Sokrates diyor ki “ sorgulanmayan yaşam, yaşanmaya değmez” . 10 yıla yaklaşan AKP hükümetleri  biçimsel olarak da olsa, demokratik görünümü artırma iddialarına karşın, basına yansıyan haberlerde yeniden statükoya uyum, küresel rekabete uygun, piyasaya uyumlu ticarileşmenin boyutlarını yazıyor. Daha çok bütçe görüşmelerinde, öğrencilere karne dağıtımında, üniversite vb sınavlarda ve de 12 eylül ürünü öğretmenler günün de eğitim sistemi tartışılır. Sonuç düzene uygun adımlarla marş marş… Ya sendikalarımız… Eğitim iş kolunda ona yakın sendika varmış ! küresel kapitalizme uyumlu eğitim sistemine ; bilimsel, demokratik eğitim alternatifi ile mücadele eden Eğitimsen ‘i kuşatan sarı sendikalar ne işe yarar? Geçmiş yıllarda esamesi okunmayan Memur-Sen AKP’nin siyaset hegemonyası ile güçlenmiş, devletin memuru zihniyeti ile, hükümetin arka bahçesi, belki de dünyada örneği olmayan sarı sendikalardan biri görünümünde. Bir zamanlar Mesut Yılmaz muhalefetteyken “bu hükümete isyan etmeyen memurun aklına şaşarım” demişti. Şimdide Mehmet Akif Ersoy’u “en büyük milliyetçi “ diye tanıtan Eğitim birsen bşk’nıyla tanışıyoruz. Peki Kemalist ideolojiden farkınız ne? İttihat Terakkinin devamı olan ırkçı, milliyetçi, faşist siyasetlere karşı olduğumuzun göstergesi nedir? Neoliberal sömürü ve yağma düzeninde hangi taraftasınız? Şimdi gelelim eğitimdeki güncel gündemlere. 19 Mayıs programlarını değiştiriyorsunuz. Çok güzel. 19 Mayıs programlarının kaynağı faşist Musolilinin İtalya’sından veya Nazi Almanya’sından esinlenmiş stadyum gösterileri olduğunu öğrendiniz mi? Tarihin faşist katliamlarını, soykırımlarını tanımadan ve de öz eleştiri vermeden ne Müslüman olunur nede demokrat. Hz. Muhammed sav “ Haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır.”

Eğitim sistemimizde Türk-İslam sentezine dayalı devletin denetim ve gözetimi ile dersler verildi. Milli güvenlik dersinin kaldırılması doğru bir karar. Ancak bu dersin içeriği diğer derslere aktarılacakmış. Örneğin “bölücülüğü” hangi derste okutacaksınız? “irticaiye faaliyetleri” ne yapacaksınız? 12 Eylül darbesi ile uzatılan “ Andımız” vesayet rejiminin körpe çocuklara dayattığı ideolojik propaganda bilimle, demokrasiyle bağdaşır mı? Zorunlu din derslerini savunan AKP ve türevleri statükonun devamı olduklarını ne zaman görecekler. Sn. Başbakan “ bizden ateist nesil yetiştirmeyi mi bekliyorsunuz” demesi “tek devlet, tek millet, tek din” anlayışının yansıması ve statükonun devamı olsa gerek. Dindar nesil yetiştirmek, dini cemaatlerin, muhafazakâr derneklerin amacı olabilir. Laik bir devletin veya hükümetlerin işi değildir. AİHM’de Türkiye’nin mahkûm edilmesine yol açan din dersleri konusunda AKP’nin sessiz kalışı herhalde ileri demokrasinin gereği. Bilimdeki ilerlemeye, çağın gereklerine, demokrasideki gelişmeye paralel bir seviye ancak bu sistem değiştirilerek sağlanır. Başta en temel insan hakkı olan eğitim, ana dil dahil parasız olmasıyla. Eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır çözüm bekleyen sorunlarını KHK ile idare edilmesi eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri daha da arttırmıştır. Sonuç olarak eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve emeklilik haklarına yönelik vahşi kapitalizmin saldırıları sürerken sendikalar 2012 toplu sözleşmesinin ihanete uğramasın da KESK dışındakilerin yüzleri kızarmayacak mı?

Ruhi Su’nun Ezgili yüreğinden ATASÖZÜ şiirinden bir dörtlükle bitirelim.

Dinleyin arkadaşlar. Bir atasözümüz var. Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar. Kıyamet dedikleri, ha koptu ha kopacak. Yoksuldan, halktan yana, bir dünya kurulacak. Görmüşler ileriyi Atalarımız demek, herkese yeter dünya, herkese yeter ekmek.