Zirve hoştu ama biraz boştu

  • 7.09.2023 07:22

Ukrayna ile Rusya'nın barış masasına oturması için yegâne umut biziz. Ukrayna da bilsin kıymetimizi, Batı da bilsin, Putin de bilsin!

Sonunda muradımıza erdik ve beklenen Putin-Erdoğan zirvesi gerçekleşti.

Ama yeri ve zamanı "kalbimizden geçtiği gibi" değildi.

Biz fazla gecikmeden Ağustos içinde görüşelim dedik ama kısmet değilmiş.

Haftalarca ısrar ettik, defalarca davet ettik Rus lideri Türkiye'ye. En doğrusu, en doğalı buydu çünkü. Hep Rusya'da hep Rusya'da; böyle de olmazdı ki! Bu defa da Türkiye'de olmalıydı bu görüşme.

Ama Ruslar biraz inatçı tabiatlı işte. Nuh dediler, peygamber demediler.

Yok savaş, pardon "özel askerî operasyon" varmış; durum tehlikeliymiş…

Yok "daha geçenlerde Prigojin isyana kalkışmışmış"; içeride ortalık toz dumanmış…

Yok Uluslararası Ceza Mahkemesi Putin'in tutuklanması için karar çıkarmışmış; dışarısı riskliymiş…

Yahu alt tarafı bir, hatta yarım günlüğüne geleceksin.

Bir nevi nezaket ziyareti.

Hem bizim onu tutuklatıp göndereceğimizi kimse düşünmüyordur herhalde. Türklerin mert olduğunu dünya âlem bilir.

Soçi güzel tabii, yeşil, temiz falan… Ama bizde de ne güzel yerler var.

Bizim memlekette bir yerde buluşup güzel bir fotoğraf çektirseydik, hem bütün dünya "Reis'in gücünü" daha iyi anlardı…

Hem de yerel seçimlere "çam sakızı çoban armağanı" bir katkı olurdu…

* * *

Diyorlar ki, bazı densiz Rus gazeteciler "Türkiye'ye güvenilmez, sonuçta NATO'cudur; Putin'i paketleyip Bat'ıya teslim edebilir" diye yazmış.

Akıllarına şaşarız.

Bizim özelliğimiz ve gücümüz, Batı ile Putin arasında arabuluculuk rolünde gizlidir. Bunun için de Batı'nın da Putin'in de olması lazımdır.

Hem sonuçta her şey menfaat, her şey para değil ki!

Biz bir yıl süren ama 17 Temmuz'da sona eren Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması'nı yeniden canlandırmaya, Putin'i anlaşmaya dönmesi için ikna etmeye gittik.

Yine inadı tuttu.

"İllaki dönmem, önce Batı sözlerini yerine getirsin; bizim Tarım Bankası'nı SWIFT sistemine alsın; gemilerimize sigorta ettirebilelim; yaptırım diye başımıza açtıkları sıkıntıları bir durdursunlar…"

Ona dedik ki, "ya sen bir güzellik yap; bir adım at, biz BM Genel Kurulu için gideceğimiz ABD'de bunu iyice bir parlatıp cilalarız ve onları da ikna ederiz evvelallah".

Tahılsa tahıl! Barışsa barış! Her şey olur Allah'ın izniyle…

Her şey bizim aracılığımızla ve bizim sayemizde olur.

Var mı dünyada bizden başka arabulucu?

Bakın ne Avrupalılar bu işi becerebiliyor, ne Çin, ne Arap veya Afrika ülkeleri!

Sadece biz yapabiliriz.

Açın önümüzü, kaldırın engelleri!

* * *

Gittik, gördük, görüştük. Vladimir Kardeşimiz'le hasret giderdik.

Tabii bize biraz kırgın.

Neden Ukrayna lideri Zelenski'yi öyle sıcak ağırlamışız, öyle sözler söylemişiz falan…

Yahu bunlar hep politika!

Bizim ustalığımız da burada zaten.

Bir de Azov komutanlarını bırakmamıza kızıp küsmüş Putin.

Kızacak bir şey yok. Vallahi kötü bir niyetimiz yoktu.

Zelenski çok rica etti. Biz de "aman aramızda kalsın, kimseye söyleme" diyerek adamları vermiştik.

Sen tut, adamlarla uçakta boy boy fotoğraflar çektir.

Hoş olmadı haliyle.

Ama neyse, onu da anlamak lazım, adam savaşta, psikolojisi bozuk…

Zaten her şey psikoloji, biliyor musunuz?

Putin'i de biraz gergin gördük ama sohbetimiz ona da yaradı.

Bizi uğurlarken gülümsedi bile…

Biz de onu sevindirdik tabii.

Deprem ve yangınlarımızdaki yardımlarına teşekkür ettik.

Türkiye'de doğalgaz hub'ı işini hallederiz dedik.

Hele şu Akkuyu bitsin, ikinci nükleer santrali de size veririz dedik.

İkili ticareti yılda 100 milyar dolara çıkarırız dedik.

Suriye'de siz olmadan ilerlemeyiz dedik.

Dedik de dedik…

Daha ne diyelim?

Damak zevkimize uymayan bazı yiyecekleri bile (yok avokadolu füme alabalıkmış, yok Kudüs enginarlı barbun filetosuymuş, yok "kuş sütü" tatlıymış) gıkımızı çıkarmadan yedik.

Daha ne yapalım?..

* * *

Bu arada tahıl anlaşması meselesi biraz ortada kaldı haliyle. Ama BM sonrası o konuya döneceğiz.

Olmazsa "dostum Vladimir" ile tekrar görüşürüz.

O gelmezse bağrımıza taş basıp tekrar gideriz.

Ama o bize gelse daha iyi tabii. Sıra onda.

Ukraynalılar da bir alem ayrıca. Bize bozuluyorlar…

Niye Rusya'ya gidermişiz, niye onlar olmadan (Katar aracılığıyla) 1 milyon Rus tahılını Türkiye'ye göndermek istermişiz.

Yahu bir yıl hep sizin tahılı gönderdik başka ülkelere. Bir de Rus tahılı alıverelim, ne olur yani, kıyamet mi kopar?

Zaten biz sonuçta sizin bir gün barış masasına oturmanız için de "yegâne umut" değil miyiz?

Siz de bilin bizim kıymetimizi!

Batı da bilsin!

Putin de bilsin!

Bu arada Hakan Aksay gibi bazı hainler de sağda solda çıkıp "Zirve hoştu ama biraz boştu" diye iftira edermiş.

Yalan, bin defa yalan!

Biz yıllar boyunca böyle zor zirveler düzenlemek suretiyle ilerleyip dış politika noktasında herkesin hürmetini kazandık.

Siz bu işlerden ne anlarsınız!

Herkes haddini bilecek!..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.