Gezi ve Aleviler

  • 15.09.2013 00:00

 Ne olduysa 2011 seçimlerinden sonra oldu. Normal demokrasilerde olduğu gibi seçilmiş hükümetin ülke yönetiminde birincil söz sahibi olduğu bir döneme girildi. 12 Eylül referandumuyla demokrasiye yazılan mektubun mühürü, Haziran 2011 seçimleriyle vurulmuştu. Sivil iktidar ile ülkeyi yönetme hakkı arasındaki 'tampon bölge' olan askerî müdahale ihtimali dolaylı ve dolaysız tüm boyutlarıyla en aza indirgenmişti.

Partisine aylar önce kapatma davası açılmış hükümetin, 2009 başından itibaren 'sivil dikta' olmakla suçlandığını hatırlarsak, bu söylemsel stratejinin adım adım nasıl örüldüğünü de görmek mümkün olabilir.

Seçilmiş her meşru hükümet gibi Ak Parti iktidarı da gerek başlattığı tartışmalar gerekse de üslup ve üsul açısından (kürtaj, içki yasası, 3. Köprü ismi, vb.) hatalara imza attı.

Ancak bu hataların karşılığında Gezi sürecinde kesilen ceza oldukça haksızdı: Ya Ak Parti iktidarı yıkılacaktı ya da ülke yönetilemez hale getirilip bir uçurumun kenarında tutulacaktı.

Bu yapılan sadece Ak Parti'ye oy veren %50'lik kesime değil, demokratik rejimin devamını arzu edenlere, istikrar ve huzuru alt üst edecek kadar yanlışlık görmeyenlere ve Ak Parti'den hoşlanmasa da hıncını ülkesinden çıkartmayı uygun bulmayan geniş kesimlere de haksızlık olarak görünmeye başlamıştı.

Nitekim, Başbakan Erdoğan'ın eylemcilerin temsilcileriyle iki gün ard arda beşer saatlik uzun toplantılar yapmasının ardından 'tatlıya bağlandı' izlenimi doğmuştu. Taksim Dayanışma temsilcisi de bunu doğrulayan bir basın açıklaması yapmıştı. Ancak üç gün sonra, sanki bu toplantılar hiç yapılmamış, eylemi sonlandırma sözü hiç verilmemiş gibi 'zaman ve mekân ayırt etmeksizin direniş' kararı çıkınca, eylemler de iyice marjinalleşti.

Sıcak geçeceği söylenen sonbaharın, şimdiye kadar o kadar da sıcak geçmemesinin ve sokağa çıkanların slogandan çok taş, bilye ve havai fişek atan, barikat kurup çöp konteynerlerini ateşe verenlerden oluşması marjinalleşme eğilimini pekiştirdi.

Gelinen noktada, sonbahar sıcağını ateşlemek isteyenlerin, ülkeyi cehennem yerine döndürmek pahasına Ak Parti'den kurtulma hayalleri kuranların ne yazık ki Aleviler üzerinden bir manevra alanı açmak istediği anlaşılıyor.

Gezi eylemleri boyunca en çok ölüm veren bir il, hatta bir mahalle var. Hatay'ın Armutlu mahallesi, son dört ayda üç gencini toprağa verdi: Abdullah Can Cömert, Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan.

Ali İsmail'in davası devam ediyor ve içlerinde hakkında ömür boyu hapis istenenler de olmak üzere dördü polis olan 8 sanık yargılanacak. Ancak kafasına aldığı darp sonucu vefat eden Abdullah'ı kimin öldürdüğü belirsizliğini koruyor ve Ahmet'in çatıdan düşerek öldüğü kesinleşmiş görünüyor ama bu iki gencin kaybında da 'katil polis' parolası üzerinden kitleler sokaklara doğru mobilize edilmeye çalışılıyor.

Ayrıca Türkiye'nin Suriye politikasına karşı, aralarında büyük ayrılıklar olan Alevi ve Nuseyri inançları söylemsel olarak özdeşleştirilip, mezhepçilik üzerinden bir siyasal aktivizm hattı inşa ediliyor. Ak Parti, Sünni Mübarek, Abidin bin Ali ve Kaddafi'ye yönelik tavrının aynısını Nusayri Esed'e gösterse de mezhepçi bir imaj çalışmasına açık hale getiriliyor. Alevi meselesini resmî alanda görünür kılan tek iktidar olmasına rağmen, somut adım atmadığı için, Alevilik zemininin provokasyona açık bir hale gelmesini önleyemiyor.

Ancak unutmamamız gereken şu: Demokrasi zemini kaybedilir ve siyaset yerine sokağa, dolayısıyla şiddete yönelinirse, kaybeden sadece Ak Parti değil, hepimiz oluruz. Eğer sokak siyasetin merkezine doğru ilerlerse, karanlık güçlerin devreye girmesi kolaylaşır ve o noktadan itibaren hükümet edenin kim olduğu fark etmez.

Suriye'deki bölünmüşlüğü Türkiye'ye ithal etme çabalarına ortaklaşa karşı durulabilirse, demokratikleşme vazgeçilmez kaderimizdir. Açıklanacak demokrasi paketine bir de bu gözle bakmak gerekir. Her toplumsal olayda olduğu gibi, bu noktada da birincil sorumluluk siyasî iktidar ve demokratikleşme adımlarında, sonrası da Alevisi ve Sünnisi ile Türkiye halkı ve sağduyusundadır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums