- 16.07.2013 00:00
Hürriyet gazetesine bakıyorum; neredeyse bütün köşe yazarları Gezi olaylarında ölen gençlerimiz için gözyaşı döküyor. İçimden, “gözyaşı dökmek iyidir, insana/insanlığa işaret eder” diye geçiriyorum. Bugüne kadar yeterince gözyaşı dökemediğimiz için belki de binlerce insanımızı kirli savaşa kurban verdik, diye düşünüyorum.
Ne var ki ben 90’lar kuşağından sayılmam; ülkemizin en kanlı dönemlerinden beri derin devletin amiral gemisi olan bu gazeteyi, bu medya grubunu, onların yöneticilerini ve köşe yazarlarını okuyup takip ediyorum.
40 bin insanın canına mal olan kirli savaşın en gözü kara destekçileri, kışkırtıcıları, savunucuları maalesef, bugün Gezi olaylarında hayatını kaybeden gençlerimiz için gözyaşı döken bu gazete ve yazarlarıydı.
Güneydoğu sokaklarında Kürtleri enselerinden kurşunlayan JİTEM’i koruyan, kollayan, gizleyen bu isimlerdi. Ahmet Kaya’nın trajik ölümünde tetiği çeken bu gazete ve yazarlarıydı.
Hrant Dink’i derin devletin çetelerine hedef gösteren yine Beyaz Türklerin amiral gemisinin bu muhafızlarıydı.
Orhan Pamuk’u, Ahmet Altan’ı faşist çetelerin önüne atan bu isimlerdi.
Olabilir; insanlar yaşlandıkça kalpleri yumuşar, hatalarından ders alır ve vicdana gelebilir!
Buna inanmak istiyorum.
İnsanlar değişebilir.
Ancak ne ölen gençler için döktükleri gözyaşlarında, ne ölenlerin ardından yaktıkları ağıtlarda bir içtenlik, sahicilik var.
Maalesef, daha önce ölümüne göz yumdukları binlerce gençle birlikte kendilerini de öldürdüler.
Hürriyet!
Derin devletin amiral gemisi!
Onun yıllanmış yazarları!
Siz Gezi’de ölen gençleri aslında yıllar önce zaten öldürdünüz!
Binlerce Kürt’ü sokakta ensesinden vuran, asit kuyularına atan, yüzlerce genci JİTEM’in karanlık işkence odalarında demir telle boğan katilleri bu ülkeye kahraman diye tanıttınız, övdünüz, övündünüz.
Köyleri yakılan, evinden toprağından sürülen, hayatları katledilen milyonlarca Kürt ailesinin trajedisini görmezden geldiniz. Binlerce Anadolu gencini dağlara ölüme, öldürmeye gönderdiniz.
Alevi avına çıkan, hücre evlerini basarak yargısız infaz yapan, iş insanlarını haraca bağlayan, canı istediğinde asıp kesen, uyuşturucu trafiğini yöneten, işkencelerde genç kadınlara tecavüz eden polis şeflerini başınızın üzerinde ağırladınız.
Ve bugün Gezi olaylarında resmi-sivil katillerce öldürülen Ali İsmail Korkmaz için gözyaşı döküyor, yas tutuyorsunuz, öyle mi?
Toplumsal hafızamız pek güçlü değil. Belki de kin biriktirmemek için, düşmanlıkları canlı tutmamak için zihnimiz kötü anıları geleceğe taşımaya meyilli değil.
Ben de bundan yanayım.
Geçmişin kötü anılarını canlı tutmanın kimseye faydası yok.
Ama gerçekleri tümden unutmaktan da yana değilim.
Bugünü doğru anlamak, bilmek için biraz gerekli.
Beyaz Türkler’in döktükleri gözyaşının, çektikleri bu vicdan numaralarının tek amacı var; o da sokağın öfkesini, sokağın acısını siyasi iktidarı yıpratmaya, devirmeye dönüştürmek…
Boşuna toplumu aldatmaya, yanıltmaya çalışmayın; ne kadar vicdansız, ne kadar kalpsiz ve ne kadar gaddar olduğunuzun tanığıyız.
Unutmadık.
Ve unutturmayacağız.
Yorum Yap