Yeni anayasa bir aya varmaz önümüzde!

  • 8.02.2016 00:00

 İsterseniz yazının başlığına ilham veren haberin ayrıntısını da ekleyeyim ki mesele daha iyi anlaşılsın. Tahmin edeceğiniz tarzdan bir gazeteci içinden bir türlü çıkılamayan yeni anayasanın AK Parti’nin hukukçuları tarafından kaleme alınacağını müjdeledikten sonra (aldığı duyuma göre) söz konusu metnin üç akademisyen (Prof. Yusuf Şevki Yılmaz, Prof. Adem Sözüer, Prof. Yavuz Atar) tarafından hazırlanacağı bilgisini de veriyor. Ne diyelim, isimleri zikredilen akademisyenlerden biri cezacı olmasına rağmen memlekete ve millete hayırlı olsun…

Ak Parti’nin bu ana meseleye ilişkin adımlar atılması çerçevesinde de yakın geçmişe kıyasla ne derece kibirli bir ruh haline girdiğini görüyorsunuz…

Yakın geçmişte başta Ergun Özbudun’un başkanlığında altı akademisyenden oluşan yeni anayasa yazım komisyonundan başlayarak ‘Kapımız başta sivil toplum örgütleri olmak üzere herkese açıktır’ çağrılarıyla oluşturulmaya niyet edilen yeni anayasa sonunda dönüp dolaşıp ‘içeriden’ üç akademisyenin  eline -ve insafına- terk edilmiş bulunuyor. Özbudun’un başkanlığındaki komisyon üyelerinden birisinin adının Prof. Zühtü Arslan olduğunu da not edelim! (Ne yani, yeni anayasa yazımını bu ‘casus’savunucusu akademisyenlere mi teslim edecektik!)

Devam edelim: Ak Parti’nin üç akademisyene sipariş ettiği yeni anayasanın nasıl  ‘yeni’ bir şey olacağına dair benim hiçbir fikrim yok. Haksızlık etmeyelim; HDP dışında Meclis’te grubu bulunan‘muhalefet partileri’nin konuya ilişkin akıllarından neler geçtiği hususunda da hiçbir fikrim yok. Söz konusu partilerin yakın geçmişte kurulan komisyonda getirdikleri öneriler bu konudaki bagajlarının ne derece cılız olduğunu sergilemişti zaten.

Ak Parti’nin kaleme aldığı tek olumlu  öneri, anayasanın‘Başlangıç’ bölündeki  ‘Atatürk-Atatürkçülük’ sözcüklerine yer verilmemesini istemesiydi. Bu önerinin dile getirilmesi tabii ki demokratik bir cumhuriyet anayasasına uygun bir çerçeveye işaret eden, yerinde bir tutumdu. Ancak ne yazık ki iki satırlık bu öneri bir kez daha ‘Türk Milleti’ni zikretmeden kaleme alınamamıştı.‘Türk Milleti’nin, BDP dışındaki bütün partiler tarafından anayasada muhafaza edilmek istediğini de hatırlayalım. CHP’nin ülkede halihazırda yaşayan farklılıkları görmezden gelip‘Başlangıç’ bölümünü ‘Çatalhöyük’ten bu yana…’ diyerek başlatması ise gerçekten tatsız bir şaka gibiydi. CHP’nin (yine BDP dışında) diğer partilerle birlikte  ‘devletin dili’ gibi ‘korkutucu’bir ifadeyi unutmamış olduğunu da not edelim.

‘Egemenlik’ başlığı altında yer verilen -ve yine BDP dışındaki- bütün partilerin üzerinde hemfikir oldukları ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ifadesinin ne derece sorunlu olduğu anlatmakla bitmez. BDP’nin önerisinde Anayasa’nın 6. Maddesi’nin başlığı (‘Egemenlik’) bakın ne güzel, ne derece anlamlı ve açıklayıcı, ne derece yol gösterici bir şekilde formüle edilmişti:  ‘İktidarın kaynağı.’ Ve tabii devamla, ‘millet’ sözcüğünün yerini hızla ‘Türkiye halkı’ ifadesine terk edişi…

Bu öneri gerçekten yeniydi; BDP tarafında icat edilmiş anlamında değil tabii ki. İnanmazsanız açın günümüz demokrasilerinin anayasalarını önünüze ve  okuyun ‘Egemenlik’ maddesinin karşısında yazanları (Fransa, İtalya, Avusturya, hangisini isterseniz).  Egemenliğin ‘millet’e ait olduğundan (hem de‘kayıtsız ve şartsız’ bir biçimde) söz eden var mı?

Pek tabii ki ‘egemenlik’ her demokraside ‘halk’a aittir. Ve de tabii ‘kayıtlı ve şartlı’ olarak. Bugün ‘iktidarın kaynağı’ meselesini millet egemenliği/milli egemenlik kavramlarından hareketle açıklamaya ve dayatmaya kalkarsanız Fransız Devrimi’nin ilk yıllarına geri dönmüş olursunuz. Üstelik Devrim bile bu kavramları hızla bir değişime tabi  tutarak 1791 Anayasası’nda sözü geçen‘milli egemenlik’ kavramını 1791’de ‘halk egemenliği’ne dönüştürmüştü..

Ne hazin! Kendisini ‘muhafazakar’ olarak niteleyen bir siyasi parti son derece soyut ve araçsal nitelikte bir kavram olan ‘millet’i ve ondan türetilmiş bir egemenlik anlayışını- hemen her zaman araya araçsallaştırılmış bir İslam’ı da araya sıkıştırarak- can havliyle savunmakla meşgul. ‘Halk’ kavramının tabiatı icabı içinde bireyci ve çoğulcu boyutlar taşıdığından, ‘kayıtsız şartsız’ bir egemenlik anlayışına iyi gözle bakmadığından olsa gerek…

Ve bir öneri:  Geçen gün Karar’dan Beşir Ayvazoğlu’nun da hatırlattığı gibi bu ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’şiarının ünlü eleştirmeni Edmund Burke’ün ‘muhafazakarlığın kateşizmi’ olarak nitelenebilecek kitabı ‘Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler’i (çev:Okan Arslan) neredeyse iki yüzyıl sonra nihayet Türkçe’de. Kayıtsız ve şartsızcılara iyi okumalar dileriz…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums