Savaşa yardım ve yataklık etmek

  • 19.05.2011 00:00

PKK lideri Murat Karayılan 25 Nisan’da, yani Uludere’de 12 PKK’lının öldürülmesinden evvel Fırat Ajansı’na verdiği demeçte şöyle konuşmuş: “Eğer bugün biz eylemsellik sürecini başlatırsak, Türkiye’de çok ciddi olaylar yaşanır. Gerillanın eylemsizlik pozisyonunda olması bilinmesine rağmen operasyonlar neden yapılıyor? Neden bu tarzda savaş kışkırtıcılığı yapılıyor? Bunu kim yapıyor? Devlet ve hükümet bunu kendi içinde sorgulamalıdır. Çukurca ve Uludere’deki komutanlığın savaş kışkırtıcılığı durdurulmalıdır. Durdurulmazsa ne olur? Süreç bozulabilir ve kimse bunun için teminat veremez”.

Bu uyarıdan sonra Uludere’de 12 PKK’lı öldürülüyor. Çoğu genç. Bir naaş ise kayıp.

TSK yaptığı açıklamada “Asker gidip saldırdı diye bir durum yok. İki PKK’lı grup sızıp saldırmak istedi” diye kendini savunarak eylemsizlik sürecini ihlal etmediğini iddia ediyor.

Ama arkadaşımız Veysi Polat’ın haberinde, Uludere’den Irak’a gerillaların naaşlarını almaya giden grubun üzerine askerin nasıl ateş açtığını, bir katliamdan nasıl kurtulduklarını anlatıyor BDP’li Gültan Kışanak.

Bir PKK’lının naaşının ise hâlâ kayıp olması, bölgeyi kışkırtmak için yapılan provokasyonlardan birisi olarak yorumlanıyor.

Emre Uslu’nun yazısına göre ise Silopi’de karakollara saldırı yapılacağı istihbaratı üzerine 5 mayıs tarihinde karakolun önünde nöbet uygulamasına başlandığını öğreniyoruz. Sıkı durun, aynı gün keskin nişancılar çatıdan indirilmiş. 11 mayısta bu genç ve deneyimsiz polis memurları, çelik yeleksiz, silahları duvara dayalı halde beş metreden taranarak öldürüldüler.

Benim istihbarat kaynağıma göre ise, Şırnak Emniyeti içinde yaşanan çekişmeler PKK’ya bilgi sızdırmaya kadar varmış olabilir deniyor.

Çelik yelek giyilmediği ise önce saklanmaya çalışılmış. Diğer yandan böyle riskli bir yerde ne aydınlatma ne de kamera sistemi olduğu da edindiğim bilgiler arasında. Görevden alınan İlçe Emniyet müdürünün ise hürriyeti tahditten aldığı 2 yıl 4 aylık hapis cezası ise Yargıtay’da bekliyormuş.

Gerçekten, ihmal ve kasıt iddialarının havada uçuştuğu karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız.

Dersim’de yaşanan son PKK kayıplarını hatırlayın. Öcalan bu konuda gerillayı beceriksizlikle suçlamıştı. Adeta kendinizi boşuna öldürtüyorsunuz demişti.

Malatya’da dün konuşan Erdoğan ise “Silivri ile Kandil’in yazdığı senaryo, birileri tarafından oynanıyor. Figüran olarak da gençler, çocuklar kullanılıyor, istismar ediliyor. Ama geri adım atmayacağız” diyor.

Erdoğan ve Karayılan, birbirlerini suçlasalar da, aslında aynı şeyleri söylüyorlar.

Yani “birileri” savaşın devam etmesini istiyor. Seçimler ve Öcalan’la yapılacak tarihi anlaşmadan önce, oluk gibi kan aksın, Türkler, Kürtler ayaklansın, siyaset köşeye sıkışsın, hâkimiyet silahın ve darbecilerin olsun istiyorlar.

Bu durumu sorgulamak herkesin görevi değil mi? O keskin nişancılar niye çatıdan indirildi, neden asker operasyonlarını arttırdı, bunu öğrenmek ve önlemek Erdoğan’ın işi değil mi? Ve PKK sınırdan saldırı için sızdıysa, PKK’da birileri Erdoğan’a, yani barışın muhatabına suikast düzenlemeye karar verdiyse, bu intihar gibi hareketleri sorgulamak, işin içinde bir bit yeniği varsa bunu açıklamak Karayılan’ın işi değil mi?

Kesin olan bir şey var ki, ya birileri düpedüz yalan konuşuyor, ya da ne Erdoğan devlete, ne de Öcalan ve Karayılan örgüte hâkim. Öcalan veya Kandil’in, açıklanamaz PKK saldırılarını sahadaki özerk birimlerin inisiyatif alarak yaptığını söylemeleri, veya Erdoğan’ın “asker tabii ki görevini yapacak” demesi birer itiraftan öteye geçmiyor, hiçbir şey açıklamıyor.

Kirli bir oyun oynanıyor ve herkes seyreder halde.

Bile bile bir lades durumu.

Ayıp değil mi, yazık değil mi?

Defalarca barışın yanı başımıza geldiğine, provokasyonlarla savaşın daha şiddetli biçimde devam ettiğine tanığız hepimiz.

1993’te PKK ateşkesi ve genel af hazırlığı sırasında silahsız 33 erin öldürülmesinin kirli bir tezgâh olduğunu bizzat Öcalan söylemedi mi?

Bugün yaşananların da böyle olduğunu yazınca gösterilen öfke neden?

1993’ten beri kaç insan öldü biliyor musunuz?

Söyleyeyim 30 bin insan öldü!

30 bin!

Eğer bu barış şansını da bu oyunlara gelip kaçırırsak kaç insanın daha öleceğini Allah bilir!

Sadece insanların kafasına silah dayayıp tetiği çekmek insanı katil yapmıyor. Savaşa yardım ve yataklık yapmak da tetikçi kadar sorumlu kılar bizi.

Ve ben bu suça ortak olmak istemiyorum.

O zaman kutsal bellediklerimizi ululamayı bırakıp, hakikatin ve barışın yanında olalım.

Savaşa yardım ve yataklık yapmaktan vazgeçelim.

markaresayan@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums