- 31.08.2014 00:00
Çözüm sürecinin koordinatörlüğünü yapan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın yerine Başbakan Erdoğan'ın Başdanışmanı Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan'ın geçmesi tartışma yarattı. Beşir Atalay'ı "güvencin", Yalçın Akdoğan'ı ise "şahin" olarak niteleyenler, çözüm sürecinin bu değişiklikten olumsuz etkileneceğini ileri sürüyor. Kuşkusuz Atalay ile Akdoğan birbirinin tıpatıp kopyası iki siyasetçi değil; üslupları, ifadeleri, kimi yaklaşımları birbirinden farklı. Ancak her iki siyasetçi de çözüm sürecinin Türkiye için neyi ifade ettiğini çoğu yazar-çizerden daha iyi biliyor ve şimdiye kadar da bu sorumluluk duygusuyla hareket ettiler.
Çözüm süreci elbette bundan önce olduğu gibi bundan sonra da dikkatle yürütülmesi gereken bir süreç. Barışmak dünyanın en zor işlerinden biri; barış masası kurulduğunda dahi çatışma hep bir adım ötede bekler, büyük bir hassasiyet, özen gösterilmezse bin bir emek ve çabayla sağlanan barış ortamı yerle bir olabilir.
Bunlar elbette genel doğrular; ama Türkiye'nin barış süreci kimi üslup farklılığı veya kişisel özelliklerle etkilenme sınırını çoktan geçmiş durumda. Bu noktadan sonra süreci üslup farklılıkları, huysuz davranışlar veya kimi sert çıkışlar fazla etkilemez; bu aşamadan sonra süreci ancak ciddi stratejik hesap ve tutum değişiklikleri bozabilir. Gelinen aşamada her iki tarafın da stratejik bir hatta birleştiği görülüyor. "Demokratik Cumhuriyet, ortak vatan" olarak ifade edilen bu ortak vizyonun ne kadar isabetli olduğunu Ortadoğu'daki son gelişmeler de doğruladı. Ne Erdoğan'ın, ne de Öcalan'ın bundan vazgeçmeye niyeti var; daha doğrusu her iki isim de tarihin akışına karşı kulaç atmayacak kadar akıllı. Bu saatten sonra tarihi geri çekmeye kimsenin gücü de yetmez. Eğer taraflar stratejik bir hata yapmaz ya da provokasyona gelmez iseler mevcut doğrultunun geri döndürülemez şekilde -yavaş veya hızlı fark etmez- ilerleyeceğine inanıyorum.
Fakat bu, taraflar arasında bundan sonra hiçbir sorun yaşanmayacağı ve gerilim çıkmayacağı anlamına gelmez; bundan sonra da taraflar arasında taktik mücadele sürecektir. Gerçekçi olmakta fayda var; 40 bin insanın hayatına mal olan 30 yıllık savaşın bir anda, problemsiz şekilde sona ermesi mümkün değil. Süreç içerisinde daha çok sorun ve problemle karşı karşıya kalınacaktır; taraflar birbirini denemeyi sürdürecek, sınayacak; biri az verip çok almayı, diğeri çok alıp az vermeyi isteyecektir; bu kuşkusuz normal ancak önemli olan sorunları abartma hatasına düşmeden, demokratik yöntemlerle, müzakere masasında çözebilmektir. Mevcut gidişat da bu yönde.
Çözüm sürecinin hızlanacağı yeni bir döneme giriyoruz. Eylül ayının sonunda şekillenmesi beklenen yol haritasının açıklanmasıyla yeni bir evreye girilecek. Davutoğlu hükümeti, süreci hızlandırma, sonuca doğru taşıma kararlılığında; Yalçın Akdoğan da bu alandaki deneyim ve tecrübesini hükümet politikalarını hayata geçirmek ve barış sürecini ilerletmek için kullanacak.
Ayrıca Akdoğan bu sürecin zaten çok fazla dışında değildi, çözüm sürecinin içinde olan bir isimdi. Beşir Atalay’ın da bundan sonra sürecin dışında kalacağını sanmıyorum; eminim Atalay, parti sözcüsü olarak yine bu sürecin içinde olacaktır.
Yorum Yap