Mülteci krizi ilaç oldu

  • 17.10.2015 00:00

 Suriyeli mültecilerin, son birkaç aydır Türkiye üzerinden Avrupa'ya kitlesel göç girişimleri, malum bu kıtayı alarma geçirdi.

AB'nin üst düzey yetkilileri ve bazı Avrupa liderleri, “Mültecileri Türkiye'de nasıl tutarız”ı sağlamak için bu günlerde Ankara yolunu tutar oldular. AB'nin, mülteci krizinin kendisini doğrudan tehdit etmesi nedeniyle Ankara ile yeniden kurduğu yakın temasın, yaklaşan 1 Kasım seçimleri öncesinde AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ilaç gibi geldiğini söylemek mümkün. Artı, Amerikan Başkanı Obama'nın, çok uzunca süredir diyalog kurmayı reddettiği Erdoğan ile yakınlarda telefon görüşmesi yapmış olması da seçim malzemesi olarak kullanılmaya çok müsait. Erdoğan'ın, geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiği Brüksel'de, AB'nin ileri gelenleriyle çektirdiği fotoğraf ve Obama ile yeniden kurulan diyalog, içeride tabana, “Dış politikada, muhalefetin iddia ettiğinin aksine itibarımızı koruyoruz” mesajını vermek için önemli bir fırsat oldu.

Ne var ki, AB ve ABD, Ankara'nın izlediği Suriye politikasının, bu ülkedeki iç savaşı kızıştırdığını, dolayısıyla mülteci sorununu ağırlaştırdığını düşünüyor.  Diğer yandan,  kendisine, AKP dışında endişelerini gidereceğine inandıracak bir alternatif sunulmayan kemikleşmiş taban, Brüksel fotoğrafları, Obama ile telefon görüşmeleri vs. gibi propaganda faaliyetlerine inanıyor.

Ankara Tren Garı'ndaki intihar saldırısı da, istikrarsızlıktan korkan kitlelerin, yeniden AKP'ye yönelmelerine yol açabilir. Üstelik iktidarın, devletin tüm olanaklarını kullanma lüksüne sahip olduğu halde bu katliamı önleyememiş olmasına rağmen.

Zaman zaman, ülkenizdeki sorunları anlamaya çalışırken detaylar arasında boğulup, kaybolabiliyorsunuz. Böyle zamanlarda, üçüncü tarafların ülkenizle ilgili analizlerine kulak kabartmak daha sağlıklı düşünmenize yardımcı olabiliyor. Dolayısıyla, son günlerde bazı Batılı diplomatlar ile yaptığım görüşmelerden çıkan sonuçları şöyle özetlemek mümkün: “Anamuhalefet olarak CHP, aş, iş sorunlarına, yani insana dokunan sorunlara artık el atmakla birlikte seçkinci yaklaşımını sürdürüyor. Ankara'daki intihar saldırılarının hemen ardından HDP, demokratik bir duruşla, iki bakanın istifasını isterken, CHP'den bu yöndeki tepki refleksi geç geldi. MHP ise tepkisinde çok geç kaldı. Her iki partinin de Ankara patlamasında kafaları karıştı. Bu patlama, iktidara,  ekonomik kötü gidişattan dikkatleri başka yöne çevirmeye, istikrarsızlıktan korkan tabanını kenetlemesine vs. yararken, Kürt tabanı, HDP'ye daha da yaklaştırdı. PKK'nın, Ankara'daki patlamadan hemen sonra ateşkes ilanı, IŞİD'e, Suriye'de bir tehdit oluşturdu. Zira, ateşkes, PKK'nın, dikkatini IŞİD'e çevirmesine ve bu örgüte karşı savaşta,  Suriyeli Kürtleri güçlendirmesine imkan sağlıyor. Ne var ki ateşkese rağmen Türkiye, PKK'ya hava operasyonlarını sürdürüyor.”

Davutoğlu'nun koyduğu,  Ankara Garı'ndaki patlamada, “IŞİD-PKK-paralel yapı” şeklindeki üçlü, “kokteyl terör” teşhisini, “olaydaki güçlü IŞİD bağlantısını perdeleme amaçlı”  diye niteleyen Batılı bazı diplomatlar, “IŞİD yalnızca Suriye'de değil, Türkiye'de de güçlü varlık gösteriyor” düşüncesinde.  

AB'nin Türkiye ile mülteciler konusundaki işbirliğinin bir ayağını da, mülteci gruplarına sızma ihtimalinden endişe duyduğu IŞİD'cilerin topraklarına girişlerinin önlenmesi oluşturuyor.

Batı'da şimdiki yaygın kanaat, 1 Kasım seçimlerine katılım oranının düşeceği, dolayısıyla, haziran seçimlerindeki koalisyona işaret eden benzer sonuç çıksa da AKP ve HDP'nin kazançlı çıkacak iki parti olduğu yönünde. 1 Kasım sonrası şartlara bağlı olarak seçimlerin tekrarı olasılığı da AKP içinde dillendiriliyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums