- 30.10.2012 00:00
Ankara’daki görüntüler akıl alır gibi değil; Cumhuriyet’in 89. yıldönümünü kutlamak isteyen başta CHP olmak üzere muhalif gruplara biber gazlı, gaz bombalı ve polis panzerleriyle müdahale edildi; başkent, adeta savaş alanına döndü. Sabah saatlerinde şehirde alınan güvenlik önlemleri ise Güneydoğu’daki Olağanüstü Hal (OHAL) günlerini hatırlattı.
Peki, 89. yılında Cumhuriyet kutlamalarının korsan gösterilere dönüşmesine neden olan bu yasağın gerekçesi nedir?
Ankara Valiliği’nin açıklamasında yasak gerekçesi alınan bir “istihbarata” dayandırılıyor. O istihbarat şöyleymiş: “Radikal gruplar yürüyüşü provoke ederek, büyük bir kaos ortamı oluşturmayı hedefliyor...”
Dünkü olaylara bakarak aslında valinin hiç de öyle “kaos doğacak” endişesi taşımadığını anlayabiliyoruz. Çünkü valilik kaosun en büyüğünü kendi koyduğu yasakla çıkarmış oldu. Bu olaylar, valiliğin gerekçesinin tutarlı olmadığını gösteriyor.
Eğer başkent valisi 29 Ekim’in ister resmî ister muhalif kutlama olsun güvenlik içinde kutlamasını sağlayamıyorsa o görevin başında da bulunmamalı. Sadece vali değil elbette, bu yasağı savunan iktidar partisi de başkentte bile güvenliğe hâkim değilse, bu işi bir zahmet tez zamanda bıraksın...
Bu yasakçı kafayla Cumhuriyet kutlamalarını bile korsan gösteriye dönüştürdüler.
Bunu hayal edebilir miydik?
Yine ana muhalefet partisi lideri ve milletvekillerinin Ankara’da polis barikatlarını yararak Anıtkabir’e yürümek zorunda kalacaklarını kim aklından geçirebilirdi?
Ergenekon’u destekleyen, Balyoz’a koltuk çıkan, eski devletin çetelerine kucak açan Kemal Kılıçdaroğlu dün neredeyse demokrasi kahramanı hâline geliyordu.
Bu olanları görünce içimden “bu hükümet çıldırmış olmalı” demek geliyor.
Daha dün Cumhuriyet mitingleriyle hiçbir bir sonuç elde edemeyen CHP’nin, bugün basit bir gösterisinden hükümet neden korkuyor?
Yüzde elli oy alan, rakiplerinin sandıkta tozunu attıran bir parti neden Cumhuriyet kutlamalarını dağıtmak için polis şiddetine başvurur?
Korkudan mı?
Yoksa Cumhuriyet’in eski sahiplerine duyulan öfkeden mi?
Bunun ideolojik ve siyasi gerekçeleri olabilir. Hatta köklü psikolojik nedenleri de vardır. Kimbilir belki de yeni iktidar sahipleri, eskilerinin burnunu böyle sokakta sürtmeyince iktidar olduklarına kendilerini inandıramıyorlardır.
Aslında seçimlerden çok büyük bir oy alarak çıkan bir partinin iktidarını demokrasiyle kurması beklenir. Çünkü otoriterleşerek iktidar olunamayacağını en çok alt ettikleri Kemalistlerin tecrübelerinden öğrendiler.
Peki, neden bu şiddet, bu celal?
Bence sorun Kemalistlerin de, İslamcıların da üzerine oturduğu bu eski cumhuriyetin olduğu gibi duruyor olmasından kaynaklanıyor.
Eski sistemin üzerine oturup yeni bir demokratik rejim kuramazsın.
İster bu devletin başında Kemalistler olsun, ister AKP’liler fark etmez; eski sistemi dönüştürmeden demokratik bir yönetime ve ülkeye kavuşmak imkânsız.
Bugün yaşadığımız durum bence bu.
AKP iktidara geldi, sınırlı bir değişim gücü gösterdi, devleti eski sahiplerinden aldı, kendisini eski sisteme kabul ettirdi ve bugün o devleti dönüştürmeden yoluna devam etmek istiyor.
Kemalist Cumhuriyet’in vardığı nokta da zaten bu kadardı, topluma refah ve özgürlük sunamadı; devlet yıllarca dindarları, Alevileri, Kürtleri askerî vesayeti altında inim inim inletti. Bugün yönetime AKP geçti, sisteme birtakım rötuşlar yaptı ancak aynı baskı sistemi varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Demokratik dönüşümü tamamlayamayan bir cumhuriyetten mucize beklemek sanırım aptallık olur. AKP iktidarı da görüldüğü gibi Ankara’daki pasif yürüyüşçüleri polis ve jandarma zoruyla bastırmaya dönüştü. Ankara’da CHP’ye şiddet uygulayan bu iktidarın, Güneydoğu’da Kürt muhalefetine hangi sertlikle yaklaşabileceğini de varın siz düşünün. Ülkenin doğusu da batısı da bugün AKP’nin üzerine oturduğu eski Cumhuriyet’in baskısı sistemi altında eziliyor.
AKP’nin Kemalist tecrübeden çıkarması gereken önemli dersler bulunuyor. Eski devletin sahipleri, 80 yıllık kurumlaşma ve otoriteye karşın, toplumun ihtiyaç ve beklentileri karşısında bir anda zemin kaybettiler; hiç yıkılmaz sanılan vesayet sistemi bir anda halkın oylarını alan AKP iktidarına boyun eğmek zorunda kaldı. O hâlde Kemalistlere umut vermeyen, onları kurtarmaya yetmeyen bir sistemin AKP’yi sonsuza dek muktedir kılmasını beklemek hayalcilik olur. Toplumun yeni ihtiyaç ve beklentileri karşısında AKP de, aynı Kemalistler gibi aşılır. Bunu akıldan çıkarmasalar iyi olur.
Bir not daha; hükümet üyeleri katıldıkları televizyon programlarında dünkü olayları “Ergenekon”iddialarıyla açıklamaya çalışıyorlar. Bu hiç inandırıcı değil. Geçmişte bu türden iddiaların gerçekten bir karşılığı vardı ve topluma da mantıklı geliyordu. Ama artık toplum iktidardan daha inandırıcı açıklamalar bekliyor. Bu da çok zor olmasa gerek. Hele hele eski sıkıyönetim komutanları gibi, olayları“anarşi” olarak nitelemek çok yanlış.
kurtulustayiz@gmail.com
Yorum Yap