- 5.01.2013 00:00
Evet iyimser olmak istiyorum. ‘İmralı süreci’ hayırlı olsun! Taraflarda eğer ‘sonuna kadar gidileceği’ne dair kararlılık ve ciddiyet, siyasal irade ve cesaret, muhtemel provokasyonlara karşı direnç ve uyanıklık ve de sabır varsa, işte o zaman Türkiye en yakıcı sorundan kurtulacak, hatta ‘kendi kaderini gerçekten eline alarak’ kendi önünü çok daha fazla açacak demektir.
Sözü uzatmak gerekmiyor: ‘İmralı süreci’ hayırlı olsun! Taraflarda eğer ‘sonuna kadar gidileceği’ne dair kararlılık ve ciddiyet...
Siyasal irade ve cesaret...
İçten ve dıştan olabilecek provokasyonlara karşı direnç ve uyanıklık...
Ve de sabır varsa...
İşte o zaman Türkiye, bu toprakların insanını çok uzun yıllardır kanatan en yakıcı sorundan kurtulacak, hatta kendi kaderini gerçekten eline alarak kendi önünü çok daha fazla açacak demektir.
İyimser olmak istiyorum.
Aşağıda eski bir yazım var, yakın geçmişin hataları üzerine. 10 Aralık 2009’da bu köşede çıkan demokratik açılımda 10 yanlış başlıklı yazımı işe yarayabilir düşüncesiyle bir kez daha yayımlıyorum.
* * *
YANLIŞ 1
Demokratik açılım bir süreçtir. Bugünden yarına, öyle beş altı ay içinde bitecek kısa vadeli bir süreç değildir ama... Uzun sürebilecek zahmetli bir yolculuktur. İlgili tüm taraflar için de zaman, sabır ve siyasal kararlılık gerektiren bir ‘barış yolculuğu’dur. Bu noktanın tam anlaşılamıyor olması, yanlışlardan biridir.
YANLIŞ 2
Demokratik açılım, Kürt sorunuyla silah ve şiddetin bağını koparmayı amaçlıyor. Bunun olabilmesi için de PKK’lıların silahlarını bırakıp dağdan inmeleri gerekiyor, öyle değil mi? Peki nasıl inecekler? Dağa neden çıktılar, niye inecekler? Kandil Dağı’nda Murat Karayılan, geçen mayıs ayı başında bana, “Otuz yıl önce dağa piknik yapmak için çıkmadık ki!” demişti. Sorun dağdakilerin inmesiyle barışçı bir çözüm yoluna girecekse, PKK ve bazı istekleri tümüyle görmezlikten gelinebilir mi?
YANLIŞ 3
Elde silah dağa çıkmış, otuz yıldır şiddet ve terörü siyaset aracı olarak benimsemiş bir örgüt, hele Türkiye koşullarında, bir hükümet tarafından muhatap alınabilir mi?.. PKK’nın doğrudan ya da açıktan muhatap alınamayacağı malum. Bunu onlar da biliyor. Nitekim, Murat Karayılan mayıs ayındaki Kandil röportajımda, “PKK değilse Öcalan, o değilse DTP, DTP değilse akil adamlar”diyerek değişik seçeneklerden söz etmişti. Demokratik açılım eğer sonuç verecekse, bu PKK’nın dağdan inmesi demektir. Bu durumda PKK görmezlikten gelinebilir mi? Üçüncü yanlış bu soru işaretinde kıvrılıyor.
YANLIŞ 4
PKK’lı, DTP’li çevreler diyor ki Erdoğan hükümetine: “Siz Obama’yla, Barzani’yle birlik olup bizi tasfiye etmek istiyorsunuz, bizi dikkate almıyorsunuz. Bizleri yok sayarak bizi tasfiye edemezsiniz.” DTP’li yetkililer, örneğin Ahmet Türk, hükümetin kendilerine diyalog penceresi açmadığını söylüyor. Bir yanlış da bu...
YANLIŞ 5
Demokratik açılım, Kürt meselesinde çözüm kapısını açacaksa, şunu yazın bir kenara, Öcalan da yok sayılamaz. Onun İmralı’dan vereceği işaretler olmadan silahların susması uzak ihtimaldir. PKK’ya ‘terör örgütü’, Öcalan’a ‘Terörist başı’ diyebilirsiniz, ama bununla bir yere varamazsınız.
YANLIŞ 6
Açılım konusunu düşünürken, bir başka temel yanlışı daha gözönünde tutmak lazım: Kürt sorunuyla PKK’yı birbirinden ayırmak! PKK bunca yıldır ayakta durabiliyorsa, Kürtlerin arasında kök saldığı içindir, ciddi bir toplumsal tabana ve sivil toplum desteğine sahip olduğu içindir. Bu nedenle, terörle mücadele deyip dağda PKK’lı öldürürken, ovada Kürtleri yanına alabileceğini, Kürt sorununu çözüm rayına oturtacağını sanmak bir başka yanlışa işaret eder. Bunca yıl sonra Kürt sorunuyla PKK’yı birbirinden ayırmak gerçekçi bir beklenti olmaktan uzaktır çünkü...
YANLIŞ 7
Önceliklerle sonralıkların birbirine karıştırılması da bir başka yanlıştır. Atılacak adımların, yapılacak isteklerin kolayından zoruna doğru ve de uzun zamana yayılarak gündeme getirilmesi gerekir. Yoksa daha işin başında, en olmayacak taleplerle ortaya çıkmanın, sonra da feryat etmenin herhangi bir inandırıcılığı olamaz. Siyaset önce mümkün olabileni yapmaktan geçer.
YANLIŞ 8
Düğmeye basıp İstanbul’da, Diyarbakır’da, Hakkâri’de çocukları, gençleri ellerinde molotofkokteylleriyle, taşlarla sokağa salmak, bir Serap’ın, bir Aydın’ın acı ölümleriyle vicdanları sarsan gelişmelere yol açmak da bir başka büyük yanlışın altını kalın biçimde çizer.
YANLIŞ 9
Üç milyon oy alan bir siyasal partinin, DTP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması gerçekten çok büyük bir yanlış olacaktır. Bu konuda, İspanya’dan Batasuna’nın kapatılması anımsatılıyor. Ama bir nokta nedense unutuluyor. İspanya’da örneğin Baskların, Katalanların kendi yerel parlamentoları var, kendi yerel hükümetleri var, kendi oylarıyla seçtikleri... İspanyolca’nın yanı sıra kendi dillerini her alanda kullanıyorlar, kendi dillerinde eğitim de yapıyorlar. Unutulan ikinci noktaya gelince... İspanya’dan Batasuna örneği verilirken, Britanya’nın savunduğu çizgi, IRA-Sinn Fein örneği unutuluyor. IRA’nın siyasal kolu Sinn Fein kapatılmadı Britanya’da...
YANLIŞ 10
Geçen mayıs ayında Kandil Dağı’na çıkıp Murat Karayılan’la yaptığım röportajdan beri bir noktayı inatla savunmaya çalışıyorum. Parmak ve tetik meselesi bu. Eğer açılım yolculuğunda ciddiysek, iyi istasyonlara varmak istiyorsak, önce tarafların parmaklarını tetikten çekmeleri gerekir. Yani operasyon olmasın, mayın döşenmesin bu yolculukta! Ve dağda silahların sustuğu bir iklimde konuşulur, tartışılır, pazarlıklar yapılır, gizli kanallar açılır, paketler oluşturulur, zamana yayılarak kolayından zoruna doğru yol alınır.
Bu bir süreçtir!
Yine vurguluyorum:
Zaman, sabır ve siyasal kararlılık isteyen bir barış süreci...
Acele işe de şeytan karışır!
(HC, Milliyet, 10 Aralık 2009)
Yorum Yap