesayet için oluşturulan bu Voltran, Keloğlan'ı alt edebilir mi?

Sualler, sualler, sualler...

Son pişmanlık kitabı için hummalı bir şekilde malzeme biriktiren sinirli aydınlarımız, artık iyice cıvıtıp, Kürtlerin mağduriyetini kaşımak için değme arkeologlara taş çıkartmaktadır.

1994 yılına dair bir kazıda bulunan 38 Kürt naaşı, MGK krizindeki gibi tarihin yeniden yazılması için suiistimal edilecektir. Kasımpaşalı başkandan 1994 yılının hesabı sorulmaya kadar varır iş. Ama asıl mesele, tabii ki Uludere'nin istismarında eksik kalan malzemeyi bulmaktır. Daha yakın tarihli bir kazı mümkündür de, onlar mı bu kadar derine batmıştır?

Değişime alışmak hiç de kolay değildir.

Tüm bu çabaların ne kadar başarılı olacağını göreceğiz. En doğrusu, işi garantiye almak, Cem Yılmaz'ın son reklamında olduğu gibi, el ele verip son bir vesayet imkânı için seçimlere kadar 'Hayalleri evrene haykırmak' olur.

Yerli Evren'ler artık yoktur çünkü...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums