Başbakan ve milliyetçilik (2)

  • 2.06.2011 00:00

Adımı vermemiş ama, Rasim Ozan Kütahyalı dünkü “Başbakan ve milliyetçilik” başlıklı yazısında benim de dâhil olduğum ve Erdoğan’ın “milliyetçi” dilini sorunsallaştıran yazarları eleştirmiş. Özetle “tamam yapıyor da niye yapıyor bir sor” şeklinde tercüme edilebilecek bir “Erdoğan’ı doğru anlama kılavuzu” yazmış” yine.

Rasim bu kılavuzluk denemesini Erdoğan’ın Taraf’a WikiLeaks belgeleri yüzünden 50 bin liralık tazminat davası açtığı, bununla da kalmayıp Ahmet Altan için suç duyurusunda bulunduğu sırada da yapmıştı. Gazetenin mutfağı ile ilişkisi olmadığı, uzaktan köşe yazdığı için böyle hatalara düşüyor bazen. Zannederim bilgi eksikliğinden, bizim nasıl bir gazete olduğumuzu daha tam anlayabilmiş değil. Taraf’ın Başbakan’a yol gösterip akıl vermek gibi bir misyonumuz hiç olmadı. Doğru bulduklarımızı yazar, savunuruz sadece. Bu Erdoğan olur, Kılıçdaroğlu olur, Öcalan olur, yarın bir başkası olur. Sabitimiz kişi ve kurumlar değil, evrensel ilkelerdir.

Dolayısıyla, kutsiyet atfettiğimiz hiçbir ittifakımız yok. Bugün Erdoğan ve BDP-PKK çizgisi dâhil geniş bir kesim Taraf’ı kendine tehdit görüyor. Yönlendirilemiyoruz çünkü. Çünkü kişileri, örgütleri kutsamıyor, eylemi ve adaleti baz alıyoruz, almaya çalışıyoruz en azından. Her şeyin sihirli doğrusu Taraf’ın kasasında saklı da değil. Böyle bir kibrimiz de yok. Söz hakkımızı kullanıyoruz sadece. Takdir okuyucu ve tarihindir tabii.

Rasim, belli ki, bir aydın için elzem olan, kişi ve olaylara bırakılması gereken mesafe duygusunu fark etmeden kaybetmiş. Erdoğan ve AK Parti’nin –benim de savunduğum- bu ülkeyi “restorasyon” tehlikesi geçene kadar yönetmesi gerektiği fikrini mutlaklaştırmış. Çünkü ben bunu söylerken cesur ve özgürlüklerden yana bir AK Parti’den bahsediyorum. Bunda yaşanan kas ve doku kayıplarını yazmayı ise bir vatandaş sorumluluğu olarak görüyorum.

Öncellikle, yazıda Erdoğan’a biçilen rol, Kemalist ideolojinin mantrası olan halka tepeden bakma ve onları dönüştürme saplantısından farklı değil. Rasim’e göre 88 yıldır sabah akşam milliyetçi endoktrinasyona maruz kalan, damarlarına nasyonalist zehir zerk edilmiş bir halk enkazı var karşımızda. Bunları ırkçılıktan kurtaracak olan tek kişi ise, kendisi zaten çoktan bu zehirden kurtulmuş olan –tabii hiç zehirlenmemiş de olabilir- Başbakan Erdoğan’dır.

Yöntem ise şudur: Halkın damarlarına daha fazla milliyetçilik zerk ederek, MHP’nin söylemini üstlenip, mümkünse biraz daha öteye taşıyarak, ne bileyim, Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğini meydanlarda sık sık telaffuz ederek, Taraf’ı Ermeni diasporası ile işbirliği yapan bir gazete olarak seçmene yuhalatarak, İnsanlık Anıtı’nı önce ucube olduğu gerekçesiyle yıktırdığını söyleyip, sonra Nahcivan Hükümeti’nden gelen yıkımı kutlama mesajını meydanlarda okuyarak halkı “sezdirmeden” iyileştirecektir Erdoğan.

Yani kötü bir şeyi, iyi bir amaçla yapan insanüstü bir varlıkla karşı karşıyayız. Onu anlayamıyor, yüzeyde kalıyoruz, hatta nefsimize yeniliyoruz Rasim’e göre.

Bu formüle göre, Milli Görüş’ten 2000 yılında koparak girdiği ilk seçimde ona iktidarı veren, Kürt açılımı yüzünden muhalefet tarafından Erdoğan’ın vatana ihanet etmekle zelilce suçlandığı bir süreçten sonra, referanduma 58’le evet diyen bu halkın tercihlerini hangi halet-i ruhiye ile yaptığını açıklayamazsınız.

Siyaset-taban ilişkisinde Rasim’in bahsettiği etkileşim vardır, ama kendisinin anladığı gibi değil. Bu dönüştürme ilişkisi çift yönlüdür, doğal işler, sağlıklısı halkın güdümünde olmasıdır. Yani daha çok aşağıdan yukarı çalışmalı, tepeyi biçimlemelidir. Mühendisliği ima etmez. Ben bilakis, Erdoğan’ın MHP’yi baraj altına düşürme hülyasıyla tabanının gerisine düştüğünü gözlemliyorum. Halktan biriyim, halkın arasındayım, gözlemliyorum. Asla ahkâm kesmiyorum. Halkı bu şekilde haksızca tanımlayıp, “özgürlük ve demokrasiye hazır değilsiniz, ben anladığınız dille kandırıp önce oylarınızı alayım, sonra nasıl olsa sizi dönüştürürüm” şeklinde bir ilişki biçimi olamaz.

YAP’ın altı bin kişiyle yaptığı yeni anayasa yoklamalarını okuyun ve halkın özgürlük taleplerinin seviyesinin hangi irtifaa yükselmiş olduğunu bir görün, bana hak vereceksiniz. Umarım Başbakan, Rasim’in yazısındaki gibi düşünmüyordur. Çünkü halkını küçümseyen, ondan şüphe duyan bir siyasetin ciddi bir sorunu var demektir. Halkı kutsamak gibi bir derdim de yok. Gözlemlerime ve somut verilere göre konuşuyorum.

Bu, milliyetçi jargonun MHP oyları için kullanılması, karmaşık hale getirmeye, estetize etmeye, faturayı bize kesmeye gerek hiç yok.

Umarım bu savrulma kronikleşmez ve 12 haziranda kâbus biter. Senin sevdiğin üslupla da yazayım: Bana bak Rasim! Başbakan’a söyle halka güvensin. Özgürlük vurgusu olmayan, duble yollu ve 2023 vadeli proce soslu propaganda halkı kesmiyor çünkü.


markaresayan@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums