Denktaş’ı düşünürken

  • 18.01.2012 00:00

 Türkiye’nin derin devleti olur da KKTC’nin olmaz mı? Tabii ki olur. Türkiye, siyaseten ve ekonomik açıdan hangi yöne savruluyorsa Kuzey Kıbrıs da hep aynı istikamette savrulur. Türkiye’de koalisyon hükümeti mi var, seçimler sonrası Kuzey Kıbrıs’ta da bir koalisyon hükümeti kurulur. Anavatan ve yavru vatan, Siyam ikizleri gibi birbirlerine yapışıktırlar.

Onun içindir ki, Türk ve Kıbrıs Türk halkı, yönetimlerinin Siyam ikizleri sendromundan dolayı hep kaybeden taraf olurlarken karar vericileri, yüklerini bir şekilde toplamışlar, statükocu zihniyeti devam ettirmişlerdir.

Kendisi de aslen Kıbrıslı olan ve Samsun’daki Çanakkale Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Doçent Dr. Mithat Hasgüler, geçen pazar günü katıldığı TRT programında, “KKTC’de askerî başarıyı tamamlayacak (1974 harekâtı) bir siyasi politika yoktu. Türkiye’nin vizyon sorunu KKTC için de sorun oldu. KKTC’de vizyon eksikliği ve içinden çıkılamaz noktaya gelen ekonomik sorunlar toplumu arayışa itti. Türkiye-AB ilişkilerinin ciddi boyut kazanması, (2004-2005) arayış içindeki Kıbrıs Türkleri için olumlu gelişme oldu” diyordu.

13 ocak günü, 87 yaşında vefat eden Rauf Denktaş, Kıbrıs’ta doğup, büyümüş, güçlü devletlerden aldığı destekle beslenen Rum mezalimini derinden yaşamış bir Kıbrıs Türkü ve siyasetçisi olarak dava adamıydı. Ama sabit fikirliydi, Kıbrıs’ın ilelebet bölünmesi ve ayrı bir Kıbrıs Türk devleti kurulması fikrinden bir milim öteye gitmedi.Kızının, Kıbrıs Türk basınına aktardığına göre, Denktaş, vefatından kısa süre önce Rum lider Hristofyas’a seslenerek, “Ayrı bir Kıbrıs Türk devleti kurulacaktır” demiş.

Sayılarını bile unuttuğum bilmem kaç BM barış planına, Denktaş’ın engel koyduğunu biliyoruz. Bu engelin arkasında pek tabii ki anavatan Türkiye’deki, “çözümsüzlük çözümdür” diyen asker ağırlıklı bir karar mekanizması bulunuyordu, Denktaş’a da bu statükocu zihniyet iyi geliyordu.


Denktaş ve Ankara’daki statükocular, Kıbrıs’ta, her iki toplumun eşit siyasi statüye kavuşacağı iki kurucu devletten oluşacak federal bir yapının inşa edilmesi için en makbul sayılabilecek Annan Planı’na da karşı çıkmışlar ancak çiçeği burnunda AK Parti hükümeti, başarılı bir manevrayla Kıbrıs’ta, hep Türkler aleyhine gelişen denklemi tersine çevirmeyi başarmıştı. Artık Ankara’da değişim rüzgârları estiği içindir ki statükocu zihniyetinden bir milim oynatmayan Denktaş da, siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kalmıştır.


Ama ne var ki, bu zihniyet kolayından ortadan kalkmadığı için Kıbrıs sorununun çözümünde geç kalınmıştı
. AB’nin nasıl bir stratejik hata yaparak 2004 yılında Kıbrıs Rumlarını, Ada’nın tek sahibiymiş gibi birliğe devlet olarak tam üye yapmış olduğunu biliyoruz. Denktaş ve Ankara’daki uzlaşmaz zihniyet, böylece hem Rumların hem de birliğin ekmeğine yağ sürmüşlerdir.

Türkiye ve Denktaş, belki uzlaşı politikaları izleselerdi de Ada’da, iki toplumlu bir devlet kurulmasının yolu açılmayabilecekti zira Rumlar ve Yunanistan’ın, bu çözüm formülüne sıcak bakmadıkları sır değil.

Ama, dünyada uzlaşmaz tarafın Türkler olduğu algısı yaratılmayacaktı, Kıbrıslı Türkler, 38 yılı bulan ekonomik ve siyasi ambargolar altında ezilmeyecek bugün dünyadan izole edilmiş biçimde yaşamaya mahkûm olmayacaklardı. Onlarca yıl anavatan Türkiye’den akıtılan milyar dolarlar Ada’da çarçur edilmeyecek, yaşayabilir bir ekonomi Kıbrıs Türklerini ayakta tutabilecekti.


Rum yönetimi ve Yunanistan’ın, kurnaz bir diplomasi yoluyla çözüm yanlısı oldukları havasını tüm dünyada estirdiklerini kabul etmek lazım.

Yine başarılı bir manevra ile Rumlar, AB üyesi olmuş, bu kez de Türkiye’nin birlik ile tam üyelik müzakerelerinin tıkanma noktasına gelmesini sağlayabilmişlerdir.


Güç gösterileriyle yürütülen kaba diplomasi, Ankara ve Kıbrıs Türklerine çok şey kaybettirdi.


 Tarihçi Erhan Afyoncu, 15 ocak tarihli Bugün gazetesinde yer alan makalesinde, “Güç gösterisiyle nereye kadar” dedirtecek şu tesbiti yapıyor:


“Bir yıl kadar süren bir seferden sonra fethettiğimiz adayı (Kıbrıs) savaşmadan İngiltere’ye kaptırmıştık.”


Her ne kadar son yıllarda, Ankara ve Kuzey Kıbrıs’ta çözüme katkı sunan ekipler işbaşında da olsa statükocu zihniyeti sonlandırmak kolay olmuyor
. Nitekim, daha geçen yıl Genelkurmay Başkanı iken darbe teşebbüsünde bulundukları iddiasıyla üst, alt çeşitli rütbelerdeki subayların tutuklanmasına tepki verip bu görevinden istifa eden emekli Orgeneral Işık Koşaner, bakın, Lefkoşa’da, Denktaş için açılan taziye defterine ne yazmış;


“Aziz Türk Büyüğü; asla yorulmamak üzere çıkmış olduğunuz yolun sonunda yanılan sen olmadın.”


Çözüm için diplomasiye ince ayar veren hükümete gönderme yaptığı ortada Koşaner’in, bir de tabii, Kıbrıs sorununun ağırlaşmasına güçlü katkılarını da gizleme gereği duymamış.

Kıbrıs’ta Türk ve Rum toplumlarının eşit siyasi ortaklığına dayalı federal bir devlet kurulması için BM gözetimindeki görüşmeler artık kritik bir noktaya geldi. AB üyeliğini sigortası olarak düşünen ve zaten Kıbrıs’ın, devlet olarak tek temsilcisi sıfatıyla dünyada kabul gören Kıbrıs Rumları, çözüme yanaşmıyor. BM gözetimindeki görüşmelerde önemli bir mesafe de alınmış değil.


Türkiye’nin çözüm için son yıllarda ortaya koyduğu çabalar kazanç hanesine yazıldı. Ama nihayetinde BM görüşmeleri çöker de Ada’da iki ayrı devlet kurulması kaçınılmaz hale gelirse bunun faturası da yine Türkiye’ye çıkartılacaktır.


loglu@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums