- 5.07.2013 00:00
ÖNCEKİ gece Mısır’da gerçekleşen darbe onaylanamaz! Mazeret de uydurulamaz!
Bunu ne kulağa hoş gelsin diye, ne de siyaseten doğrucu davranmak için söylüyorum. Çünkü daha önce de belirttim, benim “ilkesel” (!) bir darbe karşıtlığım yoktur!
Asgari bir ahlakçılık bazen askerî müdahalelere de sıcak bakmayı zorunlu kılabilir.
Meselâ, Prusyalı generallerin 20 Temmuz 1944’te Hitler’e karşı planladığı komplo eğer hayata geçmiş olsaydı, tabii ki bunu desteklemek gerekirdi.
Veya 25 Nisan 1974’te Caetano diktatörlüğünü tasfiye ederek Portekiz’i sivil rejimle donatanKaranfil Devrimi’ne muhalif tavır almak anti-demokratlığın en daniskası olurdu.
Dolayısıyla, istisnai kalmak ve kıstası mümkün mertebe özgürlükçü skalada tutmak kaydıyla bazı darbeler hem realpolitik, hem de vicdani açıdan meşruiyet arz edebilir.
Ancak bu çerçevede değerlendirsek dahi Mısır’daki müdahale yine de onaylanamaz!
***
OYSA ilk bakışta ordunun davranışını haklı kılan gerekçeler varmış gibi gözüküyor.
Zira uzlaşmacılığa yanaşmayan Muhammed Mursi kısa iktidar pratiği sırasında bizzat kendi kurumuİhvan’daki bir bölüm unsur dâhil, halkın ciddi bir kesimini küstürdü.
Zaten aslında heterojen bir “hoşnutsuzlar koalisyonu” olarak şekillenen muhalif kalabalıkların çok yoğun biçimde sokağa inmiş olması da bunun göstergesine tekabül ediyor.
Artı, olayların başlangıcından beri krizi yönetemedi ve tedrici tırmanışa çanak tuttu.
Kabul de, yanlışlar ve eksikler ne olursa olsun aynı Mursi ülkenin seçilmiş ve meşru lideri olmak sıfatını koruyordu ki, ordunun önceki gece iktidarı gasp etmesi ne 1944 Almanyasındaki girişimle, ne de 1974 Portekizindeki Karanfil Devrimi’yle kıyaslanabilir!
***
O MISIR ordusu sütten çıkmış ak kaşık gibi şimdi “kurtarıcı” (!) pozuna bürünüyor ama aslındaMursi’nin baş etmekte zorlandığı sorunlardan pek çoğunun bizzat müsebbibidir!
Hatırlayalım, Hüsnü Mübarek’in defteri dürüldükten sonra aynı ordu sivil rejimi kasten erteleyerek bir buçuk seneye yakın müddet iktidarı elinde tuttu.
Bu süre zarfında da iktisadi açıdan berbat pratiklere imza attı.
Yeni cumhurbaşkanına sosyal uçurumları daha da derinleşmiş bir ülke mirası bıraktı.
Artı, militaro-endüstriyel bir oligarşiyle bütünleşen ve ta Nasır’dan beri kemikleşmiş bir bürokrasiyle iç içe olan Kahire cihet-i askeriyesi, İhvan önderi tarafından geri plana itilmeyi asla hazmedemedi.
Dolayısıyla, gayrımeşru darbenin intikamcı ve çıkarcı hedefler güttüğünü yine baştan saptamazsak 3 temmuz gecesi tanklarının “masumiyetine” (!) inanmak saflığına düşebiliriz.
***
BUNDAN sonraki gelişmelerin ne yönde gelişeceğini kestirmek kolay gözükmüyor.
İlkin, bir vakıa olarak kabul etse bile ABD’nin darbeyi onaylamayacağını ve en kısa sürede seçimlere gidilmesi için baskı yapacağını düşünmek gerekiyor. Fakat Muhammed Mursi’yi tutuklayan veİhvan organlarını yasaklayan Cunta buna hangi oranda he diyecektir?
Müslüman Kardeşler’i devre dışı bırakacak bir vesayet rejimi zaten demokrasi olamaz
Üstelik böylesine bir dışlamanın silahlı direnişe varacak ölçüde gerilim tırmandırması hiç de yabana atılacak bir varsayım değildir.
Artı, ordunun ve muhtemelen kuracağı teknokratlar kabinesinin Mısır’ın derin ve acil sorunlarını çözümlemekte başarılı olacağını öngörmek büyük bir hayalciliktir.
Dolayısıyla, bugünkü “hoşnutsuzlar koalisyonu”nun yarın gitti eteri, geldi beteri diye bu defaİhvan yandaşlarını da içerecek biçimde oluşması gayet gerçekçi bir ihtimaldir
Şu kesin: Mısır aslında hâlâ Mübarek’i tasfiye eden ama henüz bitmeyen Arap Baharı’nın devamını yaşamaktadır ki, gayrımeşru darbe bunun Sıcak Yaz uzantısıdır!
hadiuluengin@taraf.com.tr
Yorum Yap