Kabinede revizyon ihtimali epeydir konuşulan bir konu. Bu revizyon, üç dönem vekillik yaptıktan sonra siyasete ara vermeleri parti tüzügü gereği öngörülen bazı bakanların, belediye başkanlığına hazırlık yapmak için görevden alınmaları üzerine yoğunlaşmış durumda. Yoksa kamuoyunda tepki çeken kimi bakanların görevden alınması için yapılacak bir revizyon değil ama arada, bu tepkili isimler de giderse fena olmaz AK Parti’nin imajını düzeltmesi açısından.

Üç dönemdir milletvekilliği yaptığı için, 2015 seçimlerinde vekillik için yeniden aday olamayacak isimler arasında Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da bulunuyor.

Uluslararası finans çevrelerinde ise dikkatler, Ali Babacan üzerine yoğunlaşmış durumda.

Geçenlerde görüştüğüm Batılı finans çevrelerinden yetkili bir isim, “Kabinede revizyon ne zaman olur?. Dikkatlerimiz, Ali Babacan’ın, belediye başkanlığı adaylığı ihtimali nedeniyle görevinden alınması ve yerine kimin atanacağı üzerine odaklanmış durumda” diyordu. Aynı kaynağım, Babacan’ın, uyguladığı ekonomi politikaları nedeniyle uluslararası finans çevrelerinde kredibilitesi yüksek dolayısıyla saygın bir isim olduğuna işaret ederken yerine atanacak ismin de aynı yetkinlikte ve başarıda Türk ekonomisine yön vermesinin öneminin altını çiziyordu.

Uluslararası finans çevrelerinde, Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ekonomiyi iyi götüren başarılı üçlü ekip olarak tanımlanıyor her ne kadar enflasyonist baskıların azaltılması konusunda Başçı’ya kimi eleştiriler gelse de.

Şimşek, AK Parti’nin, 30 Eylül kurultayında netleştirdiği, üç dönem milletvekili olan siyasilerin bir dönem ara verecekleri kuralına dahil olmayan isim dolayısıyla, bir kabine revizyonunda mevcut görevini koruması bekleniyor.

2002 seçimlerinde AK Parti’den 35 yaşında vekil olup, bir kez ekonomi bakanlığı, bir kez dışişleri bakanlığı yaptıktan sonra 12 Haziran 2011 seçimlerinde ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığı görevine getirilen ve artık 45 yaşına basan Ali Babacan, üç dönemdir vekil olduğu için siyasete ara verecek ama büyük olasılıkla Ankara belediye başkanlığına aday gösterilecek. Bu nedenle de vekillik için yeniden aday olamayacağı 2015 genel seçimlerine kadar beklemeden, mevcut görevinden bir kabine değişikiliği ile alınıp, yerel seçimlere hazırlık yapması için kendisine zaman verileceği Ankara kulislerinde uzunca süredir konuşuluyor.

Kabine revizyonunun ne zaman yapılacağı ise yerel seçimlerin erkene alınıp alınamayacağı ile bağlantılı. Malum, AK Parti’nin, MHP ile ittifak yapıp yerel seçimlerin 6 ay öne çekilip, Mart 2014 yerine Ekim 2013’te yapılması için getirdiği anayasa değişikliği teklifi yeterli oyu bulamayınca, yerel seçimlerin ne zaman yapılacağı da belirsizlik içine girdi. Hükümetin, yeterli oyu bulmak için CHP ile temasları da sonuç vermedi. Bu durumda ya son dakikakada bir uzlaşı olur ve yerel seçimler 2013 ekiminde yapılır ya da uzlaşı çıkmazsa planlandığı şekilde Mart 2014’te gerçekleştirilir. İkinci şık ağırlık kazanırsa kabine değişikliği ile Babacan dahil bazı isimlerin görevden alınmaları da daha ileri bir tarihte gerçekleşebilir. Başbakan Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet bayramı nedeniyle Cumhurbaşkanı Gül’ün, verdiği resepsiyonda, kabine değişikliğine ilişkin soruları yanıtsız bırakmıştı.

AK Parti hükümeti, AB’nin, 10 Ekim’de yayımladığı ilerleme raporunda, demokratikleşme için gerekli siyasi reformları gerçekleştirmede bir hayli kırık not almış olsa da ekonomik performansı kimi riskler gözardı edilmeden olumlu bulunan bir alan oldu. Ama, cari açık fazlası, tasarruf oranının düşük düzeyde kalması gibi ekonomiyi etkileyecek riskli alanlar gerek uluslararası gerekse Türk finans otoriteleri tarafından sıkça dile getirilen sorunlar olarak not edilmeli.

Batılı finans çevrelerinde yetkili olan kaynağım, IMF ile yapılmış olan anlaşmalara yalnızca AK Parti hükümetinin uyduğunu belirttikten sonra, 2008 yılından bu yana artık bu uluslararası kuruluş ile Türkiye arasında bir düzenlemeye gerek kalmadığı için karşılıklı istişareler dışında Ankara’yı resmen izleme görevlerinin kalmadığını da anımsatıyor.

Aynı kaynağıma göre, Maliye Bakanı Şimşek’in, Ekim ortasında açıkladığı 2013 mali yılı bütçesinde, seçim harcamaları için aşırıya gidilmiş bir bütçe tablosu görünmüyor. Ancak, 2013 ya da 2014 yerel seçimleri, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2015’te ise genel seçimlere gidecek olan Türkiye’de, ikitidarın seçim yatırımları için kesenin ağzını açmasını beklememek saflık olur. İktidarın, önümüzdeki 3 yıldaki seçim dönemi öncesinde Sayıştay Kanunu’nda, bağımsız denetim imkanını önemli ölçüde budaması boşuna değil. Bu budama sonucu, Sayıştay denetçileri, sivil, asker kamu kurumlarını, bu kurumların icazeti olmadan denetleyemeyecekler dolayısıyla kendilerine ayrılan ödenekleri israf edip etmeyeceklerini tesbit edemeyecekler.

Baştaki konuya dönersek eğer, Türk ekonomisini rayında tutmak için Babacan gibi isimlerin önemine dikkat çekiliyor. Babacan’ın, kabine revizyonu ile görevden alınması halinde yerine atanacak ismin, Türk ekonomisini, olası risklere karşı koruyabilecek ntelikte kendisini aratmayacak yetkinlikte olması gerektiğine işaret ediliyor.

 

loglu@superonline.com