Barış durağında tuzaklara direnmek!

  • 16.01.2013 00:00

 İktidardan muhalefete, Ankara’dan İmralı’ya, Kandil’e kadar suyu bulandırabilecek tavırlardan kaçınılacağına dair bazı belirtiler var. Diyarbakır’da yapılacak olan cenaze töreni büyük önem taşıyor. Dökülen bunca kan ve gözyaşından sonra, en başta bu acıyı yaşayanların ‘barış durağı’nda her türlü provokasyona karşı uyanık olmaları şarttır.

Başbakan Erdoğan’ın dün partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmasının bazı bölümlerinin altını çiziyorum.

Yeni değil söyledikleri.
Ama yeni olmasa da önemli.
Çünkü ‘barış’la ilgili.
Öyle bir dili var konuşmanın. Karşısındakileri anlamaya çalışan, kendini onların yerine de koymaya dikkat eden bir üslup içinde konuşuyor.
Böylesine bir söylem, eğer kalıcı olabilirse, bu ülkede barış ve demokrasiye açılabilecek yollara yeni taşlar döşeyebilir.
Şu satırların altını çiziyorum:
“Biz 1980’lerde Diyarbakır zindanlarında nelerin yaşandığını çok iyi biliyoruz. İşkenceciler aynaya baktıklarında, aynadaki görüntüleri bile kendilerinden utanmıştır.
Ama ben burada bir şeyi söylemek zorundayım. Bu ülkede insanlar düşüncelerinden inançlarından dolayı sadece Diyarbakır zindanında zulüm görmediler. Mamak’ta, Metris’te de, dışarıda da farklı gruplara vahşet yaşatıldı.
Namaz kılıyoruz diye bizimle alay ettiler. İmam hatipliyiz diye bizi aşağıladılar. Sakalı olanı, selamün aleyküm diyenleri bile ötelediler.
Kitaplarımız yasaklandı. Gazetelerimiz, dergilerimiz, partilerimiz kapatıldı. Bizzat benim en yakın arkadaşlarım kalleşçe şehit edildiler. Eşi başörtülü olduğu için işinden atılanlar oldu.
Birileri Diyarbakır zindanlarında feryat ederken, bizler de büyük Türkiye hapishanesi içinde, öz vatanında parya muamelesi gördük.
Ama dikkatinizi çekiyorum.
Biz hiçbir zaman elimize silah almayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Sokağa çıkıp anarşi üretmeyi aklımızdan geçirmedik.”
Erdoğan’ın sözleri böyle.
Yaşadığımız döneme damgasını eğer barış vuracaksa, bu söylem yerindedir.
Sayın Başbakan, demokratik açılım ve Oslo süreçlerinden sonra bir daha siyasal risk alıyor.
Evet öyle.
Bu yolda ne kadar kararlı, nereye kadar gidebilir, nihai oyun planı var mı, şimdilik bilemiyoruz.
Soru işaretleri az değil.
Ama soru işaretleri yalnız Erdoğan’la ilgili değil. İmralı süreci yakın zamanda eğer bir ‘barış süreci’ne dönüşebilecekse, Erdoğan’ın dışındaki siyasal oyuncuların da yapıcı roller üstlenmeleri gerekiyor.
Bu pencereden bakınca gelişmeler olumsuz değil.
‘Kan’ı siyaset olarak belleyenler, barışla biteceklerini gayet iyi bildikleri için kan ve gözyaşının devamından yanalar.
Barış düşmanlarını geçiyorum.
Genel hava olumlu.
Üstelik o lanet olası ‘Paris suikastı’na rağmen olumlu...
Bugün aklı başında hiç kimse tuzağa düşmek istemiyor. ‘Barışa sabotaj’dan sakınmak, önde gelen oyuncularda genel bir sorumluluk olarak dikkati çekiyor.
Şu da söylenebilir:
Geçmişten çıkarılan bazı dersler önümüzü aydınlatmaya başlamış durumda...
İktidar ve muhalefet odaklarında ihtiyatlı bir hava esiyor. İktidardan muhalefete, Ankara’dan İmralı’ya, Kandil’e kadar suyu bulandırabilecek tavırlardan kaçınıldığına, kaçınılacağına dair belirtiler var suyun yüzünde...
Bu açıdan Diyarbakır’da yapılacak cenaze töreni de hiç kuşkusuz büyük önem taşıyor.
Yaşanmakta olan büyük acının barışa karşı bir tuzağa, bir sabotaja dönüşmemesi konusunda ilgili herkes sorumlu davranmak zorunda... 
Acılar olgunlaştırır!
Hayatın belki de en acımasız gerçeklerinden biri budur.
Dökülen bunca kan ve gözyaşından sonra, en başta bu acıyı yaşayanların ‘barış durağı’nda her türlü provokasyon ve tuzağa karşı uyanık olmaları barış adına en büyük görev ve sorumluluk olacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums