Çalan müteahhitler, liyakatsiz bürokrasi, lakayt yerel yönetimler ve vurdumduymaz siyaset

Binlerin yaşamına, on binlerin yaralanması neden olan enkazın asıl nedeni, fay hareketlenmesinden çok "hileli" inşa edilen yapılar, hileden para kazanmayı ticari başarı gören müteahhitler, hileli yapılaşmaya zemin hazırlayan yerel yönetimler ve kamu kurumları, depremle mücadelede liyakata bakılmaksızın görevlendirilen kamu personeli ve olan biteni seyreden vurdumduymaz siyaset

Çalan müteahhitler, liyakatsiz bürokrasi, lakayt yerel yönetimler ve vurdumduymaz siyaset
10.02.2023 - 05:23
Kaynak: Haber Merkezi
775

Pazartesi gününe doğal afet haberiyle uyandı ülke.

Kahramanmaraş merkezli ve 10 kenti etkileyen depremin duyulduğu andan bu yana herkes televizyon ekranlarına kilitlenmiş halde. Fakat tablonun vahameti her geçen dakika daha artıyor maalesef.

Bu coğrafyanın yaşadığı en büyük deprem felaketinin üzerinden beş gün geçti. Arama ve kurtarma, enkazdan kurtulanlara yapılan müdahaleler henüz devam ediyor.

Sahadaki tansiyon azalmış değil. Aksine enkazdan çıkan her cenazeyle daha da yükseliyor.

Kent merkezleri ve önemli ilçelerde arama ve kurtarma çalışmalarına öncelik verilirken, an itibarıyla daha köylere ulaşılabilmiş değil.

Yıkıntıların altından canlı kurtarılanlar sevinç yaratıyor ancak uzmanlara göre halen toprak altında binlerce yurttaş var.

Büyüteç'i kaleme aldığım dün öğleden sonra açıklanan ölü sayısı 14 bini geçti. Yaralı sayısı 65 bin dolayında. Hafta başına kadar muhtemel ki, ölü sayısı 20 bini bulacak. Yaralı sayısı ise, 100 bine doğru artacak.

İklim nedeniyle yaralıların büyük bölümü soğuktan etkileniyor kuşkusuz. Özellikle hipotermiye karşı tedavi edilmeleri gerekiyor.

Hükümet, sürecin kontrol altında tutulduğu yönünde manevralar yapmaya çalışıyor olsa da bölgeden gelen haberler durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor.

Kaos hâli devam ediyor.

AFAD'a eleştiriler

Biraz geriye gidelim, yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 2020'deki Elazığ depreminden hemen sonra bölgedeki yaşanması beklenen deprem hakkında hiç durmaksızın açıklamalar yaptı.

Bilimsel verileri açıkça kamuoyu ile paylaştı.

Görür depremden üç gün önce yaptığı uyarıda olası depremi haber verdi. Yetmedi, önceki gün katıldığı bir televizyon programında şu değerlendirmeyi yaptı:

"Maraş civarında olan bu depremler ve fayların stresi göz önüne alındığında Adana havzası ve İskenderun yöresinin dikkatle ele alınmasını öneririm. Bunun dışında Marmara Denizi'nin güneyi, Çanakkale ve Bursa'nın da dikkatli olması gerekiyor. Keza İzmir yarımadası ve çevresi… Akdeniz kıyılarımızda Antalya, Muğla bölgesindeki kıyı kesimleri dikkatli olmalı.

Kuzey Anadolu Fayı üzerinde Erzincan, Bingöl, Karlıova arasındaki bölgede büyük bir deprem bekliyoruz. Endişe ettiğimiz bir saha. Jeolojik verilere göre, Hakkâri'de sıkıntı olabilir. Bizim dile getirdiğimiz büyük depremler, 6 ve üstü diye düşünülebilir."

Görür ve diğer yer bilimcilerin uyarı niteliğindeki açıklamaları, bir magazin ikonu ya da futboldaki hakem hataları kadar karşılık bulmadı. Ne toplumda ne de hükümette. Öylesine bir ilgisizlik ve atalet hâli var.

Bilimsel verileri kullanmaktan kaçınan iktidar, deprem sonrası faaliyetleri İçişleri Bakanlığı'na bağlı AFAD üzerinden yürütmeye çalışıyor.

Çalışıyor dedim, zira öncesiyle ilgili hiç bir hazırlığın yapılmadığı tüm çıplaklığıyla ortada.

AFAD'ın depreme hazırlık boyutunda nasıl zayıf ve yetersiz kaldığını da acı biçimde tecrübe ettik.

Özellikle Elazığ depreminden sonra ortaya konulan Elazığ - Hatay arasındaki fay hattı üzerindeki büyük yerleşim birimlerinde AFAD'ın yeterli alt yapıyı kurmadığı anlaşıldı. Fay hattındaki kentlerde olası depreme yönelik personel, araç, gereç, iş makinesi, temel ihtiyaç maddeleri, çadır gibi malzemelerin yeterli miktarda hazır olmadığı gün ışığına çıktı

Depremin ilk iki günü sonrasında AFAD yetkililerini ekranlarda pek göremedik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgeye yaşananları bizzat gördü. Eksiklikleri tespit etti. Yaşananların ardından AFAD'da yeni bir organizasyon yapılması gündeme gelecektir.

T24'te dün ilginç bir haber vardı. Daha önce Kızılay ve AFAD Başkanlığı'nı yürüten ve sonrasında Tanzanya Büyükelçisi olan Dr. Mehmet Güllüoğlu apar topar Türkiye'ye çağrıldı.

Böylesi süreçlerde tecrübesi olan Güllüoğlu, Adana'daki koordinasyon merkezinde görev aldı.

Bakarsınız, Güllüoğlu bir kez daha AFAD'ın başına geçer!

EMASYA protokolü ve 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun verdiği yetki

Deprem felaketinde hükümetin eleştirildiği konular arasında TSK personelinin depremden sonra sahaya çıkarılmaması oldu.

1999 Marmara depremi sırasında Mehmetçik, olayın akabinde enkaz kaldırma ve kurtarma faaliyetlerinin yanında yerleşim yerlerinin güvenliğinde görev aldı.

Kahramanmaraş depremi sonrasında ise TSK, ancak ikinci gün alana çıkabildi. O da sosyal medya üzerinden başlayan kamuoyu baskısı sonrasında.

Geçmişte yaşanan benzer olaylar sırasında TSK personeli yürürlükteki EMASYA protokolü sayesinde olaylara müdahale edebiliyordu.

1999'daki depremde de bu protokol çerçevesinde asker, olay yerinden sorumlu olan garnizon komutanının talimatıyla görev başındaydı.

Ancak AKP, darbe girişimine zemin hazırladığı gerekçesiyle 5442 sayılı İller İdaresi Kanunu'nda 2013'te yaptığı yeni düzenlemeyle, TSK'nın doğal afetler ve benzeri olaylarda saha inmesi için il valisinin yazılı talimat vermesi koşulunu getirdi. Acil hallerde ise yine valinin sözlü talimatıyla askerin çalışmalarda görevlendirilmesi ön görüldü.

Deprem sırasında görüldü ki, ortaya çıkan ağır hasar ve sert hava koşullarında her saniyenin önemine karşın hiçbir ilin valisi protokolle kendilerine verilen yetkiyi kullanmayı tercih etmedi.

Kaldı ki; yine aynı yasanın 1 inci maddesinin (c) fıkrasında; "İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır." hükmü var. Valiler bu hüküm gereğince illerde her türlü talimatı vermekle yetkili. Ancak bu hüküm gereğince de valiler TSK'yı alana çıkarmayı uygun bulmadı.

Bunun adına; isterseniz askeri sahaya sürme cesaretsizliği, isterseniz işi Ankara'ya bırakma tercihi, isterseniz sivil otoriteyi yetkili kılma hali deyin. Fakat askerin sahaya çıkması en azından kamu güvenliğinin sağlanması, özellikle temel ihtiyaç maddeleri satışı yapan işyerlerine yönelik yağma olaylarının önlenmesini sağlayacaktı.

Bu olanak kullanılamadı.

* * *

Pazartesi sabahı başlayan deprem sürecinde yaşanan sıkıntıların temel gerekçesi yazının başlığında.

Binlerin yaşamına, on binlerin yaralanması neden olan enkazın asıl nedeni, fay hareketlenmesinden çok "hileli" inşa edilen yapılar, hileden para kazanmayı ticari başarı gören müteahhitler, hileli yapılaşmaya zemin hazırlayan yerel yönetimler ve kamu kurumları, depremle mücadelede liyakata bakılmaksızın görevlendirilen kamu personeli ve olan biteni seyreden vurdumduymaz siyaset.

Ölenlere mi üzülelim? Enkazdan kurtulanlara mı sevinelim?

Coğrafyanın kader olduğu bir kez daha görüldü bu topraklarda.

Tolga Şardan


Editör: N. Cingirt
Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums