Toplumsal tecrübe ve özgürlükler

  • 20.01.2016 00:00

 Kavramlarla; kavramsal düşünceyle arası iyi olan bir toplum değiliz.

“Demokrasi”, “ifade özgürlüğü”, “haber alma hakkı”, “sivil itaatsizlik”, “insan olmaktan gelen dokunulmazlıklar”…Ve benzerleri, çoğu kere bizler için arkasına sığınmamıza elverdikleri ölçüde el attığımız fikir klişeleri. Hışmımızı yönelttiklerimiz içinse tersine, her bir kavram “boş kitabi sözden” ibaret… Hakların, sevmediklerimizi korumalarını istemeyiz.

Akademiklerin bildirisinin ağır biçimde yanlış ve haksız olduğu söylendikten sonra onun “ifade özgürlüğü” içinde görülmesi gerektiğinin belirtildiği bir yazının kaderini izleyin ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Birçok demokrat kalem gibi ben de tam bu çerçevede bir yazı yazdım Cumartesi günü bu köşede. (Şiddet ve fikir ile mücadeleyi ayırmak)

İki tür tepki aldım: Birincisine tipik bir örnek oluşturduğu için ismini kendime ayırarak kısaltılmış mail metnini buraya koyuyorum:

 “Mezhebi bu kadar geniş "liberal demokrasi" nerede var, tek bir örnek verir misiniz? IRA, ETA, Korsika mücadeleleri bağlamında mesela...

Mill, Voltaire'den dem vurarak sınırı olmayan bir ifade özgürlüğünden bahsetmek abestir. Fransızların deyimiyle "Parler comme un livre" kitap gibi konuşmak yani hoş fakat bos konuşmaktır.

Siz istediğinizi Voltairien bir tavırla söylemek lazim gelirse, ifade edebilirsiniz bunda bir beis yok ancak ben/biz bu konuda Erdoğan’a hak vermeye devam edeceğiz.”

Evet, bu arkadaşımızın “ifade özgürlüğü” anlayışı ancak benim “bu bildiri ifade özgürlüğüne girer” diyebilmeme imkân tanıyor. Sağ olsun; orada da duramayabilirdi. Öyle ya; mesele hukuki ölçüler değil “yüce milletin/devletin” çıkarları olunca ifade özgürlüğünün sınırlarını nerede çizeceğimiz de çok muğlaklaşır. Yüce çıkarlara “ihanet” olarak gördüğünüz bir ifadeyi cezalandırmanıza özgürlükler adına karşı çıkanlar da neden o “hain” dünyasına dâhil edilmesin ki? Nedir bunun kavramsal/ilkesel güvencesi?

Bu arkadaşımızın –haklı olarak- “sınırı olmayan ifade özgürlüğü” bulunmadığını söylemekle yetinmesi; fakat o sınırın sadece “şiddete açık çağrı ve övgü” ile aşılmış sayılacağından hiç söz etmemesi basit bir unutkanlık mı?

Unutmayalım; Faşizme giden kaygan zemin, insanlık tecrübelerinden süzülmüş bu hayati sınırların belirsizleştirilmesi;“şiddete çağrı ve övgü” nün yerine “vatana ihanet, devlete düşmanlık” gibi muğlak politik kavramların geçirilmesiyle başlar.

İkinci tür tepkiye de Serbestiyet.com sitesine gönderilen bir yorumu örnek olarak aktarmak isterim:

“ne diyorsunuz Allah aşkına gürbüz hocam, adamın teki kanlarıyla duş yapmaktan, öteki medeni ölüm mangaları kurmaktan, beriki topuğuna sıkmaktan söz ediyor... Tehdit etmekle de kalınmıyor, gözaltılar, yazdığı doktora tezi yüzünden etmediklerini bırakmıyor... it köpeğin önüne konulup yaygara ediliyor, Elçi örneğinde olduğu gibi infaz ediliyor... siz hala aydınlar şöyle böyle diyorsunuz, hadi canim siz de!!”

Bu arkadaşımız da, aslında her birisine net bir dille karşı çıktığım tutumları sayıp, benim aydınlar bildirisini eleştirme hakkımın olmadığını; ya da yaptığım eleştirinin sırf diğer saydığı davranışlar nedeniyle meşruiyet taşımadığını söylüyor.

Kendisinin elinde susturma gücü olsa, benim aydınlar bildirisini eleştiren sesime izin verir mi hiç emin değilim?

Evet; kavramlarla aramız bozuk.

Çünkü bu temel kavramlar, bizim toplumsal mücadelelerimiz, acı derslerimiz içinden düşünülüp, süzülmüş; nesillere mal olmuş, toplumca hazmedilmiş değil. İthal mallar bunlar. Her birisinin ardında Batı medeniyetinin kanı var.

Umalım ki, bu değerlerin toplumu kuşatması için biz de Batı kadar acı çekmek zorunda kalmayalım…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums