- 8.02.2015 00:00
Borç parayla çarkını döndüren Yunanistan, bunun bedelini vahşi bir kemer sıkma politikasıyla ödüyor. Her ne kadar Yunan halkı, sözüm ona darboğazdan kurtulması için önerilen acı reçeteyi, referandumda güçlü bir hayır ile geri çevirmiş olsa da, ekonominin düzlüğe çıkması için önümüzdeki yıllarda bir hayli acı çekmeye devam edecek. Bu komşu ülkede, gençlerin yüzde 60'ı işsiz, aralarında uyuşturucu bağımlılığı sonucu ölümcül AIDS virüsü kapanların sayısı bir hayli yüksek.
Hatırlatalım, Türkiye ve Yunanistan arasındaki tarihsel egemenlik anlaşmazlıkları artı Kıbrıs sorununun çözülmemiş olması, her iki ülkenin kaynaklarını kalkınmaya değil silah tacirlerini zengin eden silahlanmaya ayırmalarında önemli rol oynayageldi.
Yunan krizinde bir de madalyanun öbür yüzü var. Nobel Ekonomi ödüllü ünlü iktisatçı Joseph Stiglitz, Guardian gazetesinde 29 Haziran'da yayımlanan yazısında, Avrupa'ya dair çok önemli bir demokrasi zafiyetinden söz ediyor.
Stiglitz, Avrupalı liderlerin, Yunanistan ile devam eden borç anlaşmazlığının gerçek mahiyetini nihayet açık etmeye başladıklarını belirterek, bunun, para ve ekonomiden ziyade bir güç ve demokrasi meselesi olduğuna işaret ederek şöyle diyor: “Tabii ki, Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu IMF'den oluşan Troyka'nın, 5 yıl önce Yunanistan'a dayattığı dipsiz bir reçete, bu ülkenin GSYİH'nın yüzde 25 oranında kaybına yol açtı.” Ünlü iktisatçı, “Böylesine kasıtlı ve genç nüfus arasındaki işsizliğin yüzde 60 olduğu felaket bir sonuç doğuran (reçeteyi) düşünemiyorum.” diye de ekliyor.
Daha da sürpriz olanı, diyor Stiglitz, Avrupa'nın liderlerinin ders bile almamış olmaları. Troyka, halen Yunanistan'ın, (faiz ödemeleri hariç) GSYİH'nın yüzde 3,5 kadar bütçe fazlasını 2018'e kadar yaratmasını istiyor.
Yazar, ekonomisi bitmiş Yunanistan'ın, para girişi yapmasının mümkün olmamasına rağmen troykanın sunduğu reçetenin isabetsizliğine işaret ediyor. “Şu gerçeği görmemiz gerekiyor.” diyor, Stiglitz, “Yunanistan'a verilen devasa borçların önemli bir kısmı bu ülkeye gitmedi, bu paralar, Alman ve Fransız bankaları dahil özel sektöre kredi verenlere gitti. Böylece Yunanistan, bu ülkelerin bankacılık sistemini koruma adına yüksek bir bedel ödedi.” hatırlatmasını yapıyor. Ünlü iktisatçı, “Avrupa demek nihayetinde demokrasi demek ise,” diyor, “Neden, Yunan hükümetinin, halka gitmesine karşı çıktı?” diye soruyor.
Yazar, Yunan hükümetinin, Troyka'nın dayattığı kemer sıkma politikasını halka sormuş olmasının aslında hiçbir zaman demokratik olmayan Eurozone (Avrupa para bölgesi) politikası ile uyumlu olmadığını belirterek, yukarıdaki sorusuna yanıt veriyor.
Zira, Eurozone politikası, işçilerin avantajına olmayan güç ilişkisine dayalı ve halkın meşru talepleriyle uyuşmuyor.
“Eurozone, bu güç ilişkisini kurumsallaştırmış olmasından 16 yıl sonra bugün görüyoruz ki aslında demokrasinin bir antitezi.” diyen Stiglitz, şöyle devam ediyor: “Pek çok Avrupa lideri, Yunan Başbakanı Çipras'ın solcu hükümetinin sonlanmasını istiyor çünkü pek çok gelişmiş ülkede eşitsizliği artıran politikalara karşı çıkan bir Yunan hükümeti onlar için hiç de uygun bir seçim değil.”
“Hayır oyu, en azından güçlü bir demokrasi geleneği olan Yunanistan'da halkın geleceğini kendisinin tayin etmesi olanağını yaratacaktır çok sancılı bir süreçten geecek olsalar dahi.” diye de ekliyor Stiglitz. Yunanistan'ın, ağır ekonomik krizden demokrasi tecrübesi ile kurtulması ümitleri, Ege'nin öteki kıyısındaki Türkiye'ye demokrasinin gelmesi ve borçlanarak yaşamanın yol açtığı “Geliyorum” diyen krize karşı önlem alması için bir vesile olmak zorunda.
Yorum Yap