Deli gömleğinden kurtulmak

  • 10.01.2013 00:00

 2013’ün hareketli olacağı belliydi ama yılın ilk günlerinden itibaren çok ciddi bir dönemin içine girdik. PKK sorunu konusunda her şey 4 ocaktaki görüşme ile başlamadı tabii ki. Başbakan Erdoğan’ın “yeni süreç” sıfatına itirazı bu yönüyle haklı. 2009’dan beri gelen bir açılım süreci var. Tüm eksikleri ve provokasyonların yanında, ciddi bir çözüm iradesi de kendisini aradan sıyırıp başarıya ulaşmak için varlığını güçlendirmeye çalışıyor. Geçen yazılarımda belirttim. 2009 miladından Habur ve Silvan’a gelen ve maalesef kesilen sürecin kendisini bir kayıp olarak görmek doğru değil. Her şeyden önce Kürt realitesini tamamen reddetmiş, bununla da kalmayarak Kürt vatandaşlara karşı keskin bir şiddet uygulamış bir devlet pespayeliğinden, inkâr zihniyetinden ayrılma iradesini gösteren umutlu bir döneme girdik. Kürtlerde tamamen travma ve güvensizlik üzerine kurulu devlet algısının tamiri o hızda olmadı, olamazdı. Bunun için sağlam adımların varlığına ihtiyaç vardı. Nitekim Uludere gibi facialara yönelik soğuk tavrı eleştirmemiz de bu nedenleydi. Çünkü güven zemininin inşa edilmesi için, devletin gerçekten değiştiğinin ispatlanması, psikolojik engelleri aşmakta en önemli manivela olacaktı.

Öte yandan Kürtlerin BDP kanadında da bu güveni sağlayacak adımların küçümsenmesi, yok sayılması veya özne olma konumuna gelme isteksizliği süreçte ciddi boşluk yarattı. BDP’nin hiç olmazsa “kolaylaştırıcı” olmaktan kaçınmaması gerekiyordu. Bu da olmadı. BDP’nin KCK tutuklamaları devam eder, şiddet de sürerken başka türlü davranamayacağı, davranmaması gerektiği bir gerçek olarak kabullenildi. BDP kendisinden beklenen olumlu sürprizi yapamadı. Nitekim İmralı ile görüşen Ahmet Türk ve Ayla Akat’tan bilgilendirme alan BDP’nin evvelki gün çok daha olumlu ve iradeli bir açıklama yapması bekleniyordu. Sürecin artık İmralı tarafından yönetildiği ortadayken, bu kadar şüphe beyan etmek, umarım sadece Selahattin Demirtaş’ın kişisel bir dışlanmışlık gocunması olsun.

Umuyorum diyorum çünkü, süreç bu kadar ciddileşince, BDP, DTK, KCK ve tabii ki Kandil içinde bölünmeler yaşanması kaçınılmaz gibi görünüyor. Barış süreci bu kadar ciddileşince ve bu kadar net bir takvim ortaya çıkınca, taraflar da melezleşerek netleşecekler. Fraksiyonlar buna göre yeniden oluşacak. Bu da aslında bu tip süreçlerin olmazsa olmazı. İlk dönem barış fikrine alışma ve yoklama devresi olarak miadını doldurdu. İçinde bulunduğumuz ikinci evrede, tarafların samimiyeti ve kararlılığı test edilecek. Çatışma yanlıları kamuflajlarını yitirecek ve umarım elenecekler. Üçüncü dönemde ise barışa imza atanlar, sorumluluk alan barış yanlıları olacak.

Aynı şey Türk tarafı için de geçerli. Anamuhalefet partisi CHP’nin tavrı memnuniyet verici bir şekilde olumlu seyrediyor. Başbakan Erdoğan’ın sert “kredi” cevabına Sayın Kılıçdaroğlu’ndan gelen sakin açıklama, bu işin ciddiyetinin ve tarihin CHP’ye nasıl bir sorumluluk ve bir fırsat verdiğini göstermesi bakımından önemli. Tabii ki CHP içinde de ulusalcı ve değişimciler arasında ciddi bir mücadele yaşanacak. Değişimcilerin bu mücadeleyi kazanması demek, Türkiye’nin özgürlükçü ve etkili bir anamuhalefet partisine kavuşması anlamına da gelebilir. MHP ise, ancak bu şekilde marjinalize edilebilir. CHP’nin süreçte sağlam durması, söylemden eyleme geçmesi şart.

Ve tabii ki en büyük görev, olması gerektiği gibi hükümet ve Başbakan Erdoğan’da. Bu kadar risk alıp, bunu bir üslup sorunuyla heba etmek ne kadar akıllıca olur bu düşünülmeli. Şehit dernekleri ve yakınlarından bile barışa destek açıklamaları geldiği bir dönemde, CHP ve BDP’ye yönelik dil yeniden kurulmalı. Her açıklamaya cevap verme ihtiyacı hissedilmemeli. Sürecin provokasyona açık olduğu, barış için çok olumlu bir noktada olmamıza rağmen yeni bir Silvan’la karşılaşabileceğimiz doğru. Hükümet bu durumda sorumluluğun tamamını kucağında bulmak istemiyor. Zaten tam da bu yüzden, Meclis ve muhalefet öne çıkarılmalı. Bunu sürekli CHP’ye ve BDP’ye çakarak yapamazsınız. Yok, bu kamuoyunu tutmaya yönelik bir piar ise, arka planda CHP ve BDP ile yakın temasın, işbirliği mekanizmasının çalışıyor olması gerekir.

Çok önemli bir barış fırsatı yakaladık. 2009’dan bu yana kaybettiğimiz canlar geri getirilemeyecek, ama hiç olmazsa bundan sonrasında yeni ölümler olmasın. PKK sorunu tahmin ettiğinizden çok daha fazla bu ülkeyi etkiliyor. Bu bir deli gömleği. Türkiye’de olup biten her şey, şiddetin gölgesinde şekilleniyor. Devletin yapısı, demokratikleşme, yeni anayasa, derin devletle yüzleşme, ekonomi, sosyal hayat, insanların şiddete eğilimi, mutsuzluğu, kadın ve töre cinayetleri soluğunu, doğrudan veya dolaylı olarak devam eden bu sorundan alıyor. Abarttığımı düşünüyorsanız. Barışın ilan edildiğinin ertesi günü bu ülkeye bir bakın ve kararınızı o zaman verin.


mesayan@markaresayan.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums