Terör tavizle yenilir

  • 9.01.2013 00:00

 Taviz kelimesi, geri adım atma ya da yenilgi anlamına da geldiğinden iticidir. Bireysel ilişkilerde taraflardan biri, yenilgi olarak gördüğü tavizi, kendisi için sonuçları ağır da olsa vermeyebilir. Belki de çok rahatsız edici olmasa ve gerekse de kişiler taviz vermeyebilir. Ama, taviz, demokrasilerin yöntem biçimi olarak kullandığı diplomasi masasında al-ver ilişkileri çerçevesinde verilir. Sorunların çözümünün en zor ama en akılcı olanı, silahla değil müzakereler yoluyla bulunacak formüller ve gerektiğinde taviz vermektir. Onun içindir ki “savaş, siyasi çözüme giden yolun bir aracıdır” der, 12 yaşında Prusya ordusuna katılan ünlü Savaşçı ve askerî teorisyen Carl von Clausewitz.


Taviz verme konusu, PKK gibi silahlı bir grup ile siyasi çözüm arayışlarında bugün olmasa da kaçınılmaz olarak ileriki süreçlerde gündeme gelecektir.

Başbakan Erdoğan, PKK’ya taviz anlamına geldiği içindir ki Öcalan’ın, İmralı’daki cezaevinden evde göz hapsine alınması ve örgüt liderliğini de kapsayacak genel affın sözkonusu olmadığını açıkladı Afrika turuna giderken geçen pazar günü düzenlediği basın toplantısında.

Erdoğan, bilindiği üzere, birkaç hafta önce yaptığı açıklamayla, istihbarat örgütü MİT’in başındaki isim olan Hakan Fidan’ın, İmralı’da ömür boyu hapis cezasını çekmekte olan Öcalan ile PKK’ya silahları bıraktırmak için görüşülmekte olduğunu ilan etti.

Türkiye’nin Öcalan ile yüz yüze teması, bu örgüt liderinin 1999 yılında, ABD ve İsrail desteği ile Kenya’da yakalanıp ülkeye getirilmesiyle başladı. Öcalan ile görüşmeleri, asker ve zaten o zaman askerin kontrolünde olan MİT yürütüyordu ve amaç nihayetinde PKK’yı tasfiye etmeye dayanıyordu. Siyasi çözüm odaklı olmayan ve zaten siyasi iradenin yönlendirmesinin bulunmadığı bu görüşmelerden, terörün en aza indirilmesi yolunda bir sonuç alınmasını beklemek saflık olurdu. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başlattığı siyasi çözüm arayışları ise 1993 yılında 33 erin öldürülmesiyle derin devlet tarafından sabote edilmişti.

Geldik bugünlere... AK Parti hükümetinin, terör sorununa siyasi çözüm arayışları çerçevesinde MİT’i devreye sokarak PKK’nın Avrupa kanadı ile başlatılmasına önayak olduğu Oslo barış görüşmeleri, içeriği 2010 yılında internete sızdırılarak sabote edildi. Ardından hükümet, çözüm sürecinde Öcalan’ı dışlayan ama örgütün silahlı saldırıları için üs olarak kullandığı Kuzey Irak’taki bölgesel hükümetin lideri Barzani’yi, terör sorununun çözümü için muhatap alma stratejisi geliştirdi. Kürt halkı nezdinde önemli bir figür olmaya devam eden Öcalan’ın dışlandığı bir siyasi çözüm sürecinin anlamsızlığı ile zaten bu proje ölü doğdu.

Artık Öcalan ile İmralı’da görüşülüyor. AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik’in, kendisiyle söyleşimde aktardığı üzere, bu kez PKK ile görüşme süreci siyasi iradenin direktifiyle yapılıyor. Böylece, askerin görüşü alınsa da ilk kez İmralı barış sürecine, siyasi iradenin kararlılığının zirve yaptığı bir arka planla başlandı denebilir.

Varlığı süren illegal derin devlet unsurlarının, barıştan yana olmayan kimi PKK unsurlarıyla birlikte bu süreci sabote etme olasılığı bulunmakla birlikte ilk kez Türkiye’de, terör sorununun çözümünün siyasi irade kararlılığı ile başladığını ve bu anlamda gerek AK Parti gerekse muhalefet partilerinin, Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren çok hayati bir sınavdan geçtiklerini belirtmek lazım.

Hepimizin tahmin ettiği üzere 28 yıldır silahlı başkaldırı şeklinde süren ama Kürt sorunu olarak evveliyatı çok eskilere giden bu meselenin siyasi çözümü çok uzun yıllar alacak. Örneğin, askerî vesayetin tektipleştirdiği bir Türk zihniyeti algısının, PKK’ya gerektiğinde taviz de verilerek sürdürülmesi gereken bir siyasi çözüm sürecine alıştırılması gibi zorlu bir süreç bulunuyor.

Toplumun artan biçimde terör sorununa çözüm bulunmasını istediği bir gerçek, canlarını kaybeden şehit aileleri dernekleri bile silahsız çözüm istediklerini kamuoyuna duyurdular. Ama çözüm sürecinde, terör sorunuyla yüzleşmiş kimi Batılı demokrasiler ya da gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi bizde de PKK’ya, kimilerinin taviz diye göreceği bazı taleplerinin zamana yayılarak karşılanması gerekecek.

Kuzey İrlanda’da, 1969 yılında adadaki İngiliz yönetimine karşı IRA’nın başlattığı silahlı başkaldırı, aradan 29 yıl geçtikten sonra 1998 yılında taraflar arasında imzalanan anlaşmayla siyasi çözüm sürecine girdi. 1998’den yakın tarihe kadar geçen son 14 yılda çözüm sürecine ilişkin diğer koşulların yanı sıra örgütü silahsızlandırma çabaları da paralel yürütüldü. Yani “IRA’ya önce silahsızlan sonra siyasi çözüm şartlarını görüşelim,” denmedi ama şiddetin durması önemli bir talep oldu.

IRA ile güvenlik güçleri arasında 29 yıl süren çatışmalarda 3.500’ün üzerinde insan hayatını kaybederken Türkiye’de 28 yıldır devam eden düşük yoğunluklu çatışmalarda ölü sayısı bilinen rakamlara göre 50 binin üzerinde. Bizdeki acı katsayısı, tüm taraflar açısından çok daha yüksek.


Nihayetinde, dehşet ve şiddet dönemini geride bırakmak istiyorsak barış sürecini kısaltıp özelinde terörü yenip Türkiye’yi kazanmak zorundayız. Bu süreçte, daha fazla demokratikleşme hamleleriyle Kürtlerin kimi gasp edilen haklarını verme büyüklüğünü de devlet göstermek zorunda.


loglu@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums