Kime ‘Yazıklar olsun’?

  • 9.02.2016 00:00

 Gazetenin ‘Yazıklar olsun‘ manşetini hatırlayanlarınız az değildir sanırım.  Adı yanlışlıkla ‘merkez medya’ya çıkmış,  aslında temel niteliği ‘menfaatperest’likle tarif edilebilecek ve logosunda hâlâ (yani bu yüzyılda bile!) o malum özdeyişi kullanabilen gazete yani. Dolayısıyla başta genel yayın müdürü olmak üzere o baş sayfayı tasarlayıp gerçekleştirenlere bizlerin‘Yazıklar olsun’ dememiz gerekiyor.

hurriyet_2016-06-03Gazetenin başköşesine yerleşmiş bu manşet salt gazetecilik açısından bakınca da yerlerde sürünüyor. Neden derseniz, çünkü ‘Yazıklar olsun’denerek üzerinde tepinilen Almanya parlamentosundan çıkan karara ilişkin haber‘Tasarıda ne deniyor’ başlığı altında yer alan iki satırdan ibaret. (Bu tespitten sonra belki merak ederler diye hatırlatalım: Kararın tam metnine Karin Karakaşlı’nın çevirisinden AGOS’ta ulaşabilirler!)

Biraz ciddiyet lütfen…

‘Merkez medya’nın bu başa güreşen pehlivanının manşetini görünce ister istemez bu gazetenin 90’lı yıllardaki ‘Avrupa baskısı’nın manşetlerini ve başyazıcısını hatırladım. Bu yıllarda bu ‘baskı’nın aynı zamanda genel yayın yönetmeni ve baş yazarı olan bir ‘gazeteci’ vardı. Adamın işi gücü gazetesi aracılığıyla Almanya’daki Türkiyeli göçmenler ile Almanların arasına nifak sokmaya çalışmaktan ibaretti. Yukarıda kendisinden‘gazeteci’ diye söz ettim ,çünkü kendisinin bu meslekle ilgisi olmayan bir istihbaratçı ya da onun benzeri bir işle iştigal eden birisi olması kuvvetle muhtemeldi.

Bu ‘Avrupa baskısı’ o dönem aklını Cem Özdemir ile bozmuştu. Bir değil iki değil, hemen her gün –hem de baş sayfadan- bir ‘Cem Özdemir haberi’ mutlaka vardı. Yok Özdemir ‘küpe takıyormuş’, olmadı ‘Özdemir Ermeni papazın elini öpmüş’ vs.

Bu türden yayınların işi azıya aldığı dönemde  Almanya’da bir müddet bulunduğumda Cem Özdemir’le tanışma fırsatını bulduğum için bu kötücül yayınları daha dikkatle izlemeye çalışıyordum. Bugün olduğu gibi o günlerde de Özdemir hakkında şöyle düşünüyordum: Yeşiller akımından-grubundan politikaya soyunmuş bu genç adam aslında Almanya’ya yerleşmiş Türkiyeli göçmenler için âlâsından bir rol modeldi. Bir işçi çocuğu öğretimini tamamlamış ve Almanya’nın giderek önemli bir politikacısına dönüşüyordu. Bu yükseliş karşısında sevinilmez, gurur duyulmaz da ne yapılırdı?

Özdemir’e bugün birilerinin söylediği gibi “Çocuk o ya çocuk, çıkmış Alman Parlamentosu’na metin hazırlıyor. Sen nereden biliyorsun ya? Arşiv bilincin ne senin?” türünden hakaretamiz sözler edileceği ya da kimilerinin yaptığı gibi ‘devşirme’ sıfatını yapıştırılacağı (hem de ömrünü Almanya’da geçirmiş bir kalemden!) kimin aklına gelirdi? 

Türkiyeli göçmen ailelerinin çocukları bugün Alman meclisi, Avrupa Parlamentosu, eyalet meclislerinde sayıları giderek artan şekilde politika yapabiliyorsa, bu sürecin uçbeylerinden Cem Özdemir’in giderek ‘vatan haini‘ ilan edilmeye çalışılması gerçekten çılgınca bir tavırdır. Bugün  farklı siyasi partilerden 11 Türkiyeli göçmen ailesinin çocuğu Alman meclisinde milletvekili. Ve de bu iftihar edilesi kadronun tamamının ‘kanı bozuk’!

Biraz ciddiyet lütfen…

Bir meclis daha ne desin?

Alman meclisinden çıkan kararı sırasıyla gözden geçirecek değilim; kararın tam metninin okurlarımız tarafından bilindiğini varsayıyorum. Ancak bu metinde yer verilen iki konuyu-başlığı kısaca değerlendirmek istiyorum. Bunlardan birincisi şu cümle:“Alman İmparatorluğu da Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri baş müttefiki olarak bu sürece derinden dahildi. Alman İmparatorluğu’nun gerek siyasi gerekse askeri yönetimi ta başından beri Ermenilerin tehciri ve katledilişi konusunda bilgi sahibiydi.”

Unutmayalım, bu hatırlatmayı yapan Alman meclisi, ‘dışarıdan‘ bir devletin meclisi, üst akıl’  filan değil. Bu tespitin şu cümlelerle pekiştirildiğini de gözlemliyoruz: “Federal Meclis (…) Alman İmparatorluğu’nun Ermenilerin organize bir biçimde tehcir ve yok edilişine ilişkin Alman diplomatlar  ve misyonerler aracılığıyla da gelen açık bilgilere karşın insanlığa karşı bu cürmü durdurmaya çalışmayarak oynadığı yüz kızartıcı rolden ötürü elem içindedir.”

Bir demokraside iş başında olan bir meclis daha ne desin?

Darısı bizim başımıza

Alman meclisinin Alman İmparatorluğu’nun  soykırımda oynadığı bu rolün altını özellikle çizmesi ‘bizim’ anlayabileceğimiz bir husus değildir. (Nasıl olur, sen ‘atalarını’ nasıl itham edebilirsin! ) Üstelik, bizim meclisimizin bırakın benzer bir oto-analize-eleştiriye kalkışmasını, Almann meclisinin bu tutumundan da şikayetçi bir hali var –ki gerçekten gülünç-.

Peki soralım şimdi: kararda da belirtildiği gibi: Birinci Savaş’ta Alman İmparatorluğu’nun Osmanlı İmparatorluğu’nun ‘baş müttefiki‘ olması bizi soykırım bağlamında hiç düşündürmeyecek mi? Çanakkale Zaferi ya da ikinci sıraya yerleşen (sabık başbakanın‘Urfa Nutku’ marifetiyle) Kut-ül Amare Zaferi  hakkında esip gürlerken bu iki savaşta da Osmanlı ordusunun Alman mareşal-generaller tarafından yönetilmiş olması  üzerinde konuşulmaya değmeyecek derecede küçük bir ayrıntı mıdır?? Mareşal Goltz’un ne işi vardı Kut-ül Amare’de? İki taraftan on binlerce askerin öldüğü bu savaşın galibi olarak  bu savaşın komutanı  Mareşal Goltz’u mu yoksa onun tifüsten ölmesi sonrasında kumandayı ele alan sırasıyla Sakallı Nurettin Paşa ve Halil Paşa mı hatırlayacağız? Osmanlı ordusunun, silahından talimine, genelkurmayına kadar Alman İmparatorluğu’na bağlanması, Alman İmparatorluğu subaylarının paşalıktan ordu komutanlığına, mareşalliğe uzanan yetkilerle donatılmış  olması hiç değilse bugün bizi hiç düşündürmeyecek mi?

Yani özetle, Osmanlı İmparatorluğunu Alman İmparatorluğu’yla el ele vererek savaşa sokan, bu büyük müttefikin nüfuz alanını genişletmeye yönelik politikalarının peşinden koşan, Çanakkale’ydi, Kut-ul Amare’ydi, Sarıkamış’tı diyerek yüz binlerce insanın canına mal olan savaşları planlayanlar (Alman meclisinin kararında da adları geçen) Jön Türkler değil miydi? Ermeni soykırımı da o dönem alanda olan hemen herkesin bilgisi dahilinde gerçeklemedi mi?

Ne dersiniz; Alman İmparatorluğu’nun Ermeni soykırımı konusunda açıkça suçlu olduğundan söz eden Alman meclisi, bu bahse hiç girmese miydi ?

Ama görüyorsunuz, olmuyor; olmuyor çünkü demokrasilerde politika  toplumun hafızasını  kurcalamadan kaçınamıyor. Darısı bizim başımıza diyelim….

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums