- 4.02.2015 00:00
MALÛM, 7 Haziran’da evdeki, pardon pardon, Aksaray’daki hesap çarşıya uymadı.
Dolayısıyla da 1 Kasım erken seçimini Cumhurbaşkanı Erdoğan kasten provoke etti.
Fakat buna rağmen son konuşmalarından birisinde aynı 7 Haziran oylamasının “sağlıklı ortamda gerçekleşmediği” çağrışımını yaptı.
Pes! Hakikaten pes!
***
HADİ, üç ay önce ortalık tamamen süt limandı demeyelim…
Ama her hâlükârda sandığa gittiğimiz o ilkyaz günü ortalık şimdikiyle kıyaslanmayacak ölçüde sakindi.
Kürt sorununa ilişkin çözüm süreci en azından kâğıt üzerindeki geçerliliğini koruyordu.
Zaten ateşkes veya çatışmazlık durumu da bugünkü gibi berhava olmamıştı.
Oysa haftalardır kan gövdeyi götürüyor. Tabut tabut üstüne koyuyoruz.
Hattâ ülkenin güneydoğusunda ne olup bittiğini dahi tam anlamıyla bilemiyoruz.
O hâlde teşhisi dobra dobra yapalım: Adı telaffuz edilmemiş bir iç savaş yaşıyoruz!
Oysa bu dehşet manzaraya rağmen Cumhurbaşkanı 1 Kasım’daki erken seçiminin 7 Haziran’daki gibi “sağlıksız ortamda” gerçekleşmeyeceğini söyleyebiliyor…
Doğrusu, onun anladığı cinsten “sağlıklı” ortama kitakse!
***
ÜSTELİK yukarıdaki seçim hakikaten gerçekleşebilecek mi?
Kürt kimlikli bölgelerde muazzam bir kaos hüküm sürdüğüne ve sözkonusu bölgeler aynı aidiyetle bütünleşen ve AKP’nin 7 Haziran yenilgisindeki ana unsuru oluşturan HDP’nin esas kaleleri olmak özelliğini koruduğuna göre, 1 Kasım’da oy atmak mümkün olacak mı?
Seçim propagandası, sandık işlemi, rey sayımı falan nasıl fiiliyata geçecek?
Dolayısıyla, bırakın o sandığa sağlıklı ortamda gidileceğine dair müneccimlik yapmayı, şu an sorulması gereken en hayati soruyu aslında “acaba gidilebilecek mi” muamması oluşturuyor.
***
ÖYLE, çünkü nereden bakılırsa bakılsın ve kendisi ne mazeret bulursa bulsun, hâl-i hazırdaki PKK iktidar partisinin ve liderinin objektif müttefiki olarak ortaya çıkıyor.
Kandil’deki “desperados” ve azamiyetçi kurmayların HDP’yi alenen dayak oğlanına çevirmesi ve her Allah’ın günü yukarıdan aşağıya “fırçalaması” zaten yana…
Artı, bu örgütün yeniden saldırı ve misilleme stratejisine dönmesi; üstelik de inanılmaz bir aymazlıkla “özyönetim” (!) gibi yine inanılmaz bir maceraya kalkışması, erken seçiminin ilânihaye, en azından ciddi bir süre ertelenmesi için altın tepsi içinde gerekçe sunuyor.
Tabii Aksaray iktidarının da canına minnet!
***
CANINA minnet, zira teoride geçici olarak kurulduğu varsayılan ve her hâlükârda da bütün ipleri aynı Aksaray’ın elinde olan seçim hükümeti yeni bir hükümet kurulana kadar işbaşında kalacak.
Dolayısıyla da 1 Kasım ertelendiği takdirde varlığını sürdürmeye devam edecek.
Yani Recep Tayyip Erdoğan hem ülkeyi fiilen yönetmeye devam edecek, hem de ilk andan beri hedeflediği başkanlık sistemini de facto biçimde pratiğe geçirmiş olacak.
O hâlde bugün en acil ve en hayati mesele hiç olmazsa o 1 Kasım erken seçiminin sözkonusu tarihte gerçekleşebilmesi için asgari bir “sağlıklı ortamı” yaratabilmektir!
Ama tabii buradaki “sağlık” tanımı Erdoğan’ın lügatindeki kavrama hiç benzemiyor.
Ve sözkonusu anlam farkını Kandil de bir nebzecik kavrayabilmiş olsa “sağlık” kelimesini bu defa bundan iyisi can sağlığı deyiminde kullanacağız…
hadiuluengin@taraf.com.tr
Yorum Yap