23 Mayıs Çarşamba günü kamu çalışanları bir kere daha görkemli bir şekilde hükümete karşı tepkilerini grevle göstermiş oldular.

Burada önemli olan yasalarda grev olmamasına rağmen meşru(doğal) haklardan kaynaklı kendiliğinden oluşan(spontane) hakkın kullanılmasıdır. Eğitim emekçileri bu hakkı 1969’da yüzde yüz katılımla kullanmışlardır.(TÖS) Türkiye Öğretmenler Sendikası bu başarısı ile diğer işçi ve emekçi kitlelere genel grev gibi eylemlilikleri gündeme getirmiştir.

Türkiye işçi sınıfının 15-16 Haziran’da ki genel grevi sınıfın varlığını kanıtlamak ile birlikte demokrasi ve özgürlüklerin kazanımın da temel olduğunu göstermiştir. Cumhuriyetçi vesayet rejiminin işçi ve emekçiler üzerindeki 70 yıllık baskının geriletebileceği, dur denilebileceği bir süreç yaşanmıştır. İşçilerin ve emekçilerin başarısı birlik oluşturmalarıydı. Bugün işçi sınıfı bu tür başarılardan uzak olsa bile kamu çalışanları ile birlikte demokrasi ve barış taleplerini, ekmek ve insanca yaşamak için seslerini muhataplarına iletmektedirler.

TÜRK-İŞ, MEMUR-SEN, HAK-İŞ gibi sendikalar artık talan ekonomisine onun hükümetlerine destek olamayacaklar. Çünkü bu yangın onları da yakıyor.

Küresel kapitalizmin krizi ülke tanımıyor, sektör tanımıyor. Krizden çıkması için emekçilere, kapitalizmden zarar görenlere yükleniliyor. Doğru ve insani olan “bu krizin bedelini biz ödemeyeceğiz, krizin bedelini krizi yaratanlar ödesin.” diyenleri onaylamak ve kaybedilen hakları kazanmak için taraf olmaktır.

Çalışma ve sosyal güvenlik bakanı “grev yasalarda yok..” diyor.

Emeğin özgürleşmesinde ve yasaların değişmesi için greve gidildiğini birilerinin hatırlaması gerekiyor

.Bakan patronlardan korkuyor. Artvin, Yusufeli’li ama Bursa’dan seçilmiş.

Peki, sayın başbakana ne demeli? “Yunanistan’a benzemeyelim.” diyor. Demek ki başbakan daha çok korkuyor.

Yunanistan seçim sonuçları emeğin Avrupası, barışın Avrupa’sı hedefini gösteriyor. Bizdeki CHP, AKP, MHP gibi geleneksel partiler dibe vuruyor.    

İtalya, Fransa, İspanya, Almanya’da sosyal demokrat, yeşiller, sosyalistler ve komünist partiler ittifak halinde küresel kapitalizmin korkulu rüyası oldular.

Yakın komşumuz Yunanistan’da çalışanların yaşam standardı ve demokrasi çitası bizden çok çok ileride.Yunan halkı Yeni Demokrasi ve PASOK’un politikalarına “yeter artık” diyerek 12 sol örgütün oluşturduğu koalisyon olan SYRZA birinci parti olma güvenini kazanmış görünüyor.

Dayanışma, adalet-onur sloganıyla sorunların çözümünü devrime havale etmiyorlar. Ancak (Yunanistan Komünist Partisi) KKE’nın Stalinist çizgisi tarihten ders almamışa benziyor.

Evet, SYRZA’nın Türkiye’deki karşılığı Hakların Demokratik Kongresi AKP’ye “dur” diyecek bir umut olarak görünüyor. Özellikle sn. başbakanın hırçın ve kızgın sözleri, MHP’nin sahip çıktığı içişleri bakanın dâhil olduğu bu hükümetin ömrü çok uzun görünmüyor.

%50, CHP’nin ulusalcı politikası sonucudur.

AKP’siz ve CHP’siz bu yağmaya karşı seçeneksiz değiliz!

      " Alıştın, nutukları dinleyip uyuyorsun ,
       Sen böyle uyudukça,

       Sanma ki sabah olur!
       Körler memleketinde,

       Şaşı padişah olu! "
                                Aziz NESİN