Tolga Şardan: Asrın felaketi mi, yoksa asrın ihmali mi?

Kamudaki görevlendirmelerde liyakatı bir kenara bırakarak nepotizm yani adam kayırmacılık uygulamasını tercih eden AKP iktidarının ülkeye yaşattığı son olay Kahramanmaraş depremi oldu ne yazık ki

Tolga Şardan: Asrın felaketi mi, yoksa asrın ihmali mi?
14.02.2023 - 09:11
Kaynak: Haber Merkezi
760

Tüm ülkeyi yasa boğan deprem felaketinin üzerinden bir hafta geçti. Tablo vahametini koruyor. 31 bini aşan kayıp, 100 bine yaklaşan yaralı. Yitirdiğimiz yurttaşlarımızın sayısı 32 bini geçtiğinde -ki bugün itibarıyla geçecek - Cumhuriyet tarihinin en büyük faciası olacak Kahramanmaraş depremi.

24 bin dolayında yıkılan binada 70 bin bağımsız bölümün çöktüğü ifade ediliyor. Göçük altında kalanlarla ilgili tahmin, yaklaşık 120 bin kişi.

13.5 milyon yurttaşı etkileyen depremde, 150 bin civarında depremzede bölge dışına çıkartılabildi. Yüzde 1'den biraz fazla!

Kahramanmaraş ve çevresindeki 10 kenti etkileyen deprem konusunda yer bilimci uzmanlar bir haftadır görüşlerini açıklıyor. Gerçi aynı uzmanlar depremden çok önceleri de görüşlerini ortaya koydular ama AKP iktidarı ve iktidarın yönettiği devlet, kulak arkası yaptı bu konuşmaları.

Deprem kuşağında olduğunu bile bile, yeterli alt yapı fizibilite çalışmaları yapılmaksızın, iktidar bu alanlara özellikle inşaat yatırımı yapılmasına ses çıkarmadı. Bu inşaatların önemli bir bölümünü "bölgeye yatırım" olarak gerçekleştirdi iktidar.

Fay hattının üzerine inşa edilen havalimanı, otoyollar, duble yollar, kamu binalarının yanı sıra yap -satçı müteahhitlerin malzeme, işçilik ve işletme maliyetlerini minimumda tutan zihniyetle yaptıkları konutlar, kamu kurumlarınca inşaatlara "gözü kapalı" verilen izinler, vahim tablonun gerçekleşmesindeki başat faktörler.

Geride kalan bir haftaya bakıldığında, devletin dolayısıyla da iktidarın ilk müdahalede yetersiz kaldığı aşikâr maalesef. Her ne kadar ilk saatlerden itibaren kabine üyeleri sahaya çıkmış olsa da, deprem kuşağında olduğu bilinmesine rağmen afet süreçlerinde devreye girmesi beklenen Kızılay ve AFAD'ın yeterli alt yapı hazırlığını bölgede yapmamış olması kabul edilebilir durum değil.

Devlet; askerin ikinci gün, yardım kuruluşlarının ise ancak üçüncü gün devreye girebilmesiyle sahada görüldü. O da her yerde değil! Deprem bölgesinin dışında kalan kentlerdeki yardımseverler, devletten çok daha çabuk harekete geçti.

Bu arada iktidarın trollerini es geçmek olmayacak. İnsanlar can derdindeyken, depreme ellerinden geldiği kadarıyla katkı vermeye çalışan yüzbinlerce yardımseverin desteğini hiçe sayarak, depreme hazırlıksız yakalanan iktidarın gediklerini kapamak amacıyla sahaya çıkan bu isimleri tarih yazıyor kuşkusuz.

İktidara yönelen tepkileri, devleti kutsamaya çevirip, her geçen gün artan eleştirileri iktidara değil de devlete yönlendirmeye çalışmaları en hafif haliyle yitirdiklerimizin anısına saygısızlıktan öteye geçmiyor.

Hedefteki AFAD

Depremde yetersiz kalması ve zamanında gereken reaksiyona geçmediği için eleştirilen kurumların başında hiç kuşkusuz İçişleri Bakanlığı bünyesindeki AFAD var.

Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın talebi doğrultusunda 2009'da Başbakanlık bünyesinde kuruldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne (CHS) geçişle birlikte İçişleri Bakanlığı çatısı altına alındı.

Halen İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Tanzanya Büyükelçisi Dr. Mehmet Güllüoğlu, kurumun başkanlıklarını yürüttü. Ersoy ve Oktay CHS öncesi, Güllüoğlu ise, hem CHS öncesinde hem de CHS sonrasında görev yaptı.

Güllüoğlu, görev yaptığı dört yıllık başkanlık döneminin son üç yılında, İçişleri Bakanı Soylu ile çalıştı. Soylu'nun tercihi değildi!

Güllüoğlu'nun Tanzanya'ya büyükelçi yapılmasının ardında iktidarın sadece Güllüoğlu'na paye vermek istemesi olmasa gerek. Aldığım bilgiye göre; Güllüoğlu, AFAD'ın yönetiminde Soylu ile fikir ayrılığına düştü ve Darüsselam'a büyükelçi atanarak bugün yaşananlara ortak olmak istemedi.

Ardından da, eli rahatlayan Soylu, şimdiki başkan Yunus Sezer'i Kırıkkale Valiliği'nden AFAD Başkanlığı'na atadı. Sezer, bakanlıkta Soylu ile birlikte çalışan isimlerden. Kırıkkale Valisi olmadan önce İçişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı idi.

Sezer'in AFAD Başkanı olduğu kararnamenin yayımlandığı dönemde 5 Ekim 2021'de Büyüteç'te şunları yazmıştım:

"Atama kapsamında Kırıkkale Valisi Yunus Sezer AFAD Başkanı yapıldı. Sezer vali olmadan önce Strateji Geliştirme Başkanı olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yakın çalışma ekibi içindeydi.

Bakanlık Strateji Geliştirme Başkanlığı'nın önemli görevleri var:

Mesela, bakanlık bütçesi ve yatırım programını hazırlayıp bu süreci yürütmek bu birimin görevi.

Mesela, bakanlığın ayrıntılı harcama programını hazırlamak başkanlığın görev alanı içinde.

Başkanlığın bakanlığın stratejik programını hazırlamak gibi görevleri de olmasına karşın, para işlerini doğrudan yöneten başkandı Sezer.

Kırıkkale Valisi olduktan sonra aklı Ankara'da kalmıştı. Sık sık başkente yolu düşüyordu. Yakın çevresine göre, gönlü yine Soylu ile birlikte karargâhta çalışmak istiyordu Sezer'in.

Soylu, ekibinin eski isminin kalbini kırmadı ve vali kadrosuyla birlikte Sezer'i bu kez AFAD Başkanı olarak atadı.

AFAD'ın büyük bütçeli ihalelerine, harcamalarına ve yatırımlarına bakıldığında, Bakan Soylu ve bakanlık uygulamalarının istikametinde kurumun bütçesini yönetecek bir isme ihtiyaç vardı.

Para ve strateji konularını geçmişte Soylu'nun istediği biçimde yönetmeyi başarıp vali olan Sezer, bu amaçla AFAD Başkanı yapıldı.

Ayrıca, kulislerde AFAD'ın bakanlık statüsüne dönüştürüleceği yönünde iktidarın çalışma yapacağı bilgisi ve Soylu'nun da bu bakanlığa kaydırılacağı iddia ediliyor.

Eğer süreç böyle işlerse Soylu, ilk iş güvendiği ismi şimdiden AFAD'ın başına getirdi."

Sezer hakkında bir bilgi daha vereyim:

2022'in başında yine İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı bünyesinde ortaya çıkartılan vatandaşlık işlemlerindeki yolsuzluklar iddiaları çerçevesinde suç örgütlerin Ankara – Kırıkkale – Kırşehir hattında faaliyet gösterdikleri savcılık iddianamesine yansımıştı.

Söz konusu olaylar yaşanırken Kırıkkale Valisi kimdi dersiniz? Bildiniz, bugünün AFAD Başkanı Yunus Sezer!

Daire başkanı neden istifa etti?

Yeri gelmişken bir bilgi daha vereyim: Geçen ekimde AFAD'da üst düzey yöneticilik yapan Dr. Murat Nurlu görevinden istifa etti.

Nurlu, bir süredir AFAD'da Deprem Dairesi Başkanı olarak görev yaptı. İstifasını kendisi duyurdu. 1992'deki Erzincan depremi ile saha çalışmalarına başlayan afet ve deprem konusunda uzman olarak bilinen Nurlu neden istifa etmiş olabilir?

Nepotizmin izleri

Depremle birlikte AFAD yöneticisi İsmail Palakoğlu'nun konumu tartışılmaya başlandı. Mesleki kariyerinde afetle mücadele etmemiş bir isim olan Palakoğlu'nun din üzerine çalışmalar yapması nedeniyle iktidar tarafından AFAD'da Afetlere Müdahale Genel Müdürü olarak görevlendirilmesi muhalefetin tepkisini çekti.

Sadece Palakoğlu mu acaba böylesi önemli görevlere getirilenler?

Büyüteç'te 17 Ocak 2023'te AFAD'a yapılan atamaları gündeme getirdim. Yazının linki burada.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un kayınbiraderi Soylu tarafından AFAD'da Barınma ve Yapı İşleri Genel Müdürü yapıldı!

Linki açıp yazıyı okuduğunuzda bir başka ilginç atamayı da okuyacaksınız.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik Çubuk'ta şehit cenazesi sırasında linç girişimi yaşandığı 2019'da Çubuk Kaymakamı olan Uğur Sezer AFAD'da başkan yardımcısı yapıldı.

Bakanlığın "parlak ve gelecek vaat eden" bürokratı olarak bilhassa Bakan Soylu'nun danışmanlığını yürüten Sezer, çabalarının karşılığını AFAD Başkan Yardımcısı olarak aldı.

Kamudaki görevlendirmelerde liyakatı bir kenara bırakarak nepotizm yani adam kayırmacılık uygulamasını tercih eden AKP iktidarının ülkeye yaşattığı son olay Kahramanmaraş depremi oldu ne yazık ki.

Soylu neden ortada yok?

Bu arada AFAD'dan ve afetle genel koordinasyonundan sorumlu İçişleri Bakanı Soylu, eskisi kadar kamuoyunun öne çıkmıyor nedense.

Muhtemel ki, bir yerlerden işaret almış gibi. Çokça ortalıkta gözükmemesi tavsiye edilmiş belki de.

Hafta sonunda dikkat çeken bir olay yaşandı. Soylu, depremle ilgili açıklama yaparken canlı yayındaki AHaber birden yayınını sonlandırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı ve Soylu'nun parti içindeki siyasi rakibi Berat Albayrak'a ağabeyinin yönetimindeki haber kanalının yayınını sonladırmasının anlamı vardır mutlaka.

Soylu depremin yaşandığı bölgelerde kamu asayişi yönünden sıkıntı olmadığını açıkladı. Hatta bir ayakkabıcı dükkanı örnek verdi. Ancak sonrasında yapılan açıklamalar kamu güvenliğinden sorumlu kabine üyesini zor durumda bırakacak türden. Pazar günü yağma ve hırsızlıktan 230 şüphelinin yakalandığı bizzat yetkili kurumlarca açıklandı.

Şili nasıl başardı?

Türkiye gibi depremlerle yaşayan bir ülkeden örnek verip Büyüteç'i bitireyim.

Aynı coğrafyada olmadığımız ve ülkeden 15 bin kilometre uzaktaki Şili'nin depremle nasıl başa çıktığını anlatan bir makale pazar günü T24'te yayımlandı.

Güney Amerika'yla ilgili bilimsel çalışmaları bulunan Akademisyen Esra Akgemci'nin "Şili ve Türkiye: Binalar yaşatır, binalar öldürür" başlıklı yazısı ilginç ve önemli bilgileri içeriyor.

Linkini buraya bıraktım.

Yazıda, Türkiye ile benzer konumda olan Güney Amerika ülkesinin deprem sorunundan nasıl kurtulduğunun detayları mevcut.

Fazla detaya girmeden; ülke yönetimin depremle baş edebilmek için yıllar içinde nasıl bir yol haritasını uyguladığı anlatılıyor yazıda. Okumanızı öneririm, naçizane.

Türkiye'de yaşanan "Asrın felaketi mi? Yoksa Asrın ihmali mi?" Kararı siz verin...


Editör: N. Cingirt
Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums