Suriye bize ders olsun!

  • 7.10.2011 00:00

 Son 10 yıldır Suriye ile yaşadığımız inişli çıkışlı ilişkilerin hikâyesi tam bir ders. Dersimizin adı, dış politikada demokrasi. "Ne alakası var?" diyorsanız, Suriye ile ilişkilerdeki 'istikrarsızlığın' nedenleri üzerinde düşünmelisiniz.

 

Demokrasi ile yönetilmeyen bir ülkeyle uzun süreli ve istikrarlı bir ilişki sürdürmeniz imkânsızdır. Kurduğunuz iyi ilişkiler pamuk ipliğine bağlıdır. İşbirlikleri 'yapısallaşamaz', kişiseldir; liderlerin tercihlerine bağlıdır. Her an geri çevrilebilir. Veya o rejimler her an çökebilir. Derinlemesine, kalıcı işbirlikleri 'demokratik' ülkelerle kurulabilir.

'Liberal uluslararası ilişkiler teorileri'nin temel 'motto'su; 'demokrasiler birbirleriyle savaşmazlar'. Boşa söylenmiş bir söz değildir bu; savaşın, hatta gerginliğin toplumsal ve ekonomik maliyetini siyaseten kaldıramazlar çünkü bu kararı alacak olan siyasiler. Demokrasiler arasında barışı sağlayan 'sivil' alanda kendiliğinden oluşan 'ağlar'dır; karşılıklı ilişkilerin çeşitliliği ve derinliğidir. Barış vazgeçilmez, işbirliği kaçınılmazdır demokrasiler için. Aksi, katlanılmaz bir maliyet demektir. Bu maliyeti de hükümetler değil halk öder ve o halk demokrasilerin birbirleriyle savaşına müsaade etmez.

Yıllardır 'soğuk savaş' içinde yaşadık Suriye ile. Su sorunu, Hatay meselesi ve daha sonra da Öcalan'ın Şam'da 'misafir' edilmesi. On yıl önce savaşın eşiğine gelmiştik. Öcalan'ı salıverdiler de rahatladık. Sonra laikçi cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'in başlattığı bir dostluk dönemi başladı. 'Ailecek' ziyaretler yapıldı karşılıklı. Beşşar Esed'in başı açık eşi hanımefendi bize 'model first lady' olarak tanıtıldı. Aynı zamanda Suriye'deki 'model'e öykünüp aklından darbe geçenler de eksik değildi. Sonra AK Parti de 'keşfetti' Suriye'yi. 'Ailecek görüşmeler' devam etti. Vizeler kaldırıldı karşılıklı ve hatta 'sınırların anlamsızlığı'ndan söz etmeye başladık. Dışarıdan bakanlar Türkiye ile Suriye'nin 1958-1961 yılları arasında Suriye ile Mısır'ın denedikleri türden bir 'birlik'e doğru yöneldiklerini bile düşündüler. Kısaca, sıkı fıkıydık.

Arap baharı bölgeyi sallamaya başladığında bunun Suriye'yi nasıl etkileyeceğini pek anlamadık. 'Dost ve kardeş Esed'in bu sürecin sonunda ayakta kalacağını hesapladık. Çünkü; (1) Esed'in halk nezdinde itibarı ve desteği vardı, (2) Hama katliamıyla bastırılan muhalefet az bir reform ve iktidar paylaşım modeliyle Esed'in başta kalmasına razı olacaktı, (3) Esed bizi dinleyip reform yapacaktı ve muhalifler bizi dinleyip aza razı olacaklardı.

Bu hesaplarımızın hiçbiri tutmadı. Bunun nedeni basit; hesabımız yanlıştı. Suriye'deki muhatabımızı 'dost ve kardeş Esed' sandık, oysa o, babasından Ortadoğu'nun en güçlü ve acımasız 'muhaberat devleti'ni devralan bir despottu. Özgür bir Suriye'de böyle bir liderin, böyle bir polis ve şiddet ve yağma devletinin tepesinde oturan bir kişinin halk nezdinde desteğinin olması söz konusu olamazdı. Üstelik bu iş sadece Beşşar Esed'e de bağlı değildi. Arkasında imtiyazlarını, iktidarlarını, zenginliklerini bu polis devletinden alan yönetici Baas elitleri sınıfı vardı. Bunlar tabii ki bırakmayacaklardı iktidarlarını ve imtiyazlarını. Bizdeki Baasçılar, pardon Kemalistler gönüllü mü çekilmişlerdi iktidardan?

Hama'da katledilen muhaliflerin Beşşar Esed'in başta kaldığı reforme edilmiş bir Baas rejimine razı olacaklarını sanmak ise tam bir naiflikti. Onlar biliyorlardı; böyle bir 'reform'la yetinmek, Baas rejimine nefes aldırmak demekti. Yani, başta Türkiye'nin önerdiği model, Baas rejimini yeniden üretmek anlamına geliyordu.

Neyse ki Türkiye bu hatasından döndü; Tunus'tan Mısır'a 'devrimci'leri ve 'devrim'leri destekleyen Türkiye'nin Suriye'de 'ıslahatçı' bir role soyunması büyük çelişkiydi. Bölgeden gelen eleştirilerin de katkısıyla bugün Türkiye doğru yerde, yani Suriye halkının yanında duruyor. Başbakan'ın Suriyeli mültecilerle buluşması dış politikada hatalardan dönülen 'dinamik ve esnek' bir anlayışın mevcut olduğunu gösteriyor ki sevindiricidir. Ama Suriye'nin bize verdiği dersi unutmayalım; 'dış politikada kendi halkı nezdinde meşruiyeti, demokratik meşruiyeti olmayan rejimler ve liderlerle kalıcı ve verimli ilişkiler geliştirmek mümkün değil.'

 

i.dagi@zaman.com.tr  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums