Artık barışa hazır mıyız

  • 3.01.2013 00:00

 Başbakan Erdoğan’ın “İmralı ile görüşülüyor” çıkışından sonra yeni bir sürece girilmiş görülüyor. PKK sorununun 2013 yılında sona ereceğine dair birtakım güçlü-olumlu bilgilerle desteklenen bir iklim gündeme hâkim olmaya başladı. Buradan, yansıtıldığı kadar somut bir ilerleme olmasa dahi, olumlu bir iklim yaratılmak istendiğini seziyorsunuz. Bunun zaman kazanmaya dair bir hamle olması gerçekten bir felaket olur. Vatandaşlarda açılımın ilk döneminde olduğu gibi beklentiyi yüksek tutarak bu aslında sorunu ciddiye almamak demek ikinci bir hayal kırıklığı yaratmak bu işe sorumluluk ve ahlakla yaklaşan hiç kimsenin arzu edeceği bir durum olmaz.

Açılımın ilk dönemlerinde artık bıkıp usandığımız, canımızı çok yakan bu sorundan kurtulma olasılığının heyecanına hep birlikte kaptırdık kendimizi. Barış bugün yarın geliyor derken, Silvan saldırısı ile birdenbire savaşın göbeğinde bulduk yine ülkeyi. Ardından TSK’nın büyük kayıplar verdiren karşı saldırıları oldu. PKK psikolojik olarak üstünlüğü yitirdiği anda Uludere faciası yaşandı. Bu, örgüte adeta hayat öpücüğü oldu. Bu kuşkulu katliamın sır perdesi hâlâ çözülebilmiş değil. Hükümet ise, “bir kriz nasıl kötü yönetilir”in adeta uygulamalı dersini verdi bir yıl boyunca. Gerçekten ibret vericiydi. Umarım ders alınmıştır.

Bu kadar kısa sürede cehennemden cennete, sonra cennetten cehenneme girip girip çıkmayı kaldırmak kolay değil. Buna rağmen, bunca milliyetçi jargondan, havada uçuşan idam iplerinden sonra, “İmralı ile görüşüyoruz” açıklamasının temkinli olma hâlimize kurban gitmemesi, küçümsenmemesi gerekiyor. Öncelikle, bu açıklamanın yapılabilmiş, bu kadar normalleşebilmiş olması, çözüm için en büyük teminatlardan biri. Türklerin ve Kürtlerin bunca acıdan sonra hâlâ barışa, birarada yaşamaya dair güçlü bir iradeleri var. Çünkü ölmekten bıkmak bir yana, geçmişte barış girişimlerinin nasıl çökertildiğini yaşanan son on yılda ortaya saçılan belgeler, darbe davaları ile öğrendik.

Açılımda yaşanan aksaklıklar, özellikle de Habur meselesinden sonra “Barışa hazırlıksız yakalandık” diye bir söz sarf edilmişti. Nihayetinde, hükümetin bu kompleks sorunu kervan yolda düzülür mantığıyla çözmeye girişmesi, CHP ve MHP’nin arkalarına AK Parti’ye alerjisi olan tüm kesimleri, Ergenekon sanıklarını da kapsayacak şekilde alarak süreci sabote etmeleri, PKK’nın 1980’lerden bugüne yapısının nasıl değiştiğinin hesaplanamaması ile 40 bin ölümün kırdığı bir güvensizlik zemininde yürütülen müzakereler Silvan’la paramparça oldu. Yani mucize gerçekleşmedi.

Ancak, ben yine de çöken bu süreci çıkartılacak dersler bakımından değerli buluyorum. Bu, hükümet açısından da, muhalefet açısından da, İmralı, PKK ve BDP açısından da böyle. Umalım ki, barışı hazmetmek, barışa emek vermek ve barışın ahlakını keşfetmek için önemli bir tecrübe yaşanmış olsun. Barış masasının poker masası olmadığı, yapılan hataların insan hayatıyla ödendiği de ümit ederim anlaşılmıştır.

Son sürece gelirsek, ekim, kasım, aralık ayında Öcalan’la üç görüşme yapıldığını, 2013 yılının ortalarına kalmadan bir yol haritasının açıklanacağını, önce geri çekilme ile başlayan sürecin silah bırakmayla tamamlanacağını duyuyoruz. AK Parti’nin, ilk dönemde olduğu üzere bu işi parti olarak götürmekten ziyade, MGK’yı devreye sokarak sorumluluğu paylaşmaya çalıştığı fark ediliyor. BDP’nin sürece mutlaka adapte edilmesi gerektiği, CHP’nin ise eski yıkıcı pozisyonunu terk ederek katkı yapmasının şart olduğu da eminim gözden kaçmıyordur. Öcalan’ın Kandil’den müzakere yetkisi aldığı bilgisi eğer gerçekten doğruysa, önemli ve farklı gelişmeler yaşandığını varsayabiliriz.

Herkesin aklında yeni bir Silvan veya Uludere endişesi olduğunu biliyorum. Çünkü bu olasılık maalesef yüksek. Bu nedenle barışın aktörlerinin eksiksiz sorumluluk alması, bu işi bir AK Parti mücadelesi olarak görme yanlışlığını terk etmeleri, hükümetin de reformlar konusundaki yararcı tutumunu değiştirmesi gerekiyor. Tüm bunlara rağmen provokatif saldırılar yaşanabilir. Sıkça tekrarlıyorum, 2013 veya başka ileri bir tarihte, masaya mutlaka oturulacak ve bu barış gerçekleşecek. Türkiye’nin bu sorunla yaşama lüksü ve seçeneği yok çünkü. Geciken barış hem daha maliyetli olacak, hem de artık bir dünya meselesi hâline geldiğinden Türkiye dayatmalara maruz kalacak. Bu arada insanlarımız da boşuna ölecek.

Tüm kesimlere ahlak hatırlatması yapmam bundan. Çünkü bazıları gerçekten çözümsüzlük üzerine kariyer kurmuş görünüyor. Barış olursa işsiz, imtiyazsız ve unvansız kalacak bir ordu dolusu insan var. En büyük risklerimizden birisi de bu.


mesayan@markaresayan.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums