79 yaşındaki yaşlı bir kadın, kuş yemi satarak geçiniyor, kazandığı üç beş kuruşu da zabıta memurları olduğu iddia edilen birileri suya atıyorsa ya da 75 yaşındaki bir adam, devletin ihmali sonucu maden kazasında hayatını kaybeden oğlunun cenaze törenine yırtık ayakkabı ile ancak gelebiliyorsa, bu ülke artık insan onuru adına sözün bittiği yerdedir.

Bavullarla götürdükleri paraları faiziyle alanlar, vatandaşın sırtından malı götüren daha niceleri yüzünden bu ülkede milyonlar geçim derdinde ama onurlu bir yaşam sürmeye çalışıyorlar. Kimi vicdansızlarsa kuş yemi satana bile acımıyorlar.

Önceki gün basına düşen haber, Ankara’nın Kızılay meydanında protesto gösterilerinin merkezi, güvercinlerin doluştuğu Güven Park’ta kuş yemi satarak geçimini sağlayan Esma adlı yaşlı bir kadının, 10 lirasının,  zabıtadan oldukları iddia edilen kişilerce satış izni olmadığı gerekçesiyle buradaki süs havuzuna atılmış olmasına dair.

Havuza atılan 10 lirasını çevredeki vatandaşlardan biri alıp kendisine verdikten sonra Esma ninenin sırtını dönüp olay yerinden uzaklaştığı görüntüsü ile ekranlardan verilen haber sonlanıyor. Yani Esma nineye sahip çıkacak bir devlet yok, yalnız başına sırtında ağır geçim yükü öylesine almış başını gidiyor.

Hani yine yakınlarda meydana gelen yürek sızlatıcı başka bir olay yaşandı ya, Recep Gökçe adlı 75 yaşındaki yaşlı adam,  insani yaşam hiçe sayılarak işletilen Karaman Ermenek madenindeki  faciada ölen oğlunun cenaze namazında yırtık lastik ayakkabısıyla saf tutmuştu. Bunun üzerine bir vali de kendisine, alay edercesine  yırtık olmayan yeni bir lastik ayakkabı göndermişti hani!

İnsan olanın vicdanını sızlatan cinsten başka olaylar da artar oldu son yıllarda… Örneğin, Suriye iç savaşından kaçıp Türkiye’ye sığınan pek çok savaş mağduru, hepimizin sıkça tanık olduğu üzere kucaklarında bebekleri aile boyu dilencilik yapıyorlar. Türkiye’de insanları dilenmeye zorlayan mafya türünün de olduğunu biliyoruz, Suriyeli sığınmacılar da  bu mafyanın eline düşmediyse şaşarım. Bu mafyaların köklerinin kurutulması için çaba harcanmazken kimileri, devlet imkânlarını gasp edip lira ya da döviz cinsinden götürüyorlar.

Oysaki bu haksız edinilen paralar,  bizlerin, Esma ninelerin, Recep amcaların cebinden çalınıyor.

OECD’nin yeni yayınladığı raporda ekonomiye zarar veren gelir eşitsizliğinde Meksika’dan sonra Türkiye’nin ikinci sırada olduğu belirtiliyor. Daha bitmedi. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (TI),  yine yakınlarda yayımladığı rapora göre, 175 ülkenin yer aldığı siyaset ve ticaretteki şeffaflık ve dürüstlüğe göre yapılan sıralamada Türkiye 11 basamak gerileyerek 64. sırada yerini alıyor.

TI’ya göre, protestolar, şeffaf ve hesap verebilen lider ve kurumlar isteyen vatandaşlar tarafından düzenleniyor.  Örgütün listesinde, Arap Baharı’nın etkisindeki ülkeler, yolsuzluk ve rüşvetin en çok olduğu ülkeler arasında bulunuyor.

Türkiye’de vatandaştan toplanan vergilerle geçinen sivil ve askeri kamu kurumlarının şeffaf ve hesap verebilir hale gelmesini öngören Sayıştay kanunundaki bu demokratik ilkelerden vazgeçilmiş olması tesadüf değil.

Yolsuzluk, toplumu kemiren habis bir ur gibidir, mücadele edilmezse Esma nineler, Recep amcalardan başlayarak hepimizi bitirir, ülkece ekmeğe muhtaç eder.  Hırsızlar yüzünden komşu Yunanistan ekmeğe muhtaç oldu, devletten para alabilmek için insanlar kendilerine aids virüsü bulaştırdı,  hatırlayalım, hesap soralım.  l.kemal@zaman.com.tr