Irak bölünmüş durumda; Suriye de bölünebilir; sıra Türkiye’ye gelir mi?

  • 9.08.2012 00:00

 Türkiye üniter olarak kalmakta direnirse mi bölünür? Yoksa İspanya örneğindeki gibi, güçlü bir ‘özerk yapı’yla ya da ‘federasyon’la mı bölünmekten kurtulur, birliğini korur ve büyür? Büyümek ne demek? Türkiye’nin örneğin Irak Kürtleriyle bir federasyon çatısı altında birleşmesi...

 

Irak bölünmüş durumda. Bir yanda Şiiler, diğer yanda Sünniler, öbür yanda Kürtler. Ne iktidarın ne de petrolün paylaşımında anlaşabiliyorlar; bölünme derinleşiyor.
Suriye de bölünebilir.
Sıra Türkiye’ye gelir mi?
Türkiye üniter olarak kalmakta direnirse mi bölünür?
Yoksa İspanya örneğindeki gibi, güçlü bir ‘özerk yapı’yla ya da ‘federasyon’la mı bölünmekten kurtulur, birliğini korur?
Fransa’nın cumhurbaşkanlarından Mitterrand’ın 1980’lerin başındaki sözünü anımsıyorum:
“Düne kadar sıkı merkeziyetçi bir devlet yapısıyla Fransa’nın birliğini korumuştuk. Artık tam tersini yapmak, sıkı bir ademi merkeziyetçilik uygulamak zorundayız.”
Özetle:
Üniter kalmakta direnen bir Türkiye küçülür, özerk ya da federatif bir Türkiye büyür mü?
Küçülmek ne demek?
Türkiye Kürtlerinin Irak Kürtleriyle kaderini birleştirmesi...
Büyümek ne demek?
Türkiye’nin Irak Kürtleriyle, Suriye Kürtleriyle bir federasyon çatısı altında birleşmesi...
Ama ya büyüyeyim derken karşında büyük Kürdistan’ı bulursan?..
Bu konular acaba değişik senaryolar halinde ‘devletin zirveleri’nde konuşuluyor mu?
Konuşulduğunu söyleyenler var.
PETROL  VE  KÜRTLER...
Peki ya enerji, petrol...
Bu konu Türkiye’nin Kuzey Irak ya da Irak Kürdistanı’na bakışını nasıl etkiliyor?
Irak’ın neredeyse Suudi Arabistan kadar petrol zenginliği var. Bu açıdan Musul ve Kerkük’ün yanısıra Kuzey Irak’taki ham petrol rezervlerinin de olağanüstü zengin olduğu ortaya çıktı.
Devletin zirvelerinde bunun Türkiye açısından ne anlama geldiğinin çok iyi farkında olanlar var.
Hiç kuşkusuz Irak Kürtleri de üstünde oturdukları bu zenginliğin kendileri için bir refah ve gelecek garantisi olduğunu iyi biliyorlar.   
Kısacası:
Türkiye de, Irak Kürt yönetimi de, karşılıklı iyi ilişkilerin her iki tarafın da çıkarına olduğunun bilincindeler.
Bu nedenle, devletin zirvelerinde esintiler öyle ki, Kuzey Irak’taki petrol zenginliği konusunda Türkiye -Amerika dahil- kimseye meydanı boş bırakmak niyetinde değil.
Peki ya PKK?..
PKK’nın varlığı iki taraf için de bir çıban başı değil mi?
Öyle tabii. Barzani olsun, Talabani olsun Irak’lı Kürt liderler 1990’lardan beri PKK’nın Türkiye’yle başlarını belaya sokmasına karşı çıkıyorlar.
Ama her seferinde Türkiye’ye dönüp, “Sen de birşeyler yap artık!” demeye devam ediyorlar. Yıllardır bu böyle, hiç değişmiyor.
Nedir o birşeyler yapmak?
Kürt sorununu barışçı çözüm rayına oturtacak adımlar...
ERDOĞAN’I  İKNA ETMEDEN...
Kürt sorunu böyle bir çözüm rayına oturmadan Türkiye’nin etkili bir rol oynaması, bölgesel güç olması mümkün mü?
Hayır.
Devletin zirvelerinde de bu gerçek görülüyor mu? Görülmediği söylenemez ama...
‘Ama’sı ne?
Başbakan Erdoğan’ın bugünkü halleri, 2014 hesapları öyle ki, Kürt sorununun çözüm rayına sokulması ihtimaline kapıyı aralamıyor.
Erdoğan bugün artık ‘Kürt sorunu’nun varlığını bile kabul etmiyor, “Kürt kökenli vatandaşlarımın sorunları var” demekle yetiniyor.
Erdoğan’ı ikna etmeden Kürt sorunu konusunda bugün yol almak hayaldir.
Peki, ikna edilebilir mi?
2014’ten önce çok zor.
Çankaya’ya çıktıktan sonra belki.
Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorunuyla ilgili olarak ikna edilebileceği konusunda iyimserler de, kötümserler de var devletin zirvelerinde...
Kimi de diyor ki:
“Geçmişte olmadık virajlar almış, umulmadık dönüşler yapabilmiş, Kandil’in temsilcisinin karşısınaOslo’da kendi özel temsilcisini -bugünkü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı- bile oturtacak kadar siyasal cesaret sergilemiş bir Erdoğan yine şaşırtabilir.”
Olabilir.
Ama 2014’ten önce değil.
2014 sonrası da belki...
İDRİS  NAİM ŞAHİN’LERLE...
Erdoğan’ın bugün sergilemekte olduğu aşırı milliyetçi-muhafazakar söylemle, yakın çevresindeki bazı kurmaylarının zihniyet dünyasıyla, İdris Naim Şahin’leriyle Türkiye’de Kürt sorununun barışçı çözüm rayına oturtması uzak ihtimaldir.
Ancak, hayatın gerçekleri devletin zirvelerini de anlaşılan etkiliyor. Kürt sorunu çözüm rayına sokulmadan Türkiye’nin yalnız içte değil, dışta da ‘manevra alanı’nın sınırlı kalacağına dair ‘düşünce egzersizleri’nin etki alanı genişliyor devletin zirvelerde...
Peki ya PKK?
PKK gözardı edilerek Kürt sorunu çözüm rayına girer mi?
Hayır girmez.
Devletin zirvelerinde de PKK’nın artık gözardı edilemeyeceğini  görenler elbette var, hatta sayıları çoğalıyor.
Fakat neyin nereden tutulacağı konusunda kafalar bugün de karışık. PKK’sız çözüm olmaz diyorlar ama nasıl olacak dendi mi farklı sesler kulağa çalınıyor.
PKK’YI  ÖCALAN’SIZ BÖLMEK!
Kafalara takılı bir soru:
Öcalan’ın devre dışı kalması PKK’yı nasıl etkiler?.. Böler mi PKK’yı?..
Bu soru devletin zirvelerinde varlığını koruyor. Yani böl ve yönet refleksi devam ediyor ya da hâlâ gücünü koruyor.
1999’dan itibaren PKK’yı Öcalan’la bölmek fikri vardı, şimdi de galiba Öcalan’sız...
Ya da örneğin bir on yıl sonra PKK’nın bugünkü lider kadrosunun yetmişli yaşlara geleceği, böylece PKK’nın kaosa sürüklenebileceği gibi beklentiler, senaryolar da yazılıyor galiba...
İRAN FAKTÖRÜ...
Devletin zirvelerinde, sanıyorum, İran önplana çıkmaya başlamış. PKK, Suriye ve Irak konularında Türkiye karşısında Şii İran’ı her geçen gün daha çok buluyor çünkü...
Örneğin son olarak Şemdinli’de PKK’ya, Irak’ta Şii Başbakan Maliki yönetimine, Suriye’de Beşşar Esad’a İran desteği, anlaşılan, her geçen gün Ankara’nın canını fena halde sıkıyor. Bir zamanlarnükleer anlaşmazlık bağlamında İran’a kol kanat geren Türkiye’nin havası şimdi değişmiş durumda...
Devletin zirveleri derken söz uzadı.
Frene basıp başa döneyim.
END GAME VAR MI?
Devletin zirvelerinde Kürt sorunuyla ilgili bir end game var mı?
Bu İngilizce deyim, nihai oyun planı diye çevrilebilir Türkçeye.
Var mı Ankara’da bu?
Yoksa kolayına mı kaçılıyor? Dağda PKK’yı kovalarız, şehirde KCK’yı içeri tıkarız, bu iş ancak böyle biter mi yani? Şimdilik görünen o ki, daha çok kolayına kaçılıyor.
Ama demin de söylediğim gibi, hayatın gerçekleri eninde sonunda bir ‘end game’i devletin zirvelerine dayatabilecek.
Yazımın başındaki soru:
Türkiye üniter kalarak mı birliğini korur, yoksa tersi mi?..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums