Büyük karşılaşma

  • 15.04.2013 00:00

 İçinde bulunduğumuz bir alt-üst olma ve yeniden bir düzene oturma döneminde, amaçlara, mesela PKK’nın silah bırakması ve yeni anayasa gibi ulaşmaya çalışırken, sürecin içinde yaşadıklarımız çok kıymetli fırsatlar ihtiva ediyor. Dile kolay, tarihimizde ilk kez çok önemli bir meseleyi, dayak atıp dayak yemeden, hak taleplerini şiddetle bastırıp, bu şiddete karşı mağdurun şiddetini kutsallaştırmadan uzlaşıyla çözeceğiz. Bununla ilgili siyasi ve toplumsal dinamikler oldukça güçlü. CHP tabanının çözüm sürecine desteğinin ülke ortalamasının neredeyse üzerine çıkması bunun olumlu işaretlerinden. İlk defa, değişim ve çözüm iradesi tabandan yükselerek tepeyi yönlendiriyor. Bunun kısa adı demokrasi. Siyaset, bu taban eğilimlerini en işlevsel ve en özgürlükçü şekilde yönettiği ölçüde süreç sağlıklı ilerleyecek ve demokrasi kültürümüz konsolide olacak, boyut atlayacak.

Dolayısıyla, herkesin kendi algı ayarlarını yeniden gözden geçirmesi ve güncellemesi gerekiyor. Bu “herkes” lafını sarf ederken genellikle bizim dışımızda kalanları ima ederiz. Ama benim kast ettiğim, “onlar” değil, “bizler”. Yıllardır sürekli aynı şablonun tekrar etmesiyle zihinlerimize yerleşen mutlaklaşmış kanaatler artık bugünün Türkiye’sini açıklamaya yeterli mi? Sanmam. Bunu en çok Müslümanların değişimin ana ekseni olması ve o eksende siyaset yapan AK Parti değerlendirmelerinde gördük. Kabaca ulusalcı-statükocu diye tanımlanan çevreler, bu kesimler sanki bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşları değillermiş gibi, onların merkeze yürümesini korku ve kibirle karşıladılar. “Nereden çıktı bu başörtülü kadınlar, inşallahlı maşallahlı konuşan insanlar” diye söylendiler. Hâlbuki “onlar” hemen yanı başımızdaydı. Sorun artık evin temizlikçisi, apartmanın kapıcısı olmaktan çıkıp, hâkim de olmak isteyen, Çankaya’yı da hedefleyen ve bunu siyasetle yapar hâle gelen insanlar olmalarıydı.

Bu büyük karşılaşmanın sancısız olması beklenemezdi. Ama ben yine de bu işin oldukça iyi kotarıldığını düşünüyorum. Yılmaz Özdillerin, Emin Çölaşanların, Ertuğrul Özköklerin artık ciddiye bile alınmaması, birer yitik fenomen gibi ortalıkta dolanmaları değil sadece. Bunun karşılığında, Hasan Celal Güzel’in temsil ettiği “öteki taraftaki” fenomenler de aynı akıbete uğruyor, bizzat kendi mahallelerinde espri konusu oluyorlar. Kürt ve PKK sorunlarının çözülmesi için gayret gösteren aydınları hedefe koyan Akitgazetesi, bugün PKK’lıların anneleri ile empati yapıyor, ilk sayfalarında barışı destekleyen haberlerden geçilmiyor. Hasan Karakaya, Âkil İnsanlar Komisyonu’nda yüz yüze baktığı insanları zamanında hedef yaptıkları için nedamet getiriyor.

Diğer taraftan geçmişin tüm yoksunluklarının içinde, demokrat veya solcu görünümlü aydınların cilaları dökülüyor. Çözüm süreci “Türk işçinin sefaletiyle, Kürt işçininkini eşitleyecekse, batsın bu barış” demeye getirdikten sonra, İzmirli kızlar ile Diyarbakırlı delikanlıları baş göz ederek sorunu çözme teklifi yapar hâle geliyorlar. Zamanında AK Partili Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı çözüm için Türklerin kendilerine ikinci bir Kürt kadını almasını salık verdiğinde ortalık birbirine girmişti. Lümpenliğin sağlı sollu tezahürleri...

Bunun hemen çaprazında, sevgili Gürbüz Özaltınlı’nın son yazısında değindiği üzere bizler de diğer mahalleye yönelik ezberci bir noktada duruyor olabilir miyiz? Açıkçası ben CHP analizlerimde, değişimin tabandaki hazma doğru orantılı yaşanacağını öngörüyorum. Yani kısa vadede partide bir kırılma yaşanacağını söyleyenlerle hemfikir değilim. Hatta olası bir kırılmanın ulusalcılığa doğru yaşanması daha kuvvetli ihtimal görünüyor. Ancak, gerçekte CHP tabanında ne yaşandığına dair varsayımlarımız ve bunlardan çıkardığımız sonuçlar o kadar da güvenilir olmayabilir. Belki bizler de bir parça CHP antipatisi ile malul olabiliriz.

Örneğin, CHP tabanının yüzde 63’ünün çözüm sürecini destekliyor olduğu gerçeği, bu haberi ilk yapan kişi olarak beni şaşırttı. Martta yüzde 40 olan destek nisan yoklamalarında yüzde 63’e çıkmıştı. CHP hakkında yazılan çizilenler partinin kendisi için doğru olabilir, ancak belli ki CHP tabanını öngörmekte kifayetsiz. Demek ki, CHP yönetimi ile tabanı arasında ciddi bir tutarsızlık var. Bu tutarsızlık, kısa vadede siyasi bir sonuca yol açmayabilir, ama tabanın canlı olduğunu gösterir.

Hükümetin kurucu parti olarak, sıradan bir siyasi partiden öte avantajları olduğu kadar, sorumluluk ve yükleri de var. Normalleşmiş bir ülkede siyasi partiler belli kesimlere hitap eder ve iktidara geldiğinde, muhafazakâr veya sosyal demokrat bir partinin neler yapacağı ana hatlarıyla bellidir. Ancak bu dönemde, AK Parti’ye oy verenlerin dışındaki kesimlerin beklenti ve endişelerinin çok ciddiye alınması ve özenli olunması önemli bir husus. Çünkü bu kesimler çok güçlü bir iktidar ve halk hareketi karşısında kendilerini temsiliyetsiz ve korunmasız hissediyorlar. Güçlü temsil edilmiyor olmaları ile o kesimlerin ülkenin yeniden düzenlenmesinde yer almaması gelecekte yeni sorunlara yol açabilir. O nedenle uzlaşma kültürü ve barışçı dilin önemi büyük.

Geçen yazıda dediğim gibi, yeni ötekiler yaratmaktan mutlaka kaçınmalı.


mesayan@markaresayan.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums