Fişi ilk çeken AB olmayacak

  • 20.12.2014 00:00

 Eurobarometer adlı AB’nin anket şirketi, AKP iktidarındaki Türkiye’de birliğe katılıma sıcak bakanların oranının yüzde 28’e düşerek bunun son 6 ayda 10 puanlık bir düşüş anlamına geldiğini bildirdi.

Oysaki, yine AKP’nin 2003 sonrasındaki iktidar döneminde yaptığı siyasi, ekonomik ve askeri reformlarla birlikte AB ile tam üyelik müzakerelerine başlanmasına kamuoyunun desteği yüzde 80’lere kadar ulaşmıştı. Nasıl oluyor da, vesayetten demokrasiye geçiş için yapılan reformlara dolayısıyla AB üyeliğine o zaman yüksek oranda destek veren halk, bırakın reform yapmayı otoriterleşmeyi 14 Aralık medya operasyonu ile adeta resmileştiren ve AB ile ilişkileri bitirmeyi göze alan aynı iktidar yönetiminde birliğe katılıma olan desteğini neredeyse çekiyor? Halkın bu çelişkili yaklaşımında, AB’nin Almanya gibi kimi ağır toplarının, Türkiye’yi dışlayıcı mesajları etkili olmakla birlikte asıl etkinin, iktidarın, “birliğin Türkleri istemediği,” şeklinde yarattığı algıda yatıyor. Böylelikle iktidar, bu bahanenin arkasına sığınıp demokrasiye geçiş için gerekli reformları askıya almayı başardı. Yıllarca gelen askeri darbelerle istikrarın ve gelişimin kesintiye uğratıldığı bir arka planla demokrasi kültürünün gelişmemiş olmasından dolayı karar vericiler, vatandaşı, kendi gündemlerine göre yönlendirebiliyorlar. Dolayısıyla, vatandaş, AB’ye üyelik olmasa da, Prof. Doğu Ergil’in tanımıyla kölelikten kurtulmak anlamına gelen özgürleşmek için içeride mücadele edilmesi gerektiği bilincini taşımıyor. Oysaki demokrasi kavgasını ancak toplumun bizzat kendisi verdiğinde baskılara karşı bir çıkış yolu bulunabilir, hukuk devleti inşa edilebilir. Son medya operasyonuyla basın özgürlüğünün artık iyice ayaklar altına alınmasından dolayı AB ve ABD’nin verdiği sert tepkilerin iktidar üzerindeki caydırıcı etkisinin sınırlı kalacağını hatırlarda tutmak ve tek vücut olup otoriterleşmeye karşı mücadele vermek gerekiyor. Nitekim, basın özgürlüğüne büyük darbe indirilmesine çok sert tepki vermekle birlikte Brüksel, Ankara ile ilişkileri tek yanlı olarak bitirmeyi ya da askıya almayı düşünmüyor. Bir Batılı diplomat, bana, “İlk fişi çeken AB başkenti Brüksel olmayacak.” diyordu. Diğer bir deyişle, Brüksel, Ankara birlik ile ilişkileri dondurmaya ya da bitirmeye yani fişi çekmeye karar verirse kendileri de ancak o zaman fişi çekecek.

Yakınlarda görüştüğüm bir diğer AB’li diplomat, “Basın özgürlüğüne dönük ağır baskılara karşı sert tepki verdik, AB ordusunu mu Ankara’ya yollayalım?” gibisinden abartılı konuşarak, tepkilerinin ilişkileri koparmaya varmayacağı işaretini verirken bir diğeri,“Suriye’deki gelişmeler ve birliğin enerji güvenliği Ankara-Brüksel hattının diyaloğa açık tutulması gerekliliğini dikte ediyor.” diyordu.

AB başkenti Brüksel’in, yukarıda özetlediğim Ankara yaklaşımı, özellikle uygar dünyanın diğer devletlerle ilişkilerine yön veren real politik, çıkarlara dayalı ilişkiler ilkesinin bir yansıması.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sözünden dışarı çıkmayan iktidar da aslında, Türkiye’nin coğrafi konumunun yarattığı avantajdan dolayı, Batı’nın kendisiyle ipleri koparmayacağını biliyor. Ama otoriterleşmenin yaratmakta olduğu tahribatın onlarca yıl sürecek bir Türkiye onarımına yol açacağını umursamıyor.

Beni endişelendiren asıl sorun da yaratılan tahribatın mutlaka bir gün onarılması gerektiğinde bunun yıllar alacağı gerçeği.

NOT: Ekrem Dumanlı’ya geçmiş olsun diyor, Hidayet Karaca ve tutuklanan diğer kişilerin, en kısa sürede özgürlüklerine kavuşmalarını temenni ediyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums