- 18.03.2018 00:00
ABD Dışişleri Sözcüsü “Menbiç’te henüz anlaşma yok”dedi. Oysa ABD ve Türkiye PKK/PYD’nin Menbiç’ten çıkarılması konusunda anlaşmıştı. Dışişleri Bakanı gidince uzlaşmayı rafa kaldırılabilir, anlaşmadan cayabilirler. Türkiye bunun hiç yabancısı değil. Fakat ABD bastırınca Türkiye teslim olacak değil. Bugüne kadar Türkiye’nin sadece Fırat’ın batısıyla yetineceğini, Fırat’ın doğusunda ise bir PKK devletine razı olacağını sanıyorlardı. Bunda yanıldılar. Çünkü Türkiye-ABD ilişkilerini kopma noktasına getiren mesele “PKK devleti”nin kendisidir, bu devletin yeri veya enlem-boylamı değil.
İster Fırat’ın batısında, ister doğusunda olsun; Türkiye, PKK devletine karşıdır. Bu devlete kim garantör olursa olsun, kaçınılmaz bir şekilde o devlet Türkiye için “düşman” olarak görülecektir. Nitekim yarım asrı geçen Türk-Amerikan ortaklığı tam da bu yüzden sona ermiş ve iki ülke arasındaki ilişkiler “stratejik düşmanlık” evresine geçmiştir.
ABD’nin Türkiye’ye vermediği silahları PKK/PYD’ye vermesi zaten başlı başına iki ülke arasındaki ilişkilerin koptuğunu göstermekte. Terör örgütü PKK/PYD, ABD’nin verdiği silahlarla Türk askerine saldırabilmektedir. Ankara’nın bu gerçeği bir tarafa bırakarak Amerika ile ilişkileri “dostluk” düzeyinde sürdürmesi beklenemez.
Ankara’nın en büyük dezavantajı solcusundan Kürtçüsüne, sosyal demokratından liberaline, İslamcısından cemaatçisine kadar siyasal alanı işgal eden büyük bir kütlenin ABD/NATO yanlısı olması. Bu kesimler, Türkiye’ye karşı 5 bin TIR dolusu silah veren ABD’ye karşı tek bir eleştiri getirmedikleri gibi, bu vahim gerçeği gizlemekte ve tek suçlu olarak devletin başındaki ismi, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret etmektedirler. Türkiye beka mücadelesi verirken, ABD’ye göbekten bağlı olan bu kesimler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef tahtasında tutmaya ve vurmaya devam ediyorlar.
Siyasi tablo böyle olmasına karşın Ankara, kendi varlığına yönelen tehditleri şu ana kadar savuşturmayı başarabildi. ABD, 15 Temmuz’da devleti içeriden parçalama ve milleti bölme girişiminden netice alamadı. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı ile Türkiye, geç kalmış olsa da beka mücadelesini doğru bir şekilde sınır dışına kaydırdı. Nitelik olarak tarihinin ikinci sınır dışı operasyonu olan Zeytin Dalı Harekatı, beka tehditlerini tümden bertaraf etmeden sonuçlandırılmayacaktır. ABD Afrin ve Menbiç’i verip Fırat’ın doğusunu alamayacak. Ankara’nın kararlılığı da bu yöndedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erzurum’da dün ABD’ye seslenirken, iki ülke ilişkilerinin düzelmesi için Menbiç’in boşaltılması ve Fırat’ın doğusunun terörden temizlenmesi şartını koştu. Yani öyle sanıldığı gibi Türkiye, Fırat’ın doğusunda bir devlete razı falan değil.
ABD’nin hesabı, planı kuşkusuz farklıydı. Pentagon, elindeki haritaları hayata geçirebilseydi Türkiye bugün kantonlarla yönetiliyor olurdu. Fakat gerçekler farklı; Türkiye’yi bölmeyi-parçalamayı planlarken Afrin ve Menbiç’i de Türkiye’ye vermek zorunda kaldılar. Meseleye buradan bakmak daha doğru; her ne kadar “henüz anlaşma yok” dese de ABD, Fırat’ın batısını Türkiye’ye terk etmek zorunda kaldı, Fırat’ın doğusunu ise kurtarmaya çalışıyor. Ancak Türkiye’yi durdurması çok zor. Fırat’ın batısında olduğu gibi doğusunda da Türkiye’nin dediği olacak. ABD bu hayalden ister vazgeçsin ister vazgeçmesin; Ankara, PKK devletine izin vermeyecek.
Yorum Yap