- 6.01.2013 00:00
Kritik bir haftaya giriyoruz. BDP heyetinin İmralı’da yaptığı görüşmenin sonuçları birkaç gün içinde kamuoyuna yansıyacak.
İmralı’dan dışarıya gönderilen mesajda devletle çözüm görüşmelerine başlandığı belirtilerek örgütten bu sürece destek vermeleri, daha doğrusu “uymaları” istendi.
Şu an Avrupa’da, Kandil’de ve Diyarbakır’da Öcalan’ın dışarıya gönderdiği bu mesaj tartışılıyor. Ne demokratik Kürt siyasetini çatısı altında toplayan BDP’den ne de PKK’nın Avrupa ve dağdaki liderlerinden Öcalan’ın bu “isteğine” olumsuz bir yanıt gelmesi bekleniyor.
Kandil, Avrupa ve Diyarbakır’dan ortak bir görüş çıkacak.
Bu “ortak görüş” İmralı’ya ulaştırılacak.
Öcalan’la görüşme trafiği devam edecek.
İlk olarak BDP —yarın ya da salı günü— “barışa şans tanınması için İmralı’da başlatılan ve çözüm takvimine bağlanan görüşmelere tam destek vereceğini” duyuracak.
Ardından Kandil ve Avrupa’dan “yeni İmralı süreci”ne destek açıklaması gelecek.
Esas açıklama ise İmralı’dan yapılacak; Öcalan, silahlı mücadeleyi ilke olarak reddettiklerini duyuracak. Süreç İmralı merkezli, Öcalan’ın koordinatörlüğünde yürüyecek. BDP ve Kandil de müzakerelere dâhil edilecek.
Bu açıklamalardan sonra PKK’nın çatışma riski taşımayan alanlara çekilmesi ve eylemsizlik pozisyonu alması gerçekleşecek. Örgüt kış boyunca eylem yapmayacak. Türkiye’deki gelişmeleri izleyecek. Bu gelişmeler “güven verici” adımlar kapsamında hükümetin atacağı adımlardan oluşuyor. Bahara kadar hükümet bir dizi demokratik reforma imza atacak.
Mayısla birlikte PKK ve Kürt sorununda kritik bir döneme girilecek. PKK sınır ötesine çekilmeye başlayacak. Yeni İmralı sürecinin özünü de silahlı güçlerin sınır dışına çıkması oluşturuyor. Daha önce onlarca kez ilan edilen ateşkes işe yaramadı. Bunun son örneğini 14 Temmuz 2011’deki Silvan baskını oluşturuyor. 13 asker hayatını feci şekilde kaybedince görüşmeler kesildi.
İster planlı bir saldırı ister asker ve gerillanın tesadüfen karşılaşması sonucu meydana gelen bir çatışma olsun; kısa tarihimiz eldeki silahın mutlaka patladığını bize gösteriyor. Rus oyun ve öykü yazarıAnton Çehov’un ünlü “sahnedeki tüfeği”, bizim hayat sahnemizde bugüne kadar hiç tutukluk yapmadı, hep patlayarak can aldı. Kan aktığı için de her seferinde çatışmalı günlere yeniden geri dönüldü.
Türkiye 1999’dan sonra, bu kısırdöngüden bir türlü kurtulamadı. Örgütün neredeyse bütün ateşkes ve eylemsizlik denemeleri, hezimetle sonuçlandı, başarıya ulaşmadı.
Yeni sürecin Oslo’dan farkını tam da burası oluşturuyor. Eğer silahlı güçlerin sınır ötesine çıkarılması üzerinde mutabık kalınmasaydı bu yeni süreç de başlamazdı. İktidar aynı hataları tekrarlayıp durmaktan zaten sıkıldı. Çekilme konusunda İmralı’da Öcalan’la kesin bir mutabakat sözkonusu.
Örgütün Türkiye’de 1500 ila 2000 arasında silahlı militanının bulunduğu tahmin ediliyor. Örgütün 1999’daki çağrısını örgütün bazı silahlı birimleri aslında uymamıştı. PKK’nın “Dersim ve Erzurum eyaleti” olarak tanımladığı bölgelerdeki grupları Öcalan’ın ilan ettiği ateşkes ve sınır ötesine çekilme kararını tanımadı. Bu gruplara yönelik askerî operasyonlar kesilmeden devam etti. Ancak Kuzey Irak’taki örgüt kamplarına çekilmek için yola çıkan çok sayıdaki militan, askerî birliklerin kurduğu pusulara düşerek hayatını kaybetti. Örgütte travmaya yol açan bu “sınır dışına çekilme sendromunu” gidermek için devlet İmralı’ya garanti vermiş durumda.
İmralı takvimi işliyor. Bu görüşme trafiğinin içinde yer alan bir isim, “Hiçbir şey bu çözüm sürecini yolundan çıkaramayacak, rayından saptıramayacak; zaten İmralı’daki görüşmelerde her şey sonuçlandı, çözüme bağlandı, artık geri dönüş yok” dedi. Son birkaç günlük gelişmelerin kısaca özeti böyle.
Türk: Bu fırsat kaçmasın
İMRALI’DA Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden Ahmet Türk’le dün görüştüm. Habur sürecinde de önemli rol üstlenen Ahmet Türk’ten, bu iki dönemi kıyaslamasını istedim. Türk, barışa bu kez çok daha yakın olduğumuzu söyledi. Eski hataları tekrarlamamak gerektiğinin altını çizdi. İmralı’da iki buçuk saat Öcalan’la görüştüklerini söyleyen Türk şunları anlattı: “Öcalan’ı dinç gördüm. Enerjikti, heyecanlıydı. Bu sürecin başarıyla sonuçlanacağına inanıyordu; kararlılığı her hâlinden, sözünde anlaşılıyordu. Gençlerin ölmemesi için herkesi hassasiyet göstermeye ve bu girişimi desteklemeye çağırdı. Provokasyonlara karşı uyardı. Sonuçta Öcalan’ın çözüm formülü üzerinde uzlaşılabilir, sonuçta ortak akla, ortak vicdana sesleniyor. Bu girişimin sonuçlarını birkaç gün içinde kamuoyuyla da paylaşacağız. Ben barış için umutluyum.”
Balıkçı’nın çözüm takvimi işliyor
Aşağıdaki yedi madde 1998-2004 arasındaki ateşkeslerin arabulucularından İlhami Işık’ın, nam-ı diğer Balıkçı’nın çözüm takvimi olarak gündeme gelmişti. Bu takvimi Yıldıray Oğur 18 eylülde köşesinden duyurmuştu. Gelişmeler bu çözüm takviminin işlediğini gösteriyor.
1) 15 kasım 2012- Meclis’te grubu bulunan partiler yeni anayasada vatandaşlık tanımı konusunda tam mutabakat sağlandığıyla ilgili ortak deklarasyon yayınladı.
2) 20 Kasım 2012- Hükümet, şiddete bulaşmışlar dışındaki tutuklular için Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılacağını ilan etti.
3) 1 Aralık 2012- Hükümet, Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’ndaki çekincenin kaldırıldığını duyurdu.
4) 15 Aralık 2012- PKK, amasız ve şartsız olarak silahlı mücadeleyi bitirdiğini açıkladı.
5) Hükümet, anadilde eğitimin 2018 yılında yürürlülüğe gireceğini ilan etti.
6) 1 Mayıs 2013- PKK, tüm güçlerini sınır dışına çekmeye karar verdi.
7) 15 Kasım 2013- Öcalan’ın ev hapsine çıkarıldı.
kurtulustayiz@gmail.com
Yorum Yap