Burjuvaziler anayasa savaşı

  • 1.04.2011 00:00

Türkiye'nin en güçlü siyaset sosyologlarından Prof. Nur Vergin'in Neşe Düzel'le yaptığı görüşme Taraf gazetesinde iki gün arka arkaya yayınlandı (28- 29.3.2011). Bunca aynılığın, bunca sığlığın, derinlemesine bakarak olayları farklı bir açıdan görememe fakirliğinin kol gezdiği memlekette Vergin'in değerlendirmeleri, her zamanki gibi, ferahlık verici, ufuk açıcı, düşündürücü ve yol göstericiydi. Neredeyse her soruya verdiği yanıtı ayrıca ele alıp irdelemek gerek. Fakat o yanıt kümesinin içinde biri bana göre hepsinden önemli; hepsini açıklayacak, kuşatacak mahiyette.
Vergin, Türkiye'de yaşananları, Türkiye'de şimdi "yeni normal" diye nitelendirebileceğimiz oluşumları bizim eskiden "komprador burjuvazi" dediğimiz, devlet eliyle zengin olmuş burjuvalarla Anadolu'da dişiyle tırnağıyla, alnının teriyle, devletle hiçbir ilişkiye girmeyerek zenginleşmiş burjuvazi yani Anadolu burjuvazisi arasındaki ilişkiye yönelerek açıklıyor.
Buna benzer şeyler daha önce söylendi. Naçizane ben de çok şeyler yazdım bu konuda. Fakat Nur Hoca iki noktanın altını çiziyor. Birincisi, kentli elitin, komprador burjuvazinin içerdiği elitlerin, kendilerini Batı gözlüğüyle görmelerinden ve onlar gibi yaşamak istemelerinden kaynaklanan tavırlarının yarattığı kompleks. Vazgeçilmez, değiştirilmez denilen sistem onların bu Oryantalist anlayışla benimsediği yaşama biçimi, onu hazırlayan hukuk ve kültür modelleri. Bizde "sapma" diye görülen şey o modele uymayan, "yerli" tercihlerin öne çıkması. Vergin de, birçok düşünürün baştan beri sözünü ettiği Tanzimat sonrası alaturka-alafranga ayrımını bu bağlamda vurguluyor; ama bu bağlamda. Kabul edelim ki, bu çerçeve yenidir; çünkü yeni bir sosyolojiye dayanmaktadır. Komplekssiz, kendi halinde, kendi kültürel temelleriyle mutmain bir kitlenin karşısında huzursuz, haydi "endişeli" diyelim bir ikinci kitle.
Şimdi gelelim, Nur Hoca'nın yaptığı ikinci analize; anayasa konusuna. Çok önemli bir saptaması da hocanın orada düğümleniyor.
Vergin'e göre, tıpkı Batı'da olduğu gibi, yeni, demokratik, özgürlükçü bir anayasa bu yeni burjuvazinin, Anadolu burjuvazisinin genişleyen gücünden doğacak, onun talepleri arasında yer alacak. Bu insanlar, tıpkı Batılı burjuvalar gibi, daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi isteyecek ve mevcut demokratik yapı değişecek.
Bu saptama bize hazırlayıcıları arasında Vergin'in de bulunduğu TÜSİAD raporunun akıbetini daha iyi anlama, açıklama imkânı veriyor. Vergin'in değerlendirmesini doğru kabul edince TÜSİAD'ı, bütün iyi niyetine, bütün burjuva demokrasisini kurma çabalarına rağmen "eksik" bırakan öğe ortaya çıkıyor. TÜSİAD, yanlışına doğrusuna rağmen eğer kendi hazırlattığı anayasayı savunamayıp, elinden attıysa, bu devletçi burjuvazinin, komprador burjuvazinin henüz liberal demokrasiyi yeterince sindirememiş, benimsememiş olmasından kaynaklanıyor.
TÜSİAD, savunur gibi görünse de, iş belirli bir katılığa erişince, devletçi-seçkinci refleksi gösterip getirilen liberal önerileri reddediyor. Yani, TÜSİAD, her ne kadar Anadolu burjuvazinin benimsediği demokrasiyi benimsemiş görünse de bağlı olduğu kökleri nedeniyle fazla kımıldayamıyor, ilerleyemiyor. Bu TÜSİAD'ın değil, Türkiye'deki burjuvazinin sahip olduğu bir yapısal sorun, bir zihniyet sorunu.
Problem burada! Bununla birlikte şunu da belirteyim: Anadolu burjuvazisi henüz demokrasiyi bir bütün olarak, bütün ayrıntısıyla savunmuyor. Henüz o bilinçte değil. İtiraf edelim ki, henüz ancak bir yere kadar, (gerçi dünyada da öyle olmuştur ama...), öncelikle kendi çıkarlarını ilgilendiren ölçüde demokrasiyi destekliyor ama bu belirli bir güzergâhta ilerlediği anlamına geldiği gibi, Türkiye'deki demokrasinin önünü de açan bir gelişme. Bu koşul, bu durum, bizdeki "muhafazakârlık" kavramını ayrıca yeniden tanımlıyor. "Nasıl olur da 'bunlar' demokrasi isterler" sorusunu cevaplıyor.
Bilenlerle bilmeyenler bir olmuyorlar!..
NOT: Pazar Eki'nde yazdığım yazıda, geçen hafta, Heybeliada'daki Hüseyin Rahmi Müzesi'nin çok perişan, kapılarının kilitli olduğunu yazmıştım. Müzenin sorumlusu beni arayarak müzenin tadilatta olduğunu ve durumu ziyaretçilere duyuracak bir hazırlık içinde bulunduklarını belirtti. Memnuniyetle bildiririm.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)

  • Turan_125@hotmail.com
    Turan_125@hotmail.com
    21.01.2012 22:02

    Cok iyi hatirliyorum - Hrant Dink ölduruldugu zaman, bedeni hala kaldirimdayken, Recep Tayyib Erdogan yuzunde bir tebessumle Televizyon kanalinda "Sözde ermeni soykiriminin" dunyanin degisik parlamentolarinda tartisildigi bu gunlerde bu cinayetin islenmesi manidar". Hem Recep Tayyib Erdogan hem de Abdullah Gul dolayli olarak sucu diasporaya yikmaya calisiyirlardi. Ne ilginctir - RTE gercekten sevincini gizleyemiyordu.

  • Ahmet Kaya
    Ahmet Kaya
    21.01.2012 21:39

    Yaw arkadaş, Sevgili Ahmet Altan öyle güzel, öyle haklı, öyle akıcı, öyle gerçekçi yazıyor ki insanın içini rahatlatıyor. Ben onun kadar dürüst, vicdanlı, sağlam ve cesaretli bir yazar görmedim bu güne kadar... Allahtan kendisine uzun ömürler dileri. Sizlere de teşekkür ederim DüzceYerelHaber!..

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums