Bir artı bir, bir eder mi?*

  • 29.05.2011 00:00

Eder.

Gözlerinizi kapatın, hayal edin ve dinleyin.

1970’lerin ortası. Güney Lübnan. Güneş, vadiler ve zeytin ağaçları diyarı.

İsrail-Arap savaşından kaçan Filistinliler ülkenin güneyindeki kamplardalar, bu kadar büyük göç ülkenin demografik yapısını Hıristiyanların aleyhine değiştirmiş. Müslümanlar iktidara ortak olmak isteyince...

Bir Müslüman-Hıristiyan savaşı...

Bir artı bir, bir eder mi? Eder. Dinleyin...

***


Birinci sahne...

Lübnan, yetmişlerin ortası. Kfar Khout. Yetimhane. Bir oda dolusu savaş artığı çocuk. Postallı militan saç kesiyor. Bir çocuk. Daha farklı diğerlerinden. Daha öfkeli. Kirli bir yüzün ortasında bir çift küçük göz. İsyan ve nefretle bakıyor dünyaya. Yere düşen saçlar, ayaklarının dibine düşüyor. Ayak bileğinde, üç tane nokta takılıyor göze. Kaderin şifresi.


İkinci sahne...

Fransa, 2009. Ölen bir kadın, Nawal Marwan. Bir noter ve annelerinin vasiyetini dikkatle dinleyen iki genç. Biri kadın, diğeri erkek. Jeanne ve Simon Marwan.

Vasiyet: “Babanızı ve erkek kardeşinizi bulun. Sessizlik kırılıp, söz tutulmuş olduğunda, o zaman mezar taşıma adımı yazabilirsiniz.”

Notere itiraz: “Babamın hikâyesini ve bir erkek kardeşimiz olmadığını biliyorsunuz.”

Noter: “Vasiyet kutsaldır. Bu hiç normal değil, biliyorum. Ama her şey annenizin istediği gibi olacak.”


Üçüncü sahne...

Fransa, yeni tarihler. Betonla doldurulmuş bir havuz, yalanla doldurulmuş bir geçmiş gibi, hazımsız. Nawal’ın gözleri, havuzun kenarında, bir erkeğin ayak bileğindeki üç noktada donuyor. Geçmiş, alıp yutuyor onu. O artık, içindeki zaman yolculuğunda.


Dördüncü sahne...

Güney Lübnan, 1970’lerin ortası. Bir zeytin ağacının altında korkulu bir buluşma. Müslüman-Hıristiyan savaşının tam ortasında, bir Müslüman-Hıristiyan aşkının birleşme savaşı. Nawal ve Wahab’ın aşkı, kardeşler tarafından yakalanış, önce Wahab’ın beynine bir kurşun, sonra tam kızkardeşe, derken...

Ninenin yetişen çığlığı, torunu sahipleniş, sonra aileye “utanç” getiren çocuğun doğuşu, kordon bağının kesildiği anda çöken ayrılık, bir gün bulabilsinler diye birbirlerini, ninenin bebeğin ayak bileğine iğneyle açtığı üç delik...

“Oğlum, bir gün mutlaka yeniden birleşeceğiz.”


Beşinci sahne...

Nine: “Şehre gideceksin Nawal. Okuyacak, düşünmeyi öğreneceksin.”

Şehre gidiş. Üniversitede sağcı milislerin cinayetlerine karşı örgütlenme. Sınırdaki Müslüman mültecileri savunma güdüsü ve Narwan’la bir diyalog: “Ama sen Hıristiyansın.” “Bunun dinle bir ilgisi yok, bu barış için...”

Müslüman milislerin Narwan’ın köyünün bulunduğu bölgede yaptığı Hıristiyan katliamı. Narwan’ın çocuğuma ne oldu telaşı. Herkesin kaçtığı yere yolculuk. Yolda bir otobüs. Müslüman bir kadın ve dünya tatlısı küçük kızıyla göz teması. Sonra...

Hıristiyan intikamcılar... İntikam için öldürülen masum insanlar ve o masum insanların intikamı için öldürülen başka masum insanlar. Otobüsün taranması. Şans eseri Narwan, Müslüman kadın ve kızının o anlık kurtulması.

“Mesiyyah! Mesiyyah!”

Militanların Narwan’ın Hıristiyan olduğunu anlaması, onu benzin döküp yakacakları delik deşik otobüsten çıkarırken, Müslüman kadınla göz göze geliş... Narwan’ın küçük kızı kurtarmak için çabası. Doğumda çocuğu kucağından koparılan bir kadının, bir başka ananın çocuğunu kucağından koparması...

Ama çocuk işte! Sonu ölüm olsa bile, anadan ayrılınır mı hiç?”

“Annee! Annee!”

İnfilak eden bir otobüs, otobüse koşan bir kız çocuğu, ondan daha hızlı peşinden yetişen bir kurşun.


Altıncı sahne...

Hıristiyan militanların lideri öldürülecek. Bunu Hıristiyan Narwan yapacak. Çünkü onun çocuğunun Fransızca öğretmeni. Çantaya saklanan silah, kolayca kaleye giriş, dersten sonra, liderin beynini dağıtan iki kurşun ve...

Kfar Ryat Hapishanesi...

Belki de bu dünya başka bir gezegenin cehennemidir. Lübnan da, dünyanın cehennemi olmalı o sıra. Aynı işkenceci tarafından, adı Abou Tarek, defalarca tecavüze uğramak. Direnmek için işkenceye “Şarkı Söyleyen Kadın” olmak. İnat edip, tecavüz çocuklarını doğurmak, bir kız ve bir erkek çocuk, aynı anda...


Yedinci Sahne...

Lübnan, 2009. Jeanne ve sonrasında Simon’un ona katılmasıyla, Lübnan’a bir baba ve bir erkek kardeş bulmak için başlayan yolculuk. Annenin köyüne gidiş, köylülerin Jeanne’ı kovması: “Siz bu köye utanç getirdiniz!” Savaş bitmiş görünürde, ama ya nefret!

Babanın, yani savaş lordu Abou Tarek’in izini bulmak imkânsız. Ama erkek kardeş için güçlü bir umut var. Yetimhanenin kaydında adı çıkmıştır. Mayıs ayında bulunduğu için, adı Nihad May olmuştur. Welad Chemseddin komutasındaki Müslüman milislerin saldırısında öldürülmemiş, Müslüman milis yapılmak istenmiş, sonra annesini bulmak için bağımsız olmuş, keskin nişancı olmuş, sonra...

Kfar Ryat hapishanesinin işkencecisi olmuş. Adı değişmiş, Abou Tarek olmuş.

Bir artı bir, bir eder mi?

Eder.


Son.

 


* Orijinal adı, Incendies. Yönetmen, Denis Villeneuve.


markaresayan@hotmail.com
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums