‘Yandaş’ milli eksendir. ‘İç İşgalciler’e dikkat! Ruşen Çakır ve diğerleri hangi amaçla fonlanıyor?

  • 26.07.2021 06:22

ABD’li Chrest Foundation adlı vakfın, Türkiye’de medyayı fonlamasına dair bilgiler, bence son zamanların en kritik gelişmesi. Umarım devamı gelir, umarım daha detaylı, daha farklı ilişkiler de gün yüzüne çıkar.

Sadece ABD’nin değil, AB üyelerinin, BAE’nin Türkiye’de kimleri ne amaçla fonladığı ve bu yönde para trafiği deşifre edilirse Türkiye’yi hedef alan çok kirli ve tehlikeli bir ittifak ortaya serilecektir.

Meselenin öyle basit bir medya desteği olmadığı, bir “iç cephe” inşası olduğu, ABD ve Avrupa adına yapılacak müdahalelerde bu alanların harekete geçirileceği bir gerçektir.

“İç işgalci” dedim hep. İşin tanımı tam budur.

Çünkü bir ipucu veriyor. Çünkü ABD ve Avrupa’nın “Türkiye’yi içeriden durdurma” planlarını açık ediyor. Çünkü bize, “iç işgalci” kavramının ve bu çerçevede yürütülen çalışmaların detay bağlantılarını sunuyor.

Çünkü “Açız”, “Ekonomi battı”, “Her şey kötüye gidiyor”,“Diktatörlük var” sloganlarını kimlerin ürettiği, bu amaçla hangi ajansların kurulduğu, bu mekanizmanın nasıl çalıştığı, kimlerle iş tuttuğu, siyasi ittifakların ve medya ayağının nasıl dizayn edildiği, 2023’e kadar ne tür yeni hazırlıklar yapıldığı deşifre olacaktır.

Medyascope’tan Bianet’e, Ruşen Çakır’dan Hasan Cemal’e kadar..

Medyascope, Serbestiyet, Duvar, P24… Bildiğimiz veya ortaya çıkmasını beklediğimiz daha birçok kuruluş… Ruşen Çakır, Ertuğrul Kürkçü, Alper Görmüş, Doğan Akın, Yasemin Çongar, Yavuz Baydar, Hasan Cemal ve niceleri…

FETÖ’den PKK’ya, ABD nüfuz casuslarından AB ülkelerinin istihbarat ağı için çalışanlara, medyadan siyasete, STK’dan bürokrasiye; “Erdoğan’ı devirmek, Türkiye’yi durdurmak” için organize edilenlerin, sahaya sürülenlerin 15 Temmuz darbecilerinden ne farkı var? Bunların; 2023’e kadar Türkiye’yi devirmek için Washington’da kurulan “Türkiye Demokrasi Platformu”ndan ne farkı var?

“TÜRKİYE“Yİ VURMAK İÇİN DESTEKLENİYOR.

ABD vakıflarının, Alman vakıflarının, AB fonlarının,BAE fonlarının Türkiye’de yürüttüğü operasyonlar sadece STK desteğideğil. Artık sadece bir istihbarat ve nüfuz çalışması da değil.

Doğrudan Türkiye’yi vuran, açıktan saldıran, darbelere girişen, terörü besleyen, Türkiye’yi yıkıma götürmeyi hedefleyen operasyonlar haline geldi.

Osman Kavala örneğinde gördük, Henri Barkey’in ilişkilerinde gördük, 15 Temmuz öncesi toplantılarda gördük, darbe başarısız olunca apar topar Türkiye’den kaçırılanlarda gördük.

Bir sinir ağı gibi organize edilmiş.

Dubai toplantılarında gördük, Dubai’den selam alıp Türkiye’de bunu pazarlayanlarda gördük.

STK operasyonlarında gördük. Daha ne görmemiz gerekiyordu ki…

Bir siyasi strateji olarak uygulanan “yalan ve kurgu” operasyonlarını yaşıyoruz. Siyasi partilerden terör örgütlerine, medya çevrelerinden sosyal medyaya bütün yapılanlar işte bu fonlamalarla yürütülüyor.

Hem de çok koordineli biçimde. Bir sinir sistemi gibi hepsinin birbiriyle bağlantısı var.

Hepsi aynı amaçla hareket ediyor, aynı merkezlerden yönetiliyor.

Bir çıkar İlişkisi mi, bir ideolojik öfke mi, yoksa kan davası mı? Hayır, hiçbiri değil…

Peki, bu nedir? Sağda solda bireysel girişimler, ortaklıklar, oluşumlar gibi gösterilen bu çalışma nedir? Bireysel çıkar ilişkisi mi? İdeolojik öfke mi? Kan davası mı?

Kimlik mücadelesi mi? Osmanlı’dan günümüze devam eden bir ihanet damarının 21. yüzyıla yansıması mı?

Belki hepsi. Belki hepsinin kendine göre böyle ajandaları var. Elbette bunlar bizim sorunlarımız. Ama hepsinin üstüne giydirilmiş, bu zaafların ve çatışma alanlarının istismarı üzerinden planlanmış başka bir ajanda var.

İşte o, Türkiye için büyük tehdittir. Bir milli güvenlik sorunudur. Devlet, millet, vatan meselesidir.

Peki, kim. bu dar çevre? Ortak hedefleri neler? Ruşen Çakır ve diğerleri neden böyle fonlanıyor?

Şuna bakın; Ruşen Çakır’ın Medyascope’una her yıl neredeyse yüz bin dolar aktarılmış. Bianet’milyon dolarlar aktarılmış. Muhalif görünen bütün yapılara büyük paralar aktarılmış. Başka nerelere ne paralar aktarıldığı henüz bilinmiyor.

Hep dar bir çevre, hep birbirini tanıyan insanlar, hep aynı dili konuşan ve aynı şeylere karşı olanlar topluluğu… ABD ile, Avrupa ile, Batı’nın çıkarlarına ayarlı kurum ve kuruluşlarla tam bir entegrasyon, imtiyazlı bir ilişki.

Hepsinin ortak noktası Erdoğan karşıtlığı.. Neden?

Çünkü o ve peşinden yürüyen kitleler, Türkiye’yi vesayetten özgür olana çıkardı, Batı eksenine hapsolmaktan kurtardı, bu coğrafyaya şekil veren siyasi genetiği bugüne taşıdı. 21. yüzyıl Türkiye’sini sahneye aldı.

Milli olana düşmanlar. Aslında İslâmofobikler!

Osmanlı’yı parçalayanlarla bugünkü Türkiye’yi Batı eksenine mahkûm etmek, olmazsa dağıtmak isteyenler aynı. Bu büyük bir söz değil, bugün yüzleştiğimiz şeydir.

Türkiye’ye; milletimize, ülkemize, vatanımıza dair ne kadar değer varsa hepsi ile savaşıyor bunlar. Milli olanla alay ediyor, itibarsızlaştırıyor. Ve bunlar, genel anlamda, sözleri, eylemleri, siyasi duruşları itibariyle İslâmofobik’tir. Sinsi sinsi bu çalışmaları yürütüyorlar.

“Yandaş” diye saldırdıkları bu ülkenin direnişçileridir.

Ülkesini savunan herkesi vuruyorlar. Her bireyi, her yapıyı, partiyi, cemaati, çevreyi, kurum ve kuruluşu imha etmeye çalışıyorlar.

“Yandaş” diyerek saldırdıkları herkes Türkiye Ekseni’nin amansız savunucularıdır, bu ülkenin direnç abideleridir. Onlara acımasız saldırılar yapıyorlar.

Nereleri, kimleri vuracaklarını biliyorlar. Çünkü onları fonlayan, hedefleri de gösteriyor. PKK’yı silahlandırıp hedeflerini gösterdikleri gibi, onları da fonlayıp (silahlandırıp) hedeflerini önlerine koyuyorlar.

Hangi Türkiye kazanacak? Bizimki mi, onlarınki mi? Susmak intihar olacaktır.

Yıllardır “Acımasız Direniş” dediğim, memleketin her yerinde “direnç adaları” oluşturun dediğim şey işte bu sinsi müdahale ile mücadele içindi. Onlar bunu her alanda yaparken bizim susmamız, intihardır.

Siyasi tarihimiz “kale kapılarını içeriden açan”larla dolu. Şimdi yenilerine tanık oluyoruz. İpin ucu yakalandı. Devam edilirse çok şey çıkacak ortaya. Çıkmalı da. Bu resim netleşmeli.

Türkiye’nin Türkiye’si mi, yoksa Batı’nın Türkiye’si mi kazanacak? Ya da, Türkiye mi kazanacak yoksa ABD ve Avrupa mı? Bu mücadelenin sonucu coğrafyayı belirleyecek.

Sadece savunmada kalmak en tehlikeli mücadele biçimidir!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums