- 18.10.2012 00:00
Cinselliği konuşamayan toplumlar, cinsel suçları da konuşamıyorlar. Almanya’da öğretmenlik yapan bir arkadaşım, daha ilköğretimin ilk sınıflarından itibaren cinsellikle ilgili derslerin verildiği okulunda 1. Sınıf’ın dersini takip ederek bu dersin nasıl verildiğini gözlemlediğini anlatmıştı. Tabii bu dersin verilme ortamı, cinselliğin ergenlikle birlikte günah ve utanma duygusu olmadan yaşanabileceği kabulü üzerine inşa ediliyor. Müslüman toplumlara baktığımızda ise cinsellik konusunda belli sınırlamaların varlığını görüyoruz. Ancak bu sınırlamalar cinselliğin konuşulabilmesine engel değil. Zira literatüre baktığımızda, poligaminin yaygın olduğu ve cinselliğin neredeyse ergenlikle beraber başladığı Hz. Peygamber döneminde cinsellik konuşmanın, cinsel konularda soru sormak ve cevap almanın yadırganmadığı, hatta teşvik edildiğine dair pek çok hadis rivayeti bulabiliriz. Ancak bu rivayetlerin, bizimki gibi resmen tek eşli ve bir bakıma püriten toplumlarda ne kadar etkili olduğunu pek bilemiyorum. Kişisel gözlemlerime ve öğretmenlik deneyimime dayanarak söyleyebileceğim şey, özellikle ailelerin çocuklarıyla bu tür konuları nasıl konuşabileceklerine dair bir fikirlerinin olmadığı gerçeğidir. Belki böyle bir eğitim alsalar, onlar da çocuklarına bu tür konularda rehberlik etmekten çekinmezler, ancak “kaş yapayım derken göz çıkarma” korkusu yüzünden çekingen davranmaya devam ettiklerini düşünüyorum. Cinsellik konusunda çocuklarıyla hiç muhatap olmayan bir anne-babanın, çocuklarının maruz kalabileceği cinsel taciz gibi durumlar hakkında da bir uyarıda bulunabilmesi pek kolay değil. Bir arkadaşım, ilkokula giden oğlunun büyük sınıftan bir çocuğun tacizini sofrada babasına anlattığında, mühendis babanın çocuğun yüzüne koca bir şaplak indirerek, böyle şeyleri bir daha ağzına almamasını buyurduğunu, gözyaşları içinde masadan kalkan çocuğun ise “Bir daha size hiçbir şey anlatmayacağım!” diye diye kendisini yatağına attığını anlatmıştı. Çocuğun hâline içim parçalansa da, babadaki korkuyu ve çaresizliği de hissetmiştim. Anne-babaları bu çaresizliğe düşürmeyecek bir bilgilendirmenin şart olduğunu düşünüyorum. Bu konuda okullardaki rehber öğretmenler, belediyelerde çalışan psikologlar, sosyal hizmet uzmanları görevlendirilebilir. Bence bu konuda bir an önce harekete geçilmeli ve seminerler başlatılmalıdır.
Bu konuya başlarken aklımda, öğretmen bir okurumdan aldığım bir mail sebebiyle, okullarda yaşanan taciz olayları vardı, şimdi bu mevzuya geçeyim. Bu konu okullarda en netameli konulardan biridir ve genellikle kimse böyle bir konuya bulaşmak istemez. Bu yüzden tacizciler cesaret bulur ve çirkin eylemlerini sürdürürler. İki üç hafta kadar önce Ankara’da bir meslek lisesinde çalışan öğretmen okurumdan aldığım mailde, kendi okulunda yaşanan ve ailelerin de bir şekilde haberdar olduğu taciz olaylarını şikâyet ettiğini, ama üzerinden dört ay geçmesine rağmen müfettiş gönderilmemesi ve soruşturma açılmaması sebebiyle, bu şikâyetin İlçe ya da İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından sumenaltı edildiğinden endişe ettiğini yazmıştı. Okuldaki kız öğrencilere çeşitli şekillerde tacizde bulunduğu iddia edilen, yıllardır okulda çalışan, idareyle tabiri caizse “kanka” olmuş bir öğretmen olunca, bu tür dilekçelerin işleme konulması mümkün olmuyor demek ki. Ama ben buradan İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve Bakanlık yetkililerine çağrıda bulunuyorum, bu dilekçeyi sumenaltı olmaktan kurtarmazlar ve psikologlar eşliğinde bu okulda yaşanan taciz olayını soruşturmazlar ise, başka yollar deneyeceğim, bilgileri olsun!
Cinsel taciz gibi suçların, insanların birarada bulunduğu her tür ortamda işlenebileceğini bildiğimize göre, her ortam ve kurumda bu tür suçların işlenebileceği gözönünde bulundurularak önlemler alınması gerekir. Avrupa Birliği üyesi ve aday ülkeleri kapsayan bir araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye işyerinde cinsel tacizin en sık yaşandığı üçüncü ülke konumundadır, okul gibi kurumlarda durumun ne boyutta olduğunu bilmiyoruz bile. MEB’e bağlı bir okulda yaşanan bu tacizler, ne ailelerin, ne okulun, ne de muhafazakâr idarecilerin umurunda oluyorsa, burada çok ilginç bir suç ortaklığı var demektir; Milli Eğitim Bakanlığı’nı bu suç ortaklığına karşı göreve davet ediyorum.
htuksal@gmail.com
Yorum Yap