Kırmızı ayakkabı

  • 24.02.2013 00:00

 Geçen pazar kendimize yaptığımız haksızlıklardan bahsetmiştim. Gerçekten de öyle. Çok haksızlık yapıyoruz kendimize. Kendimizin en büyük işkencecisi yine biziz. En büyük mahkûmiyetleri verip, en gaddar şekilde cezalandırıyoruz kıyasıya. Bunun türlü nedenleri var. Ama sanırım yetiştirilme tarzımızın da bunda payı büyük. Geçenlerde Vatan gazetesinde Özge Ciğit’in haberinde okudum. Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap Hollanda’da 4,5 yıl araştırma yaparak Avrupalı ve Türkiyeli annelerin çocuk yetiştirme alışkanlıklarıyla ilgili bir tez hazırlamış. Avrupalı anneler ile Türkiyeli anneler arasındaki farklar ise şöyle:

Türkiyeli anneler: İtaatkâr ve gelenekçi bireyler yetiştiriyor. Çocuklarının saygın bir iş sahibi olmasını istiyor. Çocuğunun gözünün önünde olmasını istiyor. Çocukları ağlamaya başladığında fikrini değiştiriyor. Ceza yöntemini kullanıyor. Hava kötü olduğunda çocuğunu dışarı çıkartmıyor. Yeme, içme ve uyku saatlerini esnetiyor. Çocuklarına kitap okuma alışkanlıkları zayıf. Koruma hissi aşırı.

Avrupalı anneler: Özgür bireyler yetiştiriyor. Meslek seçimine karışmıyor. Çocuklarının kendi başına odasında yalnız vakit geçirmeleri gerektiğini düşünüyor. Çocukları bir şeyi ısrarla isteyince “hayır” diyorsa bir daha fikrini değiştirmiyor. Cezaya çok az başvuruyor. Her gün yürüyüşe çıkarıyor. Yeme, içme ve uyku saatlerinde titiz davranıyor. Çocuğuna düzenli olarak her gün kitap okuyor. Rahat davranıyor.

Tabii bu sonuçtan yola çıkıp bütün mutsuzluk ve travmalarımızın yükünü Türkiyeli annelerimizin sırtına yüklemiyoruz. Bu bir toplum ve kültür modeli. Bu model böyle biçimlenmiş ve insanlar buna göre davranıyorlar. Başka türlüsünü bilmiyorlar. Binlerce yıllık şiddet, itaat ve dayanışma ile hayatta kalma kültürü, bunun üzerine eklenen yoksulluk ve savaşlarla ortaya çıkan bir bakiyenin üstündeyiz. Burada her şey kötü de değil. Önemli bir direnç göstererek iyi değerlerimizi de bu zorlu hikâyenin içinden sürükleyerek geçirmişiz. Üstelik tarih devam ediyor ve bizim toplumumuz da hızla özgürleşiyor. Komplekslerimizden hızla kurtularak kendimizi buluyoruz.

Dönelim kendimize... Herkesin biraz sonra anlatacağım hikâyeye benzer bir tecrübesi olmuştur. Babanız veya anneniz sizi alışverişe götürür. Ayakkabı alacaksınızdır. Çok güzel bir kırmızı ayakkabı beğenirsiniz. Önce anneniz ve babanız daha “uygun” başka bir model için sizi ikna etmeye çalışır. Sonra pandomima kopar. Unutmayın, daha çocuksunuz ve “doğalsınız”. Travmalarınız az. İstediğinizi yaptırtır, kırmızı ayakkabıyı alırsınız. Sonra o ayakkabının başına, her ayakkabının başına gelenler gelir, eskir ve yırtılır. Anneniz ve babanız size muhtemelen onların önerdiği ayakkabıyı almanız durumunda böyle olmayacağını söyler. Onlar söylemese bile, siz zaten böyle düşünmeye eğilimli hâle getirilmişsinizdir.

Basit bir deneyim, bir travmaya dönüşmüştür. Tekrarlanan bu travmalar size bir hayat modeli olarak geri döner. Artık kendi isteklerinizin peşinde gitmekte zorlanacaksınız, böyle yaptığınız zaman cezalandırılacağınıza inanacaksınız. Karar verirken bir tasdik makamına ihtiyacınız olacak. Tercihlerinizi belirleyecek olan artık sığındığınız hamiler veya korkularınız oldukça özgürlüğünüz ve kendine güveniniz zarar görecek.

Bu hep böyle gitmek zorunda mıdır? Bu bizim, bizden ayrı düşünemeyeceğimiz, derimiz hâline gelmiş bir karakter midir? Bu yapıdan kurtulabilir mi insan? Yoksa artık her şey bitmiş midir?

Şüphesiz hayır. Bunlar öğrenilmiş yanlış bilgilerin sonucu gelişen yanlış modeller. Üstelik insan bu durumundan memnun olmadığı için her zaman “sıkıntı” olarak ortaya çıkan bir değişim arzusu içinde oluyor, değil mi? Tıpkı bilgisayara girmiş virüs gibi, tabii ki bu yanlış bilgiler tesbit edilebilir ve doğruları ile değiştirilebilir. Bunu bir uzman yardımı ile, inancımızla veya içbilgimizle geliştirdiğimiz formüllerle yapabiliriz.

Yeter ki farkına varalım ve ümitsizliğe kapılmayalım.


mesayan@markaresayan.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums