HDP programında Kürt sorunu

  • 23.04.2014 00:00

 BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, bundan sonra yollarına HDP ile devam edeceklerini açıkladı. Bu sözler, BDP’nin siyasi misyonunun bittiği anlamına geliyor. Birleşme süreci tamamlandığında artık BDP adını pek duymayacağız.

Ancak bu durum, BDP’nin siyasal hedeflerinden vazgeçtiği ve “Türk soluna teslim olduğu” anlamına gelmiyor. HDP programını inceleyenler, aslında iki partinin hedefleri ve ilkeleri arasında çok büyük farklar olmadığını görecektir. "Kürt sorunu” iki partinin de programında önemli bir yer tutuyor. İki parti de Kürt meselesinin demokratik çözümünü hedefliyor. Meselenin “Eşit yurttaşlık” temelinde, daha çok demokrasiyle çözülebileceğine inanıyorlar. Çözüm için silahların susmasını ve müzakere yönteminin esas alınmasını öneriyorlar. Ve en önemlisi de “Demokratik özerklik” iki partinin de programında yer alıyor.

HDP programında ilgili bölüm şöyle: “…Partimiz, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana çözümsüzlüğe mahkum edilen Kürt sorununun, barışçı, demokratik, eşit haklara ve gönüllü birliğe dayalı çözümünü savunur ve bunun için mücadele eder. Emekçilerin ve halkların eşit ve özgür yaşadığı bir Cumhuriyet’e ulaşmak için, Kürt halkının demokratik özerklik kararını, Kürt sorununun çözümünde önemli bir girişim olarak değerlendiren partimiz, Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve halkların özgür ve gönüllü birliğinde önemli bir rol oynayacağı gerçeğinden hareketle, demokratik özerkliğin yaşam bulması için mücadele eder.”

Temel meselelere iki parti de aynı pencereden bakıyor. Sorunlara benzer teşhisler koyup, aynı çözüm modellerini öneriyorlar. Burada, hazır-örgütlü bir BDP yapısı varken HDP'ye neden ihtiyaç duyulduğu sorusu akla geliyor. Bu sorunun yanıtı sanırım çözüm sürecinde gizli. BDP, çatışma döneminin koşullarında ortaya çıkan, o koşullara göre dizayn edilen bir siyasi parti. Geçmiş dönemin özelliklerini taşıyor. Kürtlüğe referansla siyaset yapıyor; Türkiye’de “Kürtçü” bir parti olarak algılanıyor. “Etnik” kimliğe dayalı siyaset yapan partilerin değişen Türkiye koşullarına ayak uydurması zor.

İmralı’nın öngördüğü çözüm stratejisini hayata geçirecek niteliklerden de yoksun. Kimlik siyaseti yapan, genel politika üretemeyen ve Türkiye’nin bütününü kapsayamayan bir parti, barış sürecinde de etkili olamaz.

İki partinin programı incelendiğinde ve parti yöneticilerinin açıklamalarına bakıldığında görünürde farklılık göze çarpmıyor. Bu görüntüye bakarak BDP ve HDP birleşmesini “gereksiz” bulabiliriz. Fakat bu birleşme, Kürt hareketinin siyasi referanslarında ciddi bir “değişime” işaret ediyor; HDP, “etnik” temelli siyasetten, “demokratik” merkezli siyasete geçişi temsil ediyor.

BDP-HDP birleşmesine karşı itirazlar da dinmiş değil. BDP tabanı ve yöneticiler arasında, bu birleşmeyi partilerinin “Türk soluna teslim edilmesi” olarak algılayan önemli bir kesim var. Çoğu dindar ve demokrat olan bu kesim, aslında yeni bir partiye kapalı değil. Onları sadece HDP vitrinine yerleştirilen bazı isimler rahatsız ediyor. Marjinal isimlere sıcak bakmayan bu kesim, solcular yerine demokratlarla işbirliği yapılmasını tercih ediyor.

BDP-HDP birleşmesine itiraz eden diğer bir kesim ise Kürt ulusalcıları. BDP içinde de, dışında da bulunan bu kesim, BDP’nin “Kürtçülük” yapmasını bekliyor. BDP’nin dönüşmesine ve gelişmesine karşı çıkan bu çevreler, sadece Türkiye soluna değil, demokratlara da uzaklar.

Bu birleşmeye başka sebeplerle de karşı çıkanlar vardır muhakkak. Sonuçta Öcalan’ın istediği gibi bir “kitle” partisi de çıkmadı ortaya. Ancak sorunlarına rağmen, ben, BDP-HDP birleşmesinin hayırlı olduğunu düşünenlerdenim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums