Yağmursuzluk özlemi...

  • 11.11.2012 00:00

 Kış ve yağmurlar yasaklanmalı diye düşündük.

Yaş almak mı, yoksa kendini keşfetmek mi bilemedim, ama loş havaları, hüzünlü ve karanlık kış günlerini sevdiğini varsaydığım ben, son yağmurlarda kansız bir darbe yaptı Ben’e karşı. Kansız demek sert olmadığı anlamına gelmemeli. Oldukça sertti, çünkü hâlâ yağmura ve hüzne bağlı birlikler direnişlerini sürdürüyordu. Battal güllerden kopardıkları sivri dikenleri ve kötü kokan solmuş orkideleri, çok çaresiz kaldıklarında ise, kem nazarlarını atıyorlardı birbirlerinin üzerine. Lakin oldukça kibardılar. Mücadeleyi kazanan yaz ve güneş cuntası, teşekkür konuşmasında, Ben ile Ben’in sağladığı çeşitliliğin kişisel kuruluş tarihimde bana kattıklarını övdü ve kutladı. İçimdeki tüm ötekiler Türküyle, Kürdüyle, Çerkesi, Lazı, Mıhallemisi, Ermenisi, Alevisi, solcusu, dindarı, ateisti, kadını, heteroseksüeli ve eşcinseliyle bu zarafeti çılgınca alkışladılar. Herkes gıptayla izledi bu durumu.

Ben’in zafer konuşmasına göre, tok ve güçlüysem bunu demokratik ruhsal dengeme ve çok çeşitli duygularıma, matruşka gibi iç içe geçmiş kimliklerime, bu çeşitliliğe sağladığım eşit yaşama ve adil yarışma imkânına borçluymuşum. Bu durumda her duygu yan yana barış içinde yaşayabiliyorlar, kavga edebiliyorlar, ama birarada olmaktan mutlu olabiliyorlardı. En azından ötekilerin varlığından rahatsız değillermiş.

Ama artık değişim zamanı. Değişimi yadsımak çürüme demek. Yani hâlâ kışı ve yağmuru sevmediği hâlde, her kışın o en uzun gününde, hüzün mabedine kağnı yürütmek daha ne kadar tatmin edebilir ki insanı, bile bile. Cumhuriyet, halkın kendi kendini aldatması mıdır?

Ama yağmur da yağıyordu, kış da geliyordu işte. Olgular karşısında olgun olmak gerekir. Bu, yağmuru ve hüznü seven bir tarafımın her zaman olacağı anlamına da gelecekti. Ama ben daha çok ışık olsun, daha sıcak olsun, güneş olsun diye arzuluyordum. Hayal kurmak da mı yasak? Ya özlem duymak? Hem hayallerin gerçeklerle ilişkisi ne kadar geçişken değil mi? Curiosity Mars’a gittiyse, Higgs Bozonu bulunduysa, bunu sizin gibilerin şüpheyle baktığı bizim gibiler başardı.

İnsanın kendi etrafında bir tam dönüşü neye tekabül eder?

Ya sevdiklerinin çevresi etrafında bir tam dönüşü? Zamansal olarak neye tekabül eder bilemem, ama bu vesileyle “tekabül” kelimesinin ne kadar zarif bir sözcük olduğunu size fark ettirebilirim. Görüyorsunuz ya, her şey çok karmaşık ve düşünmek çok zahmetli bir iş.

Tam bir dönüş. Mükemmel bir 360 derecelik tur...

Hayat kaç kez 360 derece dönmemize müsaade eder acaba? Hayır, bunu bilemeyiz. Bilmemiz istense bilirdik, bilmiyorsak vardır bir hikmeti. Eldeki her 360 dereceye giderken, 357, 358, 359’ların kıymetini bilmek gerek o zaman, değil mi?

Ama benim her küçük ve büyük turumda, kendimi, bıraktığım yerde, aynı kişi olarak bulamayışım, kışı ve hüznü seven Ben’in ne zaman ve hangi turda değiştiği, bunun makbul bir şey olup olmadığı.. sahi diğer insanlar neler düşünür? Ne yer, ne içerler? Onların da böyle abuk sabuk düşünceleri var mıdır?

Bilemedim. Bilmek ne demek, onu da... Nasıl bilinir ki bu faydasız şeylerin cevabı? Yoksa Neruda bir noteri kesik bir zambakla niye korkutmak istesindi ki durduk yerde? Ya bir rahibenin kulaktozuna vurup öldürmeyi istemesine ne demeli? Ne kadar çaresiz hissetmiş olmalı, “Sonunda, kendimi bulduğum yerde mi yitirdiniz beni” diyerek yüreğini açtığı binlerce ruhu yüklenip tek başına kaldı. Oysa, bunların faydası ve zararı hesaplanamaz. Başkalarınca yitirilmiş olmanız, kaybolmuş olduğunuz anlamına gelmez, ama kaybolmuş olmasanız bile, yitirmiş olabilirsiniz. Son nefesinizi verirken adisyonu istemeye vaktiniz olacak mı zannediyorsunuz? Hepimiz bu hayata takarak gideceğiz bu hayattan.

Mahcup ve borçlu...

Eğer bir diktatör olsaydım, ya da milyonları büyüleyecek kadar büyük bir hatip, kışı, soğuğu ve yağmuru, yağmurda sevgililerin yürümesini yasaklardım. Yazın plajda, baharda ormanda yürüyünüz efendim! Ne kadar sinirledim bakın şimdi! Bu hiçbir temeli olmayan, insanları durduk yere gerip grip eden, romantik olduğu asla ispatlanmamış lümpenlik yüzünden, sırf âşıkların gönlü olsun diye tarih boyu olup olmadık zamanlarda hep yağmur yağdı, seller oldu, damlar aktı. Bu kadar da sorumsuzluk olmaz ki! Bencillik bu!

İtiraf ediyorum, bunu yapardım. Yani şu yasaklama işini diyorum. Herkesin içinde bir azılı diktatör vardır. Benim diktatörüm de bunu yapardı. İstiyorsanız yargılayın siz tüm yağmur ve kışseverler, Ben’i. Sizlerin de yazı ve güneşi yasaklatmak için gizli çalışmalar içinde olduğunuzu biliyorum, benden daha soylu ve temiz değilsiniz asla. Sadece, temiz bir kavga olsun derim ben. Sonuçta, hepimizin dört mevsime de ihtiyacı var. Birbirimizden bir fincan çiy, bir tutam güneş huzmesi isteyecek yüzümüz olsun.

Kapılar hep aralık kalmalı. Hangi turda neler yaşanacağını kim bilebilir ki!


mesayan@markaresayan.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums