Devlet Bahçeli’yi devirmek için muhalefetin başlattığı yargı sürecinde mahkemeler arasında adeta düello yaşanıyor. Muhaliflerin başvurusu üzerine Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi MHP’ye “kayyum” atadı. Kararı temyiz etmek için Yargıtay’a götüren MHP, bu arada “Tosya” ve “Gemerek” mahkemelerinden “yürütmeyi durdurma” kararı çıkartarak muhaliflerin kurultay toplamalarını engellemeye çalıştı. Muhalifler ise bu kez Ankara 2. İcra Hakimliği’nden kurultay toplanması yönünde bir karar çıkarttı. Mahkemenin adına bakılarak Devlet Bahçeli’nin icraya verildiği sanılabilir; fakat bu tablo, genel merkez ile muhaliflerin kendi lehlerinde karar çıkarabilmek için mahkeme ayarlama çabalarından ileri geliyor. Bu yüzden de kurultay şimdiden tam bir yılan hikâyesine dönüştü. 

Parti içi muhalefetin ısrarlı mahkeme ayarlama çabasına bakılacak olursa Devlet Bahçeli’nin işi kolay görünmüyor. Bahçeli üzerindeki baskılar her geçen gün biraz daha artıyor. Genel Merkez, Yargıtay kararı dışındaki kararları tanımıyor. Ancak parti içi muhalefet de elindeki mahkeme kararlarına dayanarak 15 Mayıs’ta kurultay toplamaya hazırlanıyor. Yani MHP’de işler arapsaçına dönmüş durumda. 
Mahkemeler arasında yaşanan bu düello, Yargı’nın nasıl bir tükenişin içinde olduğunu göstermekte. Paralel yapının yozlaştırdığı Yargı sistemini yeniden düzenlemek için ise yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Bundan dolayı iktidar partisi, yeni anayasa taslağında bu konuya öncelik vermeli.

ÇANLAR KEMAL BEY İÇİN ÇALIYOR

CHP’de ise durum MHP kadar vahim görünmese bile Kemal Kılıçdaroğlu için de çanlar çalmaya başladı. Baykal’a kaset darbesiyle genel başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu’nu zor günler bekliyor. Kaset soruşturmasını yürüten savcılığın “tanık” sıfatıyla davet ettiği Kemal Kılıçdaroğlu, ifade vermeye gitmeyeceğini açıkladı. Bu arada “Başkanlık kansız olmaz” gibi sert söylemlerle kaset darbesinin gündemden düşmesini sağlamaya çalıştı. Ancak “kaset darbesi”nden kaçış yok. “Kaset” soruşturması er veya geç bir neticeye varacak. Soruşturma sonucunda “Kaset”in, Kemal Bey’i genel başkanlık koltuğundan edeceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Kemal Beyi genel başkanlığa getiren “kaset”, bu kez onu koltuğundan edecek.

SANATÇININ DA CHP’Lİ OLANI MAKBUL

Sabah’a verdiği röportajda Tayyip Erdoğan’ı sevdiğini ve sonuna kadar arkasında duracağını belirtmesi üzerine sanatçı Yavuz Bingöl, sosyal medyada dün gün boyu linç edildi. 
Sanatın, sanatçının kurallarını ve kriterlerini kendi dünya görüşü çerçevesinde belirleyen hakim ideolojinin, kendinden “farklı, aykırı ve ayrı” gördüğüne karşı gösterdiği bu iğreti tutum hiç değişmedi aslında. Şimdi ise yeniden Cemil Meriç’in; “Aydın olmak için önce insan olmak lazım... İnsan hırlaşmaz, konuşur...” dediği yerdeyiz. Konuşmak ve eleştirmek yerine hırlaşmayı seçenlerin sanat ve sanatçıya dair yapıcı, makul söylemlerde bulunması mümkün değildir. 
Dünya üzerinde sanat ve sanatçı kimliğine dair ne ortak bir tanım, ne de ortak bir kriter bulunmazken; kendi gibi düşünmeyen ve kendi gibi yaşamayanların sanatçılığına dair ahkâm kesmek, olsa olsa sanat çetelerinin ve onlara kulak kabartanların yarattığı bir kakofonidir.