KÖPEĞİMİZİ Otto adıyla vaftiz etmiş olmamız size laubali, hatta züppe gelebilir. Haklısınız. Kaldı ki bu ismin aslı da eski Cermen lisanlarında Othon’dur.

Eh, ecdadım ne barbar cengâverlere, ne Töton şövalyelere uzandığına göre “Otto otur, Ottohavlama” diye komut verirken aslında onların ruhunu şad etmek istemiş olamam.

***

ÖTE yandan, çığlık haykıran resimlerine hayranlık duyduğum Otto Dix hariç diğer meşhurOtto’lardan da hiçbirisiyle aram yoktur.

Doğru, Otto Bismarck büyük devlet adamıdır ama sevmek mecburiyetinde değilim.

Viyana hanedanının son temsilcisi olarak ölen Otto von Habsburg- Lothringen ise 12 Eylül generallerinin en ateşli avukatı olduğu için ondan zaten nefret ederdim.

Bu takdirde “be adam, madem öyle niye o ismi seçtin” diyeceksiniz. Anlatayım.

***

EFENDİM, yaklaşık bir ay önce webde dolanırken ve tamamen tesadüf eseri ekrana şu hayırsever köpek barınaklarından birisinin internet sitesi düştü. Göz atmaya başladım.

“İki yaşında öksüz beagle yuvasını bekliyor” diyen ilânı ve melül melül bakan fotoğrafı görünce de bende hoşafın yağı kesildi. Zaten vardı, oldum olası köpekleri severim.

Eğer Karolin’i razı edebilirsem bu yavrucak da mutlaka bizim familyaya dâhil olacak!

***

HAKLI tabii, şehrin göbeğinde, apartmanın sıkışığında, kaldırımın darında, çarşambaları da Zahid’anımın teröründe nasıl olur, n’aparız, neyleriz diye söylendi durdu.

Lâkin allem ettim, kallem ettim ve fotoğrafa o da dayanamayınca ağzından evet lâfını kaçırıverdi ki, ne olur ne olmaz da cayıverir korkusuyla derhal ahizeye sarıldım.

Zavallıyı ertesi gün tekrar sokağa atacak bir maymun iştahlıdan korkuyor ya, barınakla ilgilenen Deniz Karaduman Hanım kimin fesi, neyin nesi olduğumu sordu ve babalığa yetenekli olduğuma kanaat getirdikten sonra da delikanlının bize postalanmasına karar verildi.

Şimdi dört gözle bekliyoruz ama bayağı bayağı da kaygılıyım.

Çünkü biliyorum, sevimlilik aldatmasın, yukarıdaki cins köpekler hem çok zor terbiye edilirler; hem bizimkisi artık kazık kadar sayılacağından o terbiye daha da çetrefilleşir; hem de avcı tabiatları icabı beagle’ler geniş sahaya, en azından uzun gezintilere ihtiyaç duyarlar.

Eh bindik bir alâmete, hadi hayırlısı, umalım ki selâmete gideriz.

***

GELDİ. Nüfus kâğıdını açınca ne görelim? Meğer önceki adı Miller değil miymiş?

Zahir eski sahipleri bizim yakışıklıyı Marilyn Monroe’nun zevci Arthur Miller yapmak istemişler. Ama bu ismin de aslı Almancada değirmenci anlamına gelen Müller’dir.

Nitekim Karolin dayanamadı ve insiyaki olarak “Cermen budalalığının bu kadarına da pes! Oldu olacak bari Otto koysalarmış” gibisinden kinayeli bir lâf etti.

İşte o an atladım ve “tamam, Otto” dedim.

***

ŞAKA yaptığımı sandı. Ne münasebet efendim, gayet ciddiyim.

Miller- Müller gibi karın ağrısı isimlerle dolaşacağına adı tabii ki Otto olsun!

Hem vurgulamadan dolayı daha iyi anlar, hem de bu kelime İtalyanca sekiz demektir.

Zaten Fellini’nin kült filmi de sekiz buçuk anlamındaki Otto e Mezzo değil midir?

***

İŞTE böyle... Şimdi ben bunları yazarken yeni ismini zaten daha ikinci günü öğrenen Otto beyimiz yine bütün şımarıklığıyla lâfa karışıyor ve, “adımı falan bırak da bana reva gördüğün şu hâl-i pür melali anlat” diye tekrar ukalalık yapıyor.

Haddini bil Otto ve üstüne vazife olmayan şeylere burnunu sokma!

hadiuluengin@taraf.com.tr