Seçimlerin Topoğrafyası

Türkiye tarihsel öneme sahip bir seçimi geride bıraktı. Geride bırakmayacağı ve uzunca bir süre konuşulacak gibi görünen ise; muhalefet ve Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kaybetmesine, iktidar ve Erdoğan’ın kazanmasına yol açan siyasal, toplumsal, kültürel, ideolojik, jeopolitik ve psikolojik dinamiklerin neler olduğu tartışması ve analizleri olacağa benziyor.

Seçimlerin Topoğrafyası
2.06.2023 - 09:50
Haber Merkezi
325

Türkiye tarihsel öneme sahip bir seçimi geride bıraktı. Geride bırakmayacağı ve uzunca bir süre konuşulacak gibi görünen ise; muhalefet ve Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kaybetmesine, iktidar ve Erdoğan’ın kazanmasına yol açan siyasal, toplumsal, kültürel, ideolojik, jeopolitik ve psikolojik dinamiklerin neler olduğu tartışması ve analizleri olacağa benziyor.

 

“Erdoğan nasıl ve niye kazandı?”, “Kılıçdaroğlu nasıl ve niye kaybetti?” şeklinde basit ve indirgemeci sorularla Türkiye’de seçimler dolayımında daha bir belirginleşen toplumsal fotoğrafı, siyasetin topoğrafyasını, ülkenin nereye evrileceğine dair gelecek projeksiyonunu betimlemek için bir soruşturma dosyası hazırladık.  

 

Perspektif, bu soruşturma dosyası için Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fuat Keyman’ın, Işık Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Seda Demiralp’in, Reform Enstitüsü’nden Prof. Dr. Mesut Yeğen’in ve TEAM Araştırma Genel Direktörü Ulaş Tol’un görüşlerine başvurdu.

“SEÇİM SONUÇLARI, BİR KESİMİN İSTEDİĞİ EKREM İMAMOĞLU TERCİHİ OLSA DA ERDOĞAN’IN KAZANABİLECEĞİNİ GÖSTERİYOR”

PROF. DR. FUAT KEYMAN-SABANCI ÜNİVERSİTESİ

Kemal Kılıçdaroğlu ve muhalefetin Cumhurbaşkanlığını kazanamamasını neye bağlıyorsunuz? Hangi söylemi, açmazı ve dinamikler bu sonucu doğurdu? Muhalefet seçim sonrası nasıl şekillenir ya da dizayn olur?

 

Doğru, bu seçimleri Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı kazandı ama aynı derecede doğru olan, seçimleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’nın, dolaysıyla muhalefetin kaybetmiş olmasıdır. 

 

Muhalefetin niye kaybettiğini açıklamadan önce iki saptama yapmak istiyorum. Gerek 14 Mayıs gerek 28 Mayıs seçimleri, Türkiye siyasi tarihinde yaşadığımız, iktidarın lehine bir tarzda, “en adil olmayan” ve “en eşit olmayan” seçimlerdi. Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’nın işi çok zordu. İkincisi, seçmen iki seçimi de ciddiye aldı, çok yüksek oranda katıldı, oylarını verdi ve sonuçla ne istediği üzerine mesajını da ortaya çıkarttı. 

 

Bu iki saptama bana, muhalefetin Erdoğan’ın seçim stratejilerini okumada ciddi hatalar yaptığını söylüyor. 

 

Bu hataların Kılıçdaroğlu tercihine indirgenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Seçim sonuçları, bir kesimin istediği Ekrem İmamoğlu tercihi olsa da Erdoğan’ın kazanabileceğini gösteriyor. 

 

Bence muhalefetin yaptığı en önemli hatalar; Erdoğan’ın, (a) Yeniden Refah, HÜDA PAR tercihlerini, (b) milliyetçilik ve güvenlik vurgusunu ve (c) post-liberal dünya düzeninin bitimini, Rusya-Ukrayna savaşı ve Rusya, Katar, Azerbaycan vb. ülkelerle işbirliği, dolayısıyla küresel ölçekte yaşadığımız değişim alanlarında yarattığı Türkiye kurgusunu hafife almasıydı.  

 

Bu noktada, birincisi, Yeniden Refah’ın Erdoğan’a destek verirken kendisinin parlamento seçimlerine girmesine karşın DEVA, Saadet ve Gelecek partilerinin CHP içinde seçime girmeleri “stratejik hata” ile sonuçlandı. 

 

İkincisi, milliyetçilik-güvenlik-muhafazakârlık karşısında sadece demokrasi-ekonomi dengesinde kurulan seçim stratejisi zayıf kaldı. Bu stratejik tercihin vatanseverlik ve değişen dünya düzeninde Türkiye’nin yeri ve dış politikasıyla birleşmesi gerekiyordu, ama bu yapılmadı.

 

Üçüncüsü, “kentli milliyetçilik” dediğim, artan güvensizlik ve belirsizlik ortamında yükselen milliyetçilik ve güvenlik duygularına karşı ekonomi ve demokrasi yeterince etkili olmadı. Kentli milliyetçilik ve güvenlik arayışına muhalefet odaklanmadı. MHP’nin kendi logosuyla seçimlere girmesi de bu nokta da kritik öneme sahipti, bunu muhalefet anlamadı. 

 

ALTILI MASA NET VE TEK BİR STRATEJİ VE ÖYKÜ OLUŞTURAMADI

 

Dördüncüsü, Altılı Masa bir türlü net ve tek bir strateji ve öykü altında hareket edemedi. 

 

Bu seçimler bize, otoriter liderlerin seçim kazanmak için her türlü mekanizmayı kullanacağını gösterdiği gibi, muhalefetin doğru ve etkili stratejiler sonucunda seçim kaybetme olasılığının da yüksek olduğunu gösterdi. Muhalefet, tüm olumsuz ortama karşın doğru stratejilerle seçimleri kazanabilirdi.

 

Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını kazanmasını neye bağlıyorsunuz? Hangi söylemi, stratejisi, ülke içi ve dışı dinamikler bu sonucu doğurdu? Erdoğan’ın seçim sonrasında topluma, devlete, siyasete, dış politikaya ve ülkenin kronik sorunlarına dair nasıl bir yol haritasının olacağını öngörüyorsunuz?

 

ERDOĞAN, “ERDOĞANİZM” DİYEBİLECEĞİMİZ BİR OLGUYU TÜRKİYE SİYASETİNDE NETLEŞTİRDİ VE KAZANDI

 

Recep Tayyip Erdoğan, hem tüm devlet imkânlarını ve kaynaklarını kullanarak hem de post truth dediğimiz “algı yönetiminin gerçeğin ve gerçekliğin yerini alması” stratejisini Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi terör sorunu içinde montajlı fotoğraflarla günah keçisi olarak kurgulayarak, ama beğenmesek de seçim kazanmak için etkili stratejileri de uygulayarak, bu seçimleri hem AK Parti hem kendisi önceki seçimlere göre oy kaybetse de kazandı. Altı noktayı vurgulamak isterim: 

 

Birincisi, içeriğini, boyutlarını etraflıca tartışacağız, ama şu noktanın altını çizmek isterim: Erdoğan, “Erdoğanizm” diyebileceğimiz bir olguyu Türkiye siyasetinde netleştiren, kendisini AK Parti’nin üstünde konumlayan, kendisi ile seçmen arasındaki duygusal, ideolojik ve çıkar temelli bağları önceleyen bir stratejiyle seçmene yaklaştı. Ve kazandı. Bu seçimleri AK Parti değil “Erdoğan” kazandı. Bundan sonraki dönemde, Erdoğan-AK Parti ilişkisinin nasıl gelişeceği önemli bir soru olacak.

 

İkincisi, Yeniden Refah ve MHP’nin parlamento seçimine kendi logo ve isimleriyle girmesi önemli bir stratejik tercih oldu.

 

Üçüncüsü, güvensizlik ve belirsizlik ortamında milliyetçilik ve güçlü Türkiye, Türkiye Yüzyılı odaklanması seçim kazanmak için doğru tercih olmuş oldu.

 

Dördüncüsü, tekno-milliyetçilikten teröre karşı mücadele ve devlet bekasına dayalı kentli milliyetçiliği kendisine yeterince çekmeyi başardı.

 

Beşincisi, asgari ücret, EYT ve benzeri popülist açılımlar ile seçmene “Ben size bakarım” mesajını verdi.

 

Altıncısı, Rusya, Katar, Azerbaycan’dan başlayarak ve benzer ülkelerle ekonomik ilişkilere girerek, seçim sonrası büyük bir ekonomik kriz olmayacak mesajını kendi kitlesine verdi.

 

Seçim sonrasında Erdoğan’ı çok zor bir dönem bekliyor. Bu mesajların nereye kadar yaşama geçirileceğini göreceğiz. Ama Erdoğan için öncelik kendisinin seçimi kazanmasıydı.

 

Seçimler bize nasıl bir toplumsal fotoğraf ortaya çıkardı? Kutuplaşma ve ortaklaşma sarkacındaki Türkiye’nin, toplumsal ve siyasal fay hatları nasıl restorasyona tabi tutulabilir? Restorasyon sürecinde Kürt sorununu ve aktörlerini nasıl bir gelecek bekliyor? HDP/YSP’nin 14 ve 28 Mayıs seçimleri süresince izlediği seçim stratejisini nasıl buldunuz? Söylemi, kadrosu, performansı, hataları, açmazları ve güçlü yönleri nelerdi?

 

ÖNÜMÜZDE, TÜMÜYLE KUTUPLAŞMIŞ VE BÖLÜNMÜŞ İKİ TÜRKİYE VAR

 

Seçim sonrası, seçim sonuçlarını gösteren Türkiye fotoğrafı gibi, benim “İki Türkiye” dediğim tablo ortaya çıktı. Önümüzde, tümüyle kutuplaşmış ve bölünmüş iki Türkiye var. 

 

Kürtlerin seçim performansına bakarak “Üç Türkiye” diyebilirsiniz ama ben muhalefetin, geniş anlamda, HDP ve TİP dâhil, ilişkilerini ve beraberliğini devam ettireceğini ve İki Türkiye kavramının öneminin ve geçerliliğinin 2024 Mart Yerel Seçimleri ve sonrası dönemde de devam edeceğini düşünüyorum. 

 

İki Türkiye, bir yönüyle tümüyle kutuplaşmış ve bölünmüş bir Türkiye. Cumhurbaşkanı Erdoğan da nicel, yani rakamsal olarak bu tablonun kendisi için avantajlı olduğunu görüyor.  İki Türkiye tablosunda, kendisinin temsil ettiği Türkiye’nin kazandığı görüşünde. 

 

Erdoğan, 2024 Yerel Seçimlerinde de, muhalefetin temsil ettiği “Öteki Türkiye”yi ne kadar kendi içinde sorunlu hale getirirse, seçimleri kazanma olasılığının o kadar artacağını düşünüyor. 

 

HÜDA PAR, GELECEK 10 YILDA KÜRT SORUNUNU KONUŞMAMIZIN ÖNEMLİ BİR REFERANSI OLACAKTIR

 

Bu bağlamda, örneğin, kendisi için 2024 Yerel Seçimlerinde kritik önemde olan İstanbul’u kazanmak için, Ekrem İmamoğlu’na verilen cezanın onanacağını ve hukuk yoluyla seçimler öncesi İBB yönetimin AK Parti’ye verileceğini düşünüyorum. Bu, Erdoğan için, İstanbul seçmeninin kafasını karıştıracak bir manevra da olacaktır. 

 

HÜDA PAR, bana göre, Süleyman Soylu’nun bir konuşmasında vurguladığı gibi, gelecek 10 yılda Kürt sorununu konuşmamızın önemli bir referansı olacaktır. HÜDA PAR tercihinin sadece seçim kazanmak için değil, aynı zamanda Kürt sorunu tartışması içinde de önemli bir (devlet temelli) stratejik tercih olduğunu söyleyebiliriz. Bir tarafta kayyımlar, diğer tarafta HÜDA PAR ve “Kürt-İslam Sentezi”, 2024 seçimlerinde önümüzde olacaktır. HÜDA PAR ve stratejik rolünü konuşmaya devam edeceğiz.

 

Erdoğan’ın yapacağı bu ve benzeri manevralar karşısında, muhalefetin hareket tarzı ve stratejisi de çok önemli olacaktır. 

 

Muhalefet, İki Türkiye tablosu içinde seçimleri kaybeden Öteki Türkiye’nin, düşüncelerine, duygularına, psikolojisine odaklanmalıdır. 

 

Bu Türkiye, bir yönüyle ülke ekonomisine ve bilimsel üretimine yüzde 70-75 oranında katkı veren; ülkenin gelişmiş ve kilit kentlerinde yaşayan; yerli, millî ve küresel, demokrat ve vatansever kentli Türkiye’yi temsil etmektedir.

 

Diğer taraftan da kadınlar, kız çocuklarından başlayarak geleceğe güvensiz ve umutsuz bakan bir psikolojidedir. 

 

25 milyon sayısında bu kesim, aynı zamanda, seçim kazanan Türkiye’nin içinde de vardır.

 

Muhalefetin yönettiği kentlerin başarılı yönetiminin devamı, 2024 seçimleri için kritik önemdedir. 

 

Muhalefet, 2023 seçimlerini kaybederken, 2024 Yerel Seçimlerinde daha başarılı olma şansına sahiptir. Bu nedenle de, 2023 seçimlerinin muhasebesini hızla yaparak, 2024 Yerel Seçimlerine hazırlanmalıdır. 

 

Bu bağlamda önemli bir odak, İstanbul seçimleri ve Ekrem İmamoğlu’nun İBB başkanlığının hukuk yoluyla elinden alınması sürecine karşı nasıl güçlü durulacağı ve eğer olumsuz ortam doğarsa buna karşı etkili stratejinin ne olacağının belirlenmesidir. 

 

İki Türkiye bence Cumhurbaşkanı Erdoğan için de büyük riskler taşıyan bir tablodur. Ekonomiden başlayarak ülkenin iyi yönetilmemesi, sadece Rusya, Katar ve Azerbaycan gibi ülkelere dayanan dış politika, Batı’dan kopma olasılığı, kadınlarımızın ve kız çocuklarımızın geleceğinin olumsuzlaşması ve Atatürk ismine ve değerine yapılacak saldırılar, Öteki Türkiye’nin daha da kemikleşmesi ve seçim kazanan Türkiye içindeki orta sınıflar arasında da tedirginlikleri artması anlamına gelecektir. Bu da, Erdoğan için, 2024 Yerel Seçimlerini kaybetmekten ülkeyi yönetememeye kadar uzanan bir alanda ciddi bir risk oluşturacaktır.

“SEÇMEN KILIÇDAROĞLU’NU İKNA EDİCİ YAHUT İLHAM VERİCİ BULMAMIŞ GÖZÜKÜYOR”

kampanyayi-masa-degil-lider-yapar

DOÇ. DR. SEDA DEMİRALP-IŞIK ÜNİVERSİTESİ

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)

  • Ad Soyad Giriniz...
    Ad Soyad Giriniz...
    17.02.2015 00:08

    İslam dininden bi haber olanların bu uygulamayı yani ipten geri alınmasını anlamaları mümkün değil

  • ozan
    ozan
    9.05.2013 08:31

    ensonhaberin haberi ve manşeti bu bi kaynak verseydiniz

Resmi İlanlar