Erdoğan’ın seçimle kazanmasının tek bir yolu var..

  • 6.11.2022 18:10

Muhalif kesimde, eleştirileri, uyarıları, itirazları ve yanlışlara dikkat çekmeyi, ‘altılı masaya zarar vermek‘ olarak değerlendiren bir grup var.

İstiyorlar ki muhalefet liderleri yanlış da yapsa, yapılması gerekenleri yapmasa da sesimizi çıkarmayalım; ülkenin, dahası hepimizin kaderini belirleyecek 2023 seçimlerinde bütün inisiyatifi 10 yıldır vahim hatalar yapan, her seçimi kaybeden muhalefet liderlerine bırakalım, seçim sabahı karşı karşıya kalacağımız tabloya şimdiden razı olalım.

 

Halbuki eleştirinin, itirazın, uyarının muhatabını güçlendiren, iyiye yönlendiren, bu çerçevede yapılan tartışmaların doğruların görülmesini sağlayan bir işlevi var.

Bu durumu görmezden gelip atılı masaya yönelik eleştiriler, itirazlar ve uyarılar için, “Muhalefeti seçmen nezdinde zayıf gösteriyor” demek hakikaten çok tuhaf.

Muhalefeti zayıf gösteren, eleştiriler, uyarılar veyahut altılı masanın eksikliklerine, yanlışlarına dikkat çekmek değil, tam tersine muhalefetin yapması gereken şeyleri yapmaması ya da akıl almaz yanlışlar yapması.

Mesela altılı masaya asıl zarar veren, aylardır bir masa etrafında toplanan muhalefet liderlerinin elle tutulur, somut bir gelişme sağlamamış olması. Ve onca toplantıya rağmen ne liderler düzeyinde ne de seçmen nezdinde güçlü bir birliktelik duygusu yaratabilmiş olmaları.

Asıl zarar veren, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in masada değil de bir TV ekranından, “Biz noter değiliz” çıkışı yaparak masadaki liderlere ayar verme çabası. Ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, başörtüsü gibi büyük ama anlamsız bir hamleyi ne masada ne de kendi partisinin yetkili organlarında tartışmadan kamuoyuyla paylaşması ve sonrasında masadaki kimi liderlerin TV ekranlarından bu hamlenin yanlış olduğunu söyleyip bunu tartışma konusu yapması.

Altılı masaya asıl zarar veren, masada konuşulmadığı, tartışılmadığı öne sürülerken Kılıçdaroğlu’nun masanın adayıymış gibi davranması. Ve masada Kılıçdaroğlu’na, “Biz henüz konuşmadık, tartışmadık ama siz adaylık meselesinde kamuoyunda geri dönülmez bir noktaya gidiyorsunuz, bunu yanlış buluyoruz” denilmeyip bu yanlışlığa itirazın TV ekranlarından yapılması.

Altılı masaya asıl zarar veren, CHP genel başkan yardımcısının, iktidar yandaşı bir gazeteciye, “Masa, Kemal beyin adaylığına olur vermezse dağılır” gibi ipe sapa gelmez açıklama yapabilmesi. Ve Meral Akşener’in masadaki diğer kimi liderlerin itirazı olduğunu bildiği halde onlardan habersiz toplumda hiçbir karşılığı olmayan bir partiyi masaya davet etmesi.

Masaya asıl zarar veren, kimi liderlerin el altından adaylığına destek karşılığında Kılıçdaroğlu’yla CHP listelerinden milletvekili alma pazarlığına girmesi. Ve muhalif parti seçmenleri arasındaki ayrışma derinleşirken, liderlerin kendi seçmenlerini bu birlikteliğe teşvik edici bir çaba ve yaklaşım içinde olmaması.

Masaya asıl zarar veren, Meral Akşener’in Sedat Bucak gibi Cumhur İttifakı’nı oluşturan yapının bir mensubunu ziyaret etmesi ve bunun muhalif seçmende yaratacağı ayrışmayı umursamaması. Ve HDP’nin oyu alınmadan seçimin kazanılmayacağı ortadayken, bu partiyle ilişkilerin nasıl sağlanacağının masada konuşulmayıp konunun masadaki aktörler tarafından TV ekranlarında tartışma konusu yapılması.

Masaya asıl zarar veren, altı aydır toplanmalarına rağmen altı partinin henüz ortak bir dil, ortak bir program, ortak bir yaklaşım geliştirmemiş olması. Ve Meral Akşener’in, ‘Bu bir ittifak değil, seçim sonrası için işbirliği arayışıdır’ mealindeki açıklamasıyla altılı masanın tam olarak ne olduğu konusunda seçmenin kafasını karıştırması.

Masaya asıl zarar veren, Akşener dahil kimi İYİ Partililerin kamuoyu önünde Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşıymış gibi davranarak onun muhtemel adaylığında milliyetçi hassasiyeti olan İYİ Parti seçmenini Cumhur İttifakı’na itecek söz ve davranışlardan kaçınmaması. Ve adaylık meselesini masada konuşmayıp her liderin kamuoyu önünde farklı aday tarifi yaparak farklı isimler üzerinden adaylık tartışması açıp muhalif seçmenin isimler etrafında ayrışmasına neden olması.

Masaya asıl zarar veren, kimi liderlerin ikili görüşmelerde muhataplarına masadaki diğer liderler aleyhine olmayacak sözler etmesi ve bu sözlerin kulaktan kulağa yayılması ve bu durumun liderler arasında kırgınlık yaratması.

Ve nihayet hal böyleyken tüm bu yanlışları, akıl almaz işleri yapanları değil de, “Ülkenin kader seçimine gidiyoruz niçin böyle akıl almaz yanlışlar yapıyorsunuz” diyenlere, “Altılı masaya zarar veriyorsunuz” demek, asıl sorunu görmemek, çocukça hayallere kapılmak, seçimleri, bunca yanlışı bilerek isteyerek yapan muhalefet liderlerinin inisiyatifine terk etmektir asıl altılı masaya zarar veren.

Burada asıl soru; bunca eleştiriye, uyarıya, itiraza rağmen altılı masa niçin vahim hatalar yapmaya devam ediyor?

Bütün araştırmalar kararsız seçmenin iktidara dönmeye başladığını gösteriyor.

Buna rağmen altılı masanın hala vahim hatalar yapmaya devam etmesini, güçlü bir birliktelik sağlayacak yaklaşımlardan özenle kaçınmasını nasıl açıklayacağız?

Bütün bu yapılanları ‘yanlış’ veyahut ‘hata‘ diyerek geçiştiremeyiz.

Bana göre 2014’teki ‘Ekmeleddin İhsanoğlu hatası’ ve Akşener’in 2018’de ortak adaylığı engellemesi nasıl bir hataysa bunlar da o türden bir hata.

Bu ‘hatalar’ın ülkeye maliyeti ağır bir yıkım oldu.

Bir ülke kader seçimine giderken bu türden vahim ‘hatalar‘ı bırakın parti liderlerini ortalama vatandaş bile yapmaz.

Ama muhalefet liderleri rahatlıkla yapıyor, yapmaya da devam ediyor.

Niçin?” sorusunu sormamız gerekmiyor mu?

Mesela Deva lideri Ali Babacan’ın bir TV kanalında, “Muhalefet partileri akıllarını başlarına toplamalı yoksa hep birlikte kaybedeceğiz” feveranının ne anlama geldiğini görmezden mi geleceğiz?

Ya da Akşener’in hiçbir anlamı olmayan bir partiyi -masada ciddi sıkıntı yaratacağını bile bile- liderlerden habersiz masaya davet etmesinin ardındaki niyeti sorgulamayacak mıyız?

Kemal beyin masadan onay almadan adaylık meselesinde bu kadar ileri gitmeyeceği açıkken ve masada kimse bu duruma itiraz etmezken bazı muhalif siyasetçilerin onun ismi üzerinden kamuoyu önünde yaptıkları tartışmaların asıl amacını merak etmeyecek miyiz?

Cumhur İttifakı güçlü bir birliktelik görüntüsü verirken, altı masanın bu görüntüyü yaratamamış olmasını dert etmeyecek miyiz?

AK Parti geçtiğimiz günlerde anayasa değişikliği için HDP ile görüştü.

MHP, bu konuda tek bir olumsuz açıklama yapmadı.

Bu kadarlık bir birliktelik duygusunu, kararlılığını altı masadan da beklemek çok mu anlamsız?

Bizim gördüklerimizi seçmen de görüyor.

Bu nedenle Cumhur İttifakı son aylarda toparlanma işaretleri veriyor.

Buradaki tehlikeye dikkat çekmeyip görmezden gelmek, başımızı kuma gömmektir.

Mevcut şartlarda Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanması neredeyse imkânsız görünüyor.

Seçimi kazanmasının tek bir yolu var; muhalefetteki dağınıklık ve muhalif seçmendeki ayrışma.

Ülkenin içine düştüğü bu karanlık girdaptan çıkabilmesi, muhalefetin sağlıklı bir birliktelikle ortak bir dil ve politika geliştirmesine bağlı.

Yani demek istediğim, eğer muhalefet daha öncekilerde olduğu gibi yaptığı ‘hatalar’la seçimi Erdoğan’a hediye etmezse Erdoğan’ın kazanması mümkün görünmüyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.