Kazakistan'ın başkenti Astana'da iki gün süren zirvede Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarıyla ilgili anlaşmaya varıldı. Türkiye, Rusya ve İran, Suriye'nin toprak bütünlüğü, birliği, bağımsızlığı ve egemenliğine bağlı olduklarını ilân etti.

Üç ülkenin vardığı bu mutabakat, Suriye'de iç savaşı sona erdireceği gibi parçalı Ortadoğu isteyen Batı'ya karşı da bir mesaj niteliği taşıyor.

Nitekim ABD ve müttefikleri, Suriye'yi bölme ve Ortadoğu haritasını yeniden şekillendirme amacıyla buralara geldiler. "DEAŞ ile mücadele" iddiasının gerçekçi olmadığı da artık tüm dünyada kabul görmüş durumda. Obama yönetiminin öncülüğünü yaptığı bu politika Ortadoğu'yu kan ve gözyaşına boğdu ancak ABD lehine herhangi bir sonuç da vermedi.

Donald Trump'ın, Obama'dan kalan Ortadoğu politikasını devam ettirip ettirmeyeceği hâlâ merak konusu olmakla birlikte; Astana zirvesinde üç ülke arasında sağlanan mutabakattan sonra, Trump'ın niyeti olsa dahi parçalı bir Ortadoğu'da ısrar etmesi hayli zor görünüyor. Türkiye-Rusya ve İran'a rağmen ABD'nin Suriye'de aksi bir politika izlemesi, bu saatten sonra sonuç alıcı olmaz.

Astana zirvesi Türkiye, Rusya ve İran'ı bölge politikalarında birbirine yaklaştırırken, Batılı devletlerin Ortadoğu'daki etkisini de zayıflatacaktır. Türkiye'nin Ortadoğu'daki etki ve gücü şimdiden artmaya başlamıştır.

Trump, Ortadoğu politikasını oluştururken Türkiye'nin bu etki ve gücünü dikkate almak zorunda kalacaktır. Ankara, parçalı Ortadoğu planlarına sahip hiçbir ülkenin veya liderin yanında olmaz. Türk-ABD ilişkilerini önümüzdeki süreçte bu kriter belirleyecektir.