- 9.01.2016 00:00
Avrupa Birliği değerlerinin insanî açıdan ne kadar çürük olduğunu gösteren örneklerden biri dün Ankara’da yaşandı. Belçika, Avusturya, İspanya, Finlandiya ve Yunanistan büyükelçilerinin aralarında bulunduğu 40’a yakın Avrupalı diplomat, HDP’nin grup toplantısına katılarak kendilerince Türkiye’ye gözdağı vermeye çalıştı.
Belçika yargısının PKK’yı terör örgütü olarak görmediğine ilişkin kararının ardından, Batılı diplomatların terör örgütü PKK’nın uzantısı HDP’ye arka çıkması kuşkusuz manidar mesajlar içeriyor.
Batı’nın siyasi değerlerinin kokuşmuşluğu bir yana, insanî açıdan dünyanın hiçbir yerinde sahip çıkılamayacak terör suçlarına Batılı diplomatlar dün açıkça sahip çıkmıştır. Hakkında soruşturma başlatılan ve tutuklama kararı çıkan HDP’lilerin suçu PKK’nın siyasi uzantısı olmakla sınırlı değil, bunun yanı sıra teröre doğrudan yataklık ve ortaklıkta bulunmaktır.
Ne Selahattin Demirtaş, ne Figen Yüksekdağ siyasi görüşlerinden dolayı kovuşturmaya uğramıştır; aksine bu ikili 6 Ekim 2014’te Kandil’deki terör baronlarından aldıkları talimatları uygulayarak, yaptıkları “sokağa çıkın” kışkırtmasıyla 50’den fazla Kürt vatandaşın katline sebep olma suçunu işledikleri için soruşturulmakta ve yargılanmaktadırlar.
Soruşturulan veya tutuklanan HDP’li milletvekillerinden kimisi canlı bomba cenazesi kaldırmış, kimisi PKK’ya silah taşırken yakayı ele vermiş, kimisi teröristler arasında kuryelik görevini ifa ederken suçüstü yakalanmıştır.
22 Temmuz 2015’te PKK’nın talimatı üzerine şehirlerde başlatılan “halk ayaklanması” ve “iç savaş” çağrısını, HDP parti olarak uygulamaya soyunduğu için soruşturma ve kovuşturmaya uğramıştır.
HDP’nin yönettiği belediye imkânlarıyla PKK’lı teröristlere silah ve mühimmat taşınmış; HDP’nin kontrol ettiği belediye araçlarıyla yollara mayın döşenmiş ve hendekler açılması sağlanmıştır.
Türkiye, PKK’nın hendek terörünü başlattığı günden bu yana geçen bir buçuk yıllık zamanda sadece şehirlerde 720 güvenlik görevlisi ve sivil vatandaşını şehit vermiştir.
HDP ve adı geçen milletvekilleri, PKK terörüne karşı çıkma yerine örgütün vahşi terör saldırılarına doğrudan yataklık ve ortaklık yaparak insanlık dışı şiddetin bir parçası olmuştur.
İşte Batılı diplomatlar dün grup toplantısına iştirak ederek sadece HDP’ye değil, HDP’nin ortak olduğu bütün terör suçlarına da sahip çıkmış oldular.
PKK ve HDP’ye arka çıkmak aynı zamanda şiddete ve teröre de arka çıkmaktır. PKK ve HDP, demokrasinin de, özgürlüklerin de düşmanı yapılardır. PKK, Avrupalıların öfke ve nefretle karşıladıkları DEAŞ adlı vahşi örgütün Türkiye’deki kopyası bir örgüttür. DEAŞ’ın uzantısı niteliğindeki partiler Avrupa’da nasıl karşılanıyorsa HDP de Türkiye’de öyle karşılanmakta. HDP, Türkiye’de 40 senedir DEAŞ’lık yapan PKK’nın uzantısı, hatta bizzat kendisidir. İki yapı arasındaki mesafe ve farklılıklar neredeyse sıfırlanmıştır.
Bu gerçeği şüphesiz en iyi bilen Batılı ülkelerdir; ancak buna rağmen PKK ve HDP’yi “Kürt siyaseti” olarak etiketleyip Türkiye’ye karşı hasmane politikalarına alet etmeye çalışmaktadırlar. Oysa PKK, AB’nin terör örgütleri listesinde de El-Kaide, DEAŞ gibi yer alan bir örgüttür.
Batı’nın PKK ve HDP’ye arka çıkması asla kabul edilemez. HDP’nin grup toplantısına toplu gelerek Türkiye’yi korkutacaklarını, sindireceklerini sanıyorlarsa, bundan sonuç alamazlar.
Ankara, Batı’nın Türkiye üzerinde yarattığı korku eşiğini çoktan aştı. Türkiye’ye karşı sürdürülen terör kampanyasının arkasında Batılı ülkelerin olduğu adresleriyle ve somut delilleriyle ortaya çıkmıştır. Ankara, bu tarz korkutmalara boyun eğmeyeceği gibi tahriklere de kapılmayarak kendi göbeğini kesme yolunda ilerlemeye emin adımlarla devam edecektir.
Yorum Yap